Yoksa ümidiniz mi yüreksiz?

147

Zihnimizi meşgul eden düşüncelerle siperler kazıyoruz köşe başlarına… Göz göze gelemediğimiz her anda cepheler oluşuyor sanki.

Umutlar azaldıkça ihtiyaç duyduğumuz hayallerimiz de bir bir yok oluyor.. ‘ 

Öyle bir hal aldı ki: Karamsarlık, kötümserlik ve olumsuzluk hepimizin zihnine yerleşti.

” Hayatı ucundan yakalamak yerine, yenilgiyi, çökmüşlüğü ve kaybolmuşluğu hissederek kendimizi koyuvermiş ruh halinin girdabındaki bir toplum haline geldik”.

İşte bu ruh hali, bir toplumu yok etmek isteyenlerin yaratmak istedikleri arzu ve hedeflerdir.

Bu yüzden içerden ve dışarıdan koordineli olarak üzerimizde yoğun  asimetrik ve psikolojik yöntemler uygulanmaktadır.

Bu savaştan galip çıkabilmenin yolu ise, moral ve umuttur.

Umudunu yitiren her şeyini yitirir.

Bakın,

Umutsuzluk girdabında olanlara, milli şairimiz Mehmet Akif ne diyor:

”Yeis öyle bir bataktır ki; düşersen boğulursun.
Ümide sarıl sımsıkı, seyret ne olursun”

Çünkü

Umut, yaşamın vazgeçilmez temel ihtiyacıdır.

Yürekli toplumun umudu tükenmez..

Öyleyse sen de:

Bir düş kur..
Umuda dair…
Dünden sonra yarından önce..

Unutma ki:

”Bize gerilimi kader olarak yazmaya çalışanlar,

İstikrarlı gerilimin imkânsızlığını” unutuyorlar”…

Oysa”Kara gündür gelip geçer” türküsüyle umudunu hiç yitirmemiş bir milletiz.

Şair diyor ki:

Ben sabit şeyleri sevmem ey can
Sen
Eğer beni dinlersen
Çağlayan ırmak ol..
Ve gönül gönderine çekilmiş
Nazlı nazlı dalgalanan
Bayrak ol..

Ben karanlığı hiç sevmem ey can
Vaktin her saatinde
Her zaman
Ağaran şafak ol..
Güneş ışıklarıyla ürperen çiçek
Seher yeliyle ırgalanan
Yaprak ol..

Ben uykuları da sevmem ey can
Uykulardan uzak ol..
Kış günü karları yarıp çıkan
Beyaz bir gül
Mavi bir zambak ol. Fakat..

Hala,

Yitirmişliğimizle umudu, milletçe tepkisiz ve tedirginsek!

”Ya kendimiz, ya da ümidimiz yüreksizdir”.

Saygılarımla