Türkiye artık farklı bir sistemle yönetiliyor. Gerçi henüz halk bunu anlamadı ama yakın bir zamanda anlayacak.
Bu sistem siyasi partileri olabildiğince etkisizleştirdi. Artık önemli olan, adına partili cumhurbaşkanlığı denilen ama aslında devlet başkanlığı olan sistemin başına gelecek kişidir…
16 Nisan referandumu sonucu, Türk Milletinin bu konuda ikiye bölündüğünü gösterdi. Şimdi bu bölünme üzerinden devlet başkanı seçimlerine gideceğiz.
Referandum, %49’luk “hayır” bloğunda, önümüzdeki seçimlere yeni bir parti olsun mu yada devlet başkanı adayı kim olacak sorularının tartışılması sonucunu ortaya çıkardı.
Buna karşılık, referandumda “evet” diyen siyasi yapıların tek bir adayı vardır. O da, hali hazırda Cumhurbaşkanlığı vazifesini gören Recep Tayyip Erdoğan’dır. Peki, karşısına nasıl bir siyasi yapı, kimi aday göstererek çıkacaktır?
Türkiye’de bundan böyle siyasi partilerin en önemli etkisi, devlet başkanı adayı belirlemede görülecektir. Bu nedenle; referandumda “hayır” diyen bloğun içinden bir “merkez” partinin doğumu gelecek seçim için epey önem arz etmektedir.
Bu merkez hüviyeti taşıyan partinin, gelişmelerden anlaşıldığı üzere bugüne kadar siyaset yaptıkları veya destekledikleri yerlerde aradıklarını bulamayan; milliyetçi, muhafazakâr, sosyal demokrat, liberal, demokrat insanların toplandığı ve örgütlendiği bir yapı olması muhtemeldir.
Liderliğini ise yapabilecek bir tek kişi gözükmektedir!
Önümüzdeki günler böyle bir siyasi yapının ve o yapının liderliğini yapacak kişinin çok konuşulduğu günler olacaktır. Eğer “hayır” bloğunda yer almış olan diğer siyasi yapılarda, muhtemelen oluşacak bu yapı ile uyumlu bir çalışma içine girerlerse, yapılacak ilk seçim oldukça çekişmeli geçecektir.
İktidar ise karşısında oluşacak bu siyasi yapıyı ve kuvvetli bir devlet başkanı adayı çıkmasını engellemek için elinden geleni yapacaktır. Kanaatime göre 05 Kasım 2017’de yapılması muhtemel olan seçim için çok kısa bir süre vardır. İktidar sürenin kısalığından dolayı bunu avantaja dönüştürmek isteyecektir. İktidara karşı seçimde yarışacak olanlarda bu tarihi ve süreyi göz önüne alarak hızlı hareket etmek zorundadır.
Şimdilik şunu söyleyebiliriz ki; hem bir siyasi parti kurmak hem de doğru bir devlet başkanı adayı göstermek, %49’luk hayır bloğunun gebe olduğu önemli bir meseledir ve bu bloğu oluşturanlar açısından bu mesele ivedilikle halledilmelidir. Bunu konuşmaya devam edeceğiz…