Ağır ağır, düşüyor geceye;
İpek tül misali
Örtüyor yüzünü gecenin.
Susup susup, susuyor,
Sıkılıyor sonra,
Uzanmaya kalkıyor uzak yerlere,
Derinliklerine evrenin.
Ne yapıp, ne edip
Renkler buluyor
El değmemiş, bilinmemiş, görülmemiş.
Gülüşüp bulutlarla
Olur olmadık yerlerini boyuyor,
Kıskandırıyor yıldızları
Ve
Karınlarını okşayıp yıldızların,
Esir ediyor kendine.
Onlardan da sıkılınca
Serçe parmağıyla tutunup güneşe,
Doğuyor güne.
Kurulup berjer koltuğuna,
Dolayıp saçlarını parmaklarına,
Sonra dikip gözlerini söyleniyor aya:
“Yıldızlar neden dargın güne?”