Yorumsuz Yorum!

103

“NATO demek ‘Kürdistan’ demek! Artık cümlemiz biliyoruz ki ta 1960’lı yıllardaki bir NATO toplantısında aralarında bir Türk subayının da bulunduğu bir toplantıda brifing için yanlışlıkla dağıtılan bir dosyada NATO’nun Türkiye’den 18 ili içine alan bir ‘Kürdistan’ hedefi olduğu, bunun sebebinin de, ‘SSCB dağıldıktan sonra kurulacak Türk cumhuriyetleri ile Türkiye’nin bağlarını koparmak’ olarak belirlendiği dosya kapağında apaçık yazıyordu…

“Aynı NATO’nun Türkçeyi çok iyi konuşan bir yarbay ve bir albayı 1. Körfez Savaşı sırasında, yani 1960’lardan 30 yıl sonra 1991, Dahran’daki Amerikan üssünde Güneri Civaoğlu’na duvardaki bir haritada Irak’ın kuzeyi ve Türkiye’yi de içine alan bölgeye elini koyarak, “Burada bir Kürdistan kuracağız.” dediğini…

“Daha 2006’nın Eylül ayında Roma NATO Savunma Koleji’nde Orta Doğu’daki son gelişmeler hakkında bir brifing veren ABD’li albayın kullandığı harita Türkiye’den 18 ili de içine alan bir Kürdistan ihtiva etmiyor muydu? Bu haritayı gören Türk subayları topluca salonu terk edip durumu Ankara’ya bildirmemişler miydi? Sonra bu NATO halkın ‘Çekiç Güç’ olarak adlandırdığı kılıf altında Türkiye’de iken bile PKK’ya yardım ve yataklık etmedi mi? Az kalsın Eşref Bitlis’in içinde bulunduğu helikopteri Irak’ın kuzeyinde düşürmeyecekler miydi? Çekiç Güç helikopterleri Cudi ve civarında PKK militanlarına malzeme atarken yakalanmadı mı? ve Çekiç Güç komutanları PKK üst yöneticileri ile toplantılar yaparken Eşref Bitlis tarafından yakalanmadı mı?

“(Nitekim) Richard Holbrooke…, ‘Türkiye’nin Irak’ın kuzeyine girmesini önlemek için bölgeye NATO gücü yerleşmelidir’ diyen bir raporu 2006 yılında kaleme almamış mıydı? Türk milletinin ‘Çuvalcı General’ olarak hatırlayacağı ve bir Amerikan generalinin başına çuval geçirmeden asla unutamayacağı o meş’um hadisenin komutanı General Ray Odierno da, ‘Irak’ın kuzeyine NATO gücü’ istiyor, bu ne iştir?…

“NATO’nun BM şemsiyesi altında girdiği Irak’ta bir milyon Müslüman’ı katlettiği, Barzani ve çetelerine Irak’ın kuzeyinde Türk tapu ve nüfus idarelerini talan ettirdiği, Mehmetçiğin başına çuval geçirdiği aynı NATO’nun Afganistan’da her gün onlarca Afgan Müslüman sivilleri katledip parmak ve kulaklarından koleksiyonlar yaptıkları gerçek değil mi?

“Irak’ın kuzeyine yerleşecek NATO gücü silahlarının namlularını, Bağdat’a mı, Barzani’ye mi, PKK’ya mı yoksa Türkiye’ye mi çevirecek?…

“Haberiniz olsun. NATO’nun Irak’ın kuzeyine konuşlanması ‘Güney Kürdistan’ demektir. ‘Güney Kürdistan’ın’ bir de Kuzeyi vardır, orası da ‘Türkiye’nin 18 ilidir’ 50 yıllık NATO haritalarında olduğu gibi.

“Ve Türk’ün hangi meselesi NATO ve BM’ye havale edilmiş (bırakılmış)sa, ‘Musul ve Kerkük’ mes’elesi, ‘Kıbrıs mes’elesi’ gibi olmuştur; bundan da haberiniz olsun.” (Hasan Demir, Yeniçağ, 6 Ekim 2010, s.6)

 

                    Gösteriyor ki, yorumsuz yorum

                    Bu gidişatın sonu uçurum

 

                    Daha ne olsun çatırdıyor devletin çelikten temelleri

                    Ne güne duruyor davransın artık devletin güçlü elleri

 

                    Gelinen noktada ey millet bıçak kemiğe dayandı

                    Hatırla birinci görevini belirten milli andı

 

                    Elbette bu durumdan ötürü değiliz çaresiz

                    Biliyorum şüphesiz bu konuda asıl çare Siz

Sözde dost ülkelerin, Türkiye’nin kuyusunu kazmaları karşısında, nasıl bir siyaset izlemeli diye soracak olursanız; aktaracağım aşağıdaki alıntı; bu hususta bir fikir verir mahiyette olsa

gerek:

“İnönü, Rusya seyahati dönüşü, Bulgaristan elçiliğimizde mahsur kaldı. Bulgar çeteciler İnönü’yü öldürmek için elçiliğimizi kuşatmışlardı. Bulgaristan’a ihtar verildi ama, hükümeti umursamadı. Ankara’daki bazı kafalar çareler düşündüler. İşin içinden çıkamadılar. Atatürk’e sordular. O, ‘sizler ne düşünüyorsunuz?’diye sordu. ‘Bulgaristan’a ekonomik baskı uygulayalım…’ dediler. Atatürk, güldü: ‘Telefonu verin bana’ dedi. Donanmaya emir verdi.

Ertesi sabah, Yavuz zırhlısı İzmit’ten Varna’ya gitti. Limanda havaya yüz bir pare top atışı yaptı. Topların gürültüsünden evlerin camları kırıldı… Gemi amirali Bulgar yetkililere, ‘İsmet Paşa’yı almaya geldim’ dedi. Bulgar hükümeti, İsmet Paşa’yı Sofya’dan Varna’ya zırhlı bir trenle derhal getirdi. Oradan da bando ve merasimle Yavuz’a uğurladı.

“Amiralimiz, kırılan camların parasını ödedi ve İsmet Paşa’yı yurda getirdi.” (Avni Altıner, “Her Yönüyle Atatürk”ten: Bütün Dünya, 1 Ekim 2010, s.47)

  

Önceki İçerikİl Genel Meclisi üyeleri “KOCAELİLİ” değil mi?
Sonraki İçerikTerör Silahında Namluya Sürülen Gençlik!
Avatar photo
1944 yılında İstanbul'da doğdu. 1955'de Ordu ili, Mesudiye kazasının Çardaklı köyü ilkokulunu bitirdi. 1965'de Bakırköy Lisesi, 1972'de İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünden mezun oldu. 1974-75 Burdur'da Topçu Asteğmeni olarak vatani vazifesini yaptı. 22 Eylül 1975'de Diyarbakır'ın Ergani ilçesindeki Dicle Öğretmen Lisesi Tarih öğretmenliğine tayin olundu. 15 Mart 1977, Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünde Osmanlıca Okutmanlığına başladı. 23 Ekim 1989 tarihinden beri, Yüzüncü Yıl Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünde Yakınçağ Anabilim Dalı'nda Öğretim Görevlisi olarak bulundu. 1999'da emekli oldu. Üniversite talebeliğinden itibaren; "Bugün", "Babıalide Sabah", "Tercüman", "Zaman", "Türkiye", "Ortadoğu", "Yeni Asya", "İkinisan", "Ordu Mesudiye" ve "Ayrıntılı Haber" gazetelerinde ve "Türkçesi", "Yeni İstiklal", "İslami Edebiyat", "Zafer", "Sızıntı", "Erciyes", "Milli Kültür", "İlkadım" ve "Sur" adlı dergilerde yazıları çıktı. Halen de yazmaya devam etmektedir. Ahmed Cevdet Paşa'nın Kısas-ı Enbiya ve Tevarih-i Hulefası'nı sadeleştirmiş ve 1981'de basılmıştır. Metin Muhsin müstear ismiyle, gençler için yazdığı "Irmakların Dili" adlı eseri 1984'te yayınlanmıştır. Ayrıca Yüzüncü Yıl Üniversitesi'nce hazırlattırılan "Van Kütüğü" için, "Van Kronolojisini" hazırlamıştır. 1993'te; Doğu ile ilgili olarak yazıp neşrettiği makaleleri "Doğu Gerçeği" adlı kitabda bir araya getirilerek yayınlandı. Bu arada, bazı eserleri baskıya hazırlamıştır. Bir kısmı yayınlanmış "hikaye" dalında kaleme aldığı edebi yazıları da vardır. 2009 yılında GESİAD tarafından "Gebze'de Yılın İletişimcisi " ödülü kendisine verilmiştir.