Yeşil tuttum bir Allah

118

kırnap’ın ucundaki
taşla ezilmiş gazoz kapağını,
parmaklarının arasına sıkıştırıp
kaytanı iyice sarmaladığı topacı
fırlatıp döndürmeyi bilmez
iki ucunu bağlayıp ateşte dağladığı
çatal daldan sapan yapmayı
sığırcık peşinde hep karavana.
..
uçurtma kenarına jilet gizleyip
ip kesmeyi,
uçurtma düşürmeyi hiç!
bilmezsin,
çakı ile taze söğüt dalından düdük yapmayı.
misket hazinesi bile olmamış çocuğum
çer çöp, hiza mum direk nedir?
ya “yeşil tuttum bir Allah”?

uzun eşşekten bir kez bile düşmemiş halin
hadi güvercin takla, altokka
kibrit kutusu kapağını duvardan bırak
markasız gazozun genzine kaçmadan gazı
sakızdan çıkmış artiz resimlerine bak
alt mı, üst mü?
ya japon kale, minyatür kale
üç korner penaltı,
yakan top, istop
gol atan kaleye
.
dizi açılmış pantolonla
eve dönmenin hafifliği
çelik çomağın çamurunda
ezan okunmadı mı daha dayakları
..
kalıp sabunun göz yaktığı
yorgun akşamlarda
radyo sesiyle dalıp uykuya
yakası yolda bağlanan önlüğe
günaydın diyebilmek var.
..
sen
yağlı ekmek üstüne salça sürmeyi
zeytini ısırıkla bölerek yemeyi bilmezsin
ahh çocuk!
çocukluğuma dönmesine
çöp çekelim
var mısın?