Yurdumuzda arka arkaya seçimler olsa, hükümetler değişip hükümetler kurulsa hadi bu da yetmedi aynı hükümetin başbakanı deyişse, değişmeyen bir gerçek var ki, O değişmediği müddetçe daha çok ocaklar sönecek, analar ağlayacak, Türkiye sonu belirsiz karanlık bir kaotik ortam’a sürüklenecek.
Hâlbuki daha iktidara gelir gelmez ne hayaller kurulmuştu, uçuracaklardı Türkiye’yi Bir ayağımız Avrupa’da diğeri Asya’da olacaktı. Komşularımızla sıfır sorun yaşayacak, Avrupa birliğine bu güne kadar çoktan girmiş olacaktık. Kimsesizlerin kimsesi, mazlumların destekçisi olacaktık. Kâh Filistin’i İsrail zulmünden kurtaracak, kâh Mısır’daki Rabia’ya kol kanat gerecektik. Hele hele Suriye devlet Başkanı Esat ailesiyle nede güzel tatil yapıyorduk, sınırlarımızdan mayınlar temizlenmiş, günübirlik vatandaşlarımız karşılıklı ticaret yapıyor, bakanlar kurulunu dahi birlikte toplayabiliyorduk.
Ama gelinen son noktada; az gittik uz gittik dere tepe düz gittik derken aradan 14 sene geçti birde arkamıza dönüp baktığımızda ne görelim:
-AKP İktidara geldiğinde, ülkenin gündeminde terör diye bir bela olmamasına rağmen Kürt sorunu diye diye, bu yara kaşındı ve yaşadığımız şu günlerde her gün verilen şehit sayısını söylemeğe utanır olduk.
-Türkiye’ye çağ atlatacağız, uçuracağız diyerek ne kadar kamu kuruluşu varsa özelleştirme adı altında hepsi talan edildi. Birkaç sene özelleştirmeden gelen paralarla ülke rahat nefes aldı, fert başına düşen milli geliri on bin dolara çıkardık diye kasım kasım kasılırlarken, hazıra dağ dayanmaz misalinde olduğu gibi bu gün fert başına düşen milli gelir dokuz bin dolar’a geriledive dolar Dolar üç lira sınırına dayandı.
-Komşularımızla bırakın sıfır sorunu selâm verecek bir tane dost komşu bırakmadık. Yunanistan 17 ada bir kayalığımızı işgal ederken ses çıkarmadık ama ABD’nin gazına gelip gittik Rus uçağını düşürdük. Şimdi burnumuzu sınırlarımızdan dışarı çıkaramıyoruz. Kilis her gün roket yağmuruna tutuluyor, IŞİD yapıyor deniliyor ama kimin yaptığı belli değil. Güya bizde angajman kuralı gereği iki havan topu sallıyoruz ama nereye düştüğü belli değil.
-Uçaklarımız gün aşırı Kandili bombalamasına rağmen ne terör olaylarında azalma oluyor ne de şehit sayısında. Peşmerge adı altında ne kadar PKK’lı katil sürüsü varsa topraklarımızdan koridor açıp Kobani’ye yardım bahanesiyle Kuzey Suriye’ye geçtiler ve şimdi hem ABD’li askerler tarafından eğitiliyor, hem de ağır ve modern silahlarla Türkiye’de eylem yapıyorlar. PYD, PKK aynı örgüt olmasına rağmen ABD, PKK’yı terör örgütü sayıyor ama PYD’yi müttefik olarak görüyor. Yani göz göre göre aldatılıyoruz.
-Daha seçimlerin üzerinden 7 ay geçmeden %50’ye yakın oy alan bir partinin başbakanı görevinden alınıyor, sıradan bir devlet memuru ataması gibi yerine düşük profillimi olsun, yüksek profillimi diye tartışıldıktan sonra yeni başbakan atanıyor ve bu başbakan, kongre ile genel başkan seçiliyor.
Yargı’da kuvvetler ayrılığı ilkesi çöpe atılıyor ve yüksek yargı organları peşpeşe dizilip Rize’ye çay toplamaya götürülüyor.
Bütün bu yaşadığımız Olaya birincil dereceden müdahil olması gereken millet ise sanki hipnotize edilmiş gibi sadece umursamadan seyrediyor.
Onun için feryadımda haksızmıyım:
“Yokmudur Kurtaracak Bahtı Kara Mağderini“?
Kalın sağlıcakla…