27.7 C
Kocaeli
Pazartesi, Eylül 1, 2025
Ana SayfaGüncelYeni Sürecin Akil İnsanları Mecliste

Yeni Sürecin Akil İnsanları Mecliste

“Terörsüz Türkiye” adıyla başlatılan “PKK ile yeni müzakere süreci” için yetkililer başından beri “pazarlık yok, al ver yok” “terör örgütü şartsız silah bırakacak” dedi.

TBMM’de yasal dayanağı olmayan, hukuka aykırı bir yöntemle Meclis’te bir komisyon kuruldu. Şu ana kadarki çalışmalarından, bu komisyonun bir takım yasal ve anayasal düzenlemeler yapılması için kamuoyunu hazırlamakla görevlendirildiği anlaşılmakta.

Komisyon en son TBMM eski başkanları ile bazı baro başkanlarını dinledi. Görülüyor ki davet edilen ve görüşleri kamuoyuna açıklanan bu kişilere ilk süreçteki “akil insanlara” verilen rolün benzeri verilmiş.

Komisyon’da dinlenen eski TBMM Başkanları komisyon fikrine ve “barış/terörsüz Türkiye” hedefine destek; sürecin hızlanması ve somutlaşması çağrısı bakımından benzer görüşteler. Ancak Bülent Arınç, Hikmet Çetin, Mustafa Şentop, Ömer İzgi ve Binali Yıldırım DEM/Öcalan çizgisine yakın görülebilecek beyanlarda bulundular.

Bülent Arınç (AKP) “umut hakkı ile Öcalan affedilsin, genel af çıkarılsın” dedi. Arınç’ın bu çağrısı, DEM’in Öcalan başta olmak üzere tüm tutuklular için af ve hak talebine çok yakın bir perspektif içeriyor. Yani Öcalan/DEM/Bahçeli/MHP çizgisiyle kesişiyor.

Hikmet Çetin (CHP) “eyleme karışmayanlar için af, silahlı eylem yapanlar için af dışı çözümler/ üçüncü ülke formülü” önerdi. “Bence dağdaki belki de 15-20 kişiyi şu aşamada yurtdışına göndermek lazım” dedi. Bu “PKK terör örgütü üyesi olmak suç olmaktan çıkarılsın” demek. Zaten askerlerimizi ve vatandaşlarımızı öldüren kurşun ve bombaların hangi teröristin elinden çıktığını, uyuşturucu ticaretini hangilerinin yaptığını belirlemek mümkün olamaz. Hikmet Çetin beni şaşırttı, hayal kırıklığı yarattı.

Mustafa Şentop (AKP) “belirli süreli ve takibe bağlı bir af” istedi.

Ömer İzgi (MHP kökenli) açık biçimde 66. maddenin değiştirilmesini önerdi; 1924 Anayasası’ndaki etnisite/din vurgusuz vatandaşlık tarifine dönülmesini savundu. Bu, DEM’in uzun süredir savunduğu “anayasal vatandaşlık” çizgisine en yakın çıkış oldu. İlginç olan, bu çıkışın bir MHP kökenliden gelmesi.

Binali Yıldırım (AKP) “vatandaşlık tanımı gözden geçirilmeli, ilk dört maddeyle çelişmeden eşitlik temelli olmalı; ‘adem-i merkeziyetçi’ idari güçlendirme olur ama federe/ federal olmaz” diyerek yerel güçlendirmeye kapı araladı. Herhâlde ilk etapta Anayasa’nın ilk 4 maddesinin tartışılmasının sürece zarar vereceğini düşünmüş olmalı. Ama “İdari yetki- kaynak artışı ve adem-i merkeziyet” diyerek, DEM/PKK talepleri olan özerklik ve federasyona karşı gibi dursa da bir ara kademeye kapı araladı.

***************************

Bu Komisyon Başarılı Olamaz

Eski başkanların bazıları, farklı partilerden gelseler de kritik noktalarda Öcalan/DEM/Bahçeli çizgisiyle kesişiyorlar.

Erdoğan ve Bahçeli’nin yürüttüğü sürece “milli mutabakat” görüntüsü verilmek isteniyor. Eski başkanların sözleri bu amaca hizmet ediyor.

TBMM komisyonunun resmi görev tanımı ve sınırı belli değil. Ancak vatandaşlarımıza “al-ver yok” diyerek, “PKK ile müzakere yapılmadığı” izlenimi verilerek yürütülen süreçte devlet ve komisyon teröristbaşını muhatap alıyor. Öcalan bir siyasi figür haline getiriliyor.

İlk süreçteki “akil insanlar” ve “Oslo müzakereleri” nasıl başarısız olduysa komisyonun da başarılı olması mümkün değil. Çünkü halka yalan söyleyerek, içeride dile getirilen ve milli reflekse yol açabilecek söz ve talepleri gizleyerek kamuoyu desteği sağlanamaz. Birgün konuşulanlar açıklanır veya müzakere tutanakları açığa çıkıverir.

****

Ama bu açıklamaların bir faydası var: Mevlana’nın sözündeki manada, biz de elbiselerin içinde adam var mı yok mu görebiliyoruz.

Türk Milletine yalan söyleyen ve kandırmaya çalışanları öğreniyoruz.

Mademki pazarlık yok. DEM/Öcalan çizgisinin talepleri olan yasal değişikliklerin yapılması için Komisyonda niye konuşuluyor?

Suriye PKK’sı (PYD/SDG) silah bırakmadan, PKK silah bırakmış sayılamayacağına göre, kimler için ve neden af çıkarmaya çalışıyoruz?

***************************

Diyarbakır Baro Başkanının Komisyondan Talepleri

Diyarbakır Baro Başkanı Meclis’teki PKK Komisyonunda şu talepleri dile getirmiş: Arif Zerevan X hesabında paylaşılan haber şöyle:

“Türkiye Kürdistan Bölgesi Diyarbakır Vilayeti Barosu Başkanı Abdülkadir Güleç Ankara’daki meclis komisyonunda dile getirdikleri talepleri anlatıyor.

 :: 1. Kürdistan’dan dört vilayetin baroları olarak katıldık.

 :: 2. Anayasanın değiştirilmesini, Kürtçenin eğitim dili olmasını, Kürtçenin devlet kurumlarında serbestçe kullanılmasını talep ettik.

 :: 3. Kürdistan Bölgesi’ndeki belediyelerin 1921 anayasasına uygun olarak “adem-i merkeziyetçi” bir yetkiye sahip olmalarını talep ettik.”

****

PKK kanadı içeriden bu bilgileri vermese bu talepleri öğrenemeyeceğiz. Bakın bu sözlerde üniter yapı reddedilmiş, Türkiye’de bağımsız bir Kürdistan bölgesi varmış ve Diyarbakır bu Kürdistan’a bağlı bir şehir gibi anlatılmış. Burada anayasa değişikliği talebi var. Kürtçenin eğitim dili ve ikinci resmi dil olması talebi var. Vatanımızın “Kürdistan bölgesi” dedikleri kısmında “özerklik” talebi var.

Diyarbakır Baro Başkanının bu talepleri doğrudan PKK/Öcalan çizgisinin federal çözüm tezinin tıpkısı.

Ama bu ifadeleri Türk milletine aktarırken makyajlayarak anlatıyorlar. Diyarbakır Barosunun resmi sayfasında bu yöntem kullanılmış.

“Baro Başkanımız Av. Abdulkadir Güleç tarafından komisyonda, Kürt meselesinin demokratik ve barışçıl yollarla çözümü ile demokratikleşme sürecinin gelişmesi için öneriler sunulmuştur” denilmiş. Talepleri ise “Hasta mahpusların tahliyesi, siyasi mahpusların topluma katılması”, “Kürtçe anadilde eğitim hakkı”, “AİHM ve AYM kararlarının uygulanması”, “Kayyım uygulamasına son verilmesi” gibi ifadelerle yumuşatılmıştır.

Ancak DEM’in bile dillendirmekte zorlandığı federalizm ve resmî dil taleplerinin baro üzerinden gündeme ve komisyona taşındığı gerçeği gizlenemiyor.

****

Beni en çok endişelendiren şey, komisyondaki CHP’li üyelerin siyasi görüşü. Çünkü bunlar içinde Sezgin Tanrıkulu ve Türkan Elçi PKK/Öcalan çizgisindeki taleplere çok yakın. Diğer CHP’lilerin PKK/Öcalan çizgisine yakınlığı daha sınırlı, ama yine de kayyım karşıtlığı ve anadil eğitimi gibi başlıklarda örtüşüyor.

Ruhittin sönmez
Ruhittin sönmez
Ruhittin Sönmez 1956 Bucak/ Burdur doğumludur. 1980’den itibaren Kocaeli’de yaşamaktadır. EĞİTİM: İlkokul, orta okul ve lise eğitimlerini Bucak’ta yaptı. 1973’te İstanbul Üniversitesi Kimya Fakültesi - Kimya Yüksek Mühendisliğinden ve 1995 yılında İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesinden mezun oldu. İŞ HAYATI: 1978-1980 Akyazı/Sakarya Yonca Süt Fabrikası İşletme ve Laboratuvar Şefi 1980-1995 Petkim A.Ş. Yarımca Kompleksi (İşletme Mühendisi, İşletme Şefi, Başmühendis.) 1995-2001 Satış Müdür Muavini 2001’de 8. Beş Yıllık Kalkınma Planı Kauçuk Ürünleri Sanayii Özel İhtisas Komisyonu Başkanlığı yaptı. 2001-2004 Tüpraş Körfez Petrokimya ve Rafinerisi Ticaret Müdür Yrd. 2004 - 01.02.2007 Tüpraş Körfez Petrokimya ve Rafinerisi Ticaret Müdürü. 01.02.2007 - 30.09.2007 Tüpraş Körfez Petrokimya ve Rafinerisi İnsan Kaynakları Müdürü. 01.01.2008 - 30.10.2008 Yantaş Yavuzlar Plastik A.Ş. Genel Müdür Yardımcısı. 03.03.2010’den itibaren Serbest Avukat 2018’den itibaren Arabulucu Sosyal Faaliyetler: Yaklaşık 16 yıl Türk Sanat Müziği korolarında korist olarak çalıştı. (İstanbul Üniversitesi Korosu, Kubbealtı Musiki Cemiyeti ve Tüpraş Türk Sanat Müziği Grubu) 250 Mühendis üyesi bulunan Petkim Mühendisler Derneği'nde 4 yıl başkanlık yaptı. Kocaeli Aydınlar Ocağı'nda Başkan Yardımcısı, Yönetim Kurulu Üyesi ve 7 yıl Yönetim Kurulu Başkanı olarak görev yaptı. 2001-2002 yıllarında Kocaeli TV' de "Geniş Açı" adlı siyasi, sosyal, kültürel tartışmaların yapıldığı programın yapımcılığı ve sunuculuğunu yaptı. Ocak 2023’ten itibaren aynı programı noktaTV’de devam ettirmektedir. Halen Kocaeli Gazetesinde haftada 2 gün köşe yazısı yayınlanmaktadır. Bu yazıların tamamı kocaeliaydinlarocagi.org.tr sitesinde yer almaktadır.

Seçtiklerimiz

spot_img