Yolun Sonu!

101

“Bir memleket kurtlar sofrasına dönüşmüşse, orada isyan etme hakkı doğmuştur!”. Attila İlhan

Ulu çamların fırtınalı vadilerde büyüdüğü gibi Ülkücü harekette kızıl komünizmin bütün dünyayı kasıp kavurduğu, ülkeleri işgal edip komünizm boyunduruğu altına aldığı günlerde doğmuştur. Aslında Ülkücüler, sadece komünizm’e değil faşizme ve kapitalizm’e de karşıydı ama o günlerde Türkiye’nin bekası için görünen tek tehlike, komünizmdi.

Türk Milliyetçileri komünizmle mücadele uğruna beş bin gencini kara toprağın bağrına şehit vermişlerdir. Bu şehitler kervanında kimler yoktu ki; hepsi de birer masal kahramanı gibi isimleri destanlaşmış arkalarından ağıtlar, şiirler, romanlar yazılmış kardeşlerimizdi. Yusuf İmamoğlu’mu dersiniz, Süleyman Özmen, Dursun Önkuzu, Mustafa Pehlivanlı, Velican Oduncu ve diğerleri. İsimlerini buraya yazsam sayfalara sığmayacak kadar çok ve büyüktüler.

Bunca verilen şehitlere rağmen ülkücülerin çilesi bitmemiş olacak ki; 1980 12 Eylül’ünde devletten şefkat beklerken mükâfatları, idam sehpaları ve Mamak zindanları olmuştur.

Ülkücüler, bunca zulüm ve her türlü olumsuz şartlara rağmen bu süreçten de bölünmeden çözülmeden birlik ve beraberliklerini koruyup, liderleri Alpaslan Türkeş’in gösterdiği hedef doğrultusunda yollarına devam ettiler. Bazı bozguncu ve döneklerin: “artık MHP misyonu bitti yeni bir yol bulmak lâzım” demeleri karşılık bulmadı adeta küllerinden yeniden doğuyormuşçasına 11 Eylülde bıraktıkları yerden önce MÇP’ de sonra tekrar MHP saflarında yollarına devam ettiler.

Nasıl ki Osmanlı imparatorluğu en kuvvetli devrini Kanuni Sultan Süleyman döneminde yaşamış çözülmeğe doğru yol alması da onun dönemiyle başlamışsa, MHP de 1999 yerel ve genel seçimlerinde tarihinin en yüksek oyunu almasına rağmen gerileme ve çözülme de bu süreçle başlamıştır.

Cumhurbaşkanlığı seçiminde Sadi Somuncuoğlu C. Başkanlığına aday olmuş, fakat adaylığı MHP genel merkezince kabul edilmeyip adeta tartaklanmıştır. Rahmetli Türkeş’ten sonra MHP ve Ülkü Ocaklarının gelişmesinde en çok emeği geçenlerden böyle değerli bir zat küstürülerek MHP’nin dışına itilmiştir.

Ülkücüler kaç yıllık hayalimiz gerçek oldu iktidar olduk diye sevinedursunlar, adam kıyma süreci MHP’de devam ediyordu. Bu süreçte, Namık Kemal Zeybek, Ali Güngör, Enis Öksüz gibi değerler ya küstürülüp dışlanıyor ya da ihraç ediliyordu.

13 Yıllık AKP döneminden Milliyetçiler ve ülkücüler artık bıkmış, sabırları taşma noktasına gelmişti. Kutsal bildikleri değerler, sürekli aşındırılıyor tahribata uğruyordu.

1 Kasım seçimleri bardağı taşıran son damla olmuştu. Ne olmuştu da beş ayda 80 milletvekilinden 40 vekile düşülmüştü? Genel merkezden tatmin edici açıklamalar bir türlü gelmiyor, tabanın beklediği sorular havada kalıyordu.

Nihayet Sinan Ogan, Meral Akşener, Koray Aydın ve Ümit Özdağ peşpeşe MHP’de önce tüzük değişikliği ve sonra olağanüstü kongreye gidilmesi için genel başkanlığa aday oldular. Hepsinin arkasında büyük ülkücü desteği vardı. Genel Merkez bu destek karşısında telaşa kapıldı, Sinan Ogan, önce disipline verildi sonra ihraç edildi ama tutmadı, mahkeme kanalıyla geri döndü, sonra Meral Akşener ihracı.

Bütün bu yapılanlar, ülkücüleri genel merkezden biraz daha soğutuyordu. Özellikle Meral Akşener mitingleri, büyük ilgi görüyor, kaçınılmaz şekilde yönetimde değişiklik isteniyordu.

15 Temmuz başarısız FETÖ darbesi, AKP Ve Erdoğan’a nefes aldırdığı gibi, hükümetçe getirilen Olağan Üstü Hal Uygulaması MHP yönetiminde de hem rahatlama sağlamış hem de hükümete karşı olan politikasında büyük değişiklikler gözlenmiştir.

17-25 Hırsızlık ve yolsuzluk olayları unutulmuş, kaçak saray denilen yerden gelen davetlere icabet edilmiş, hükümetin Kanun Hükmünde Kararnamelerine destek verilmiştir.

Üstüne üstlük bunlar yetmezmiş gibi Türk ordusu iki cephede de savaşta olmasına rağmen, AKP dahi başkanlık meselesini rafa kaldırdığı bir dönemde, Sayın Bahçeli’nin daha önce karşı olmasına rağmen bu meseleyi gündeme getirmesi bardağı taşıran son Damla olmuştur.

Ülkücüler artık MHP’deki bu yönetimle yolun sonuna gelindiğini ve yol ayırımında olduklarının farkına varmışlardır. İnşallah hayırlara vesile olur diyelim.

Kalın sağlıcakla.

 

 

Önceki İçerikAsırlık Gecikme (12)
Sonraki İçerikAsırlık Gecikme (14)
İdris Türkten 1 12 1949 tarihinde Tokat/Artova da doğdu. İlkokulu Artova Gaziosmanpaşa ilkokulunda, Ortaokul ve Liseyi Turhal da okudu. Berlin Teknik Üniversitesi Makine Mühendisliği bölümünün 2. Sınıfından ayrıldı. Kocaeli Petkim Petro Kimya Fabrikasından emekli oldu. Ülkü Ocakları ve Milliyetçi Hareket Partisi teşkilatlarının her kademesinde görev yaptı. İYİ Parti Kocaeli İl kurucuları arasında bulundu ve İYİ Parti yönetim kurulunda bir dönem görev yaptı. Halen Kocaeli Aydınlar Ocağı İdari Sekreterliği görevini yürütmektedir. Editörlük ve güncel Köşe Yazarlığı yapmaktadır. Biri kız, iki erkek evladı var.