Cumhuriyet’in ilanından bu yana
gerçekleştirilen 100. Eğitim ve öğretim yılı, sorunlarla başladı. Milli
Eğitim Bakanlığı istatistiklerine göre yeni öğretim yılında; okul öncesi
eğitim, ilköğretim ve ortaöğretim düzeyinde 19 milyon 200 bin öğrenci örgün
eğitim alacak. Örgün eğitim kapsamındaki okullarda 1 milyon 200 bin öğretmen
görev yapacak.
Yeni
öğretim yılının en önemli sorunu, öğretmen ihtiyacının karşılanamaması. Milli
Eğitim Bakanlığı verilerine göre okullarımızda 138 bin öğretmen açığı var. 1
Eylül’de atanan sözleşmeli öğretmen sayısı 20 bin. Onların da ancak güvenlik
soruşturması tamamlanan 7 bini göreve başlayabilecek. 700 bin öğretmen hâlâ
atanmayı bekliyor.
Öğretmenler
arasında “Kadrolu öğretmen, Sözleşmeli Öğretmen ve Ders ücretli öğretmen” gibi
ayırımlar varken, şimdi de yeni kabul edilen Öğretmen Meslek Kanunu gereği
Kasım 2022’de yapılacak Kariyer Basamakları Sınavıyla öğretmenler arasında
“Aday öğretmen, Öğretmen, Uzman Öğretmen, Başöğretmen” adı altında yeni bir
ayırım meydana gelecek. Bu sınavı kazanamayan öğretmenler arasında bir
huzursuzluk oluşacak. Hâlbuki, bir ülkenin eğitim kalitesi, öğretmen kadrosunun
kalitesi kadardır. Onun için öğretmenlerin ekonomik ve sosyal sorunlarının
çözümlenmesi ve böylece huzur içinde çalışmaları sağlanmalıdır. Öğretmenler,
sınavlara göre değil, meslek yaşamında gösterdiği performansa ve başarılarına
göre değerlendirilerek ödüllendirilmeli.
Eğitimin bir başka sorunu okul ve
derslik yetersizliği. Son dört-beş yılda fazla okul yapılmadı. Bu yüzden büyük
şehirlerde bir çok okulda ikili öğretim yapılıyor ve özellikle ilköğretimde
60-70 kişilik sınıflarda ders yapılıyor.
Valiliklerin okul inşaatı ihaleleri de “Şirketlerin teklif vermediği ve ihaleye
katılmadığı” gerekçesiyle birer birer iptal ediliyor. Bazı belediyeler de
Maliye’ye olan vergi borçlarını sildirmek için imar planlarında okul yapımı
için ayrılan arsaları Hazine’ye devrediyorlar. Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer’in Mayıs
2022’de “Önümüzdeki öğretim yılında köy okulları açılacak” demesine rağmen köy
okullarının çoğu açılamadı. Ancak bin kadar köy okulu açılmış. Demk ki, bu
öğretim yılında da köy çocuklarının taşımalı eğitim zulmü devam edecek.
Zorunlu eğitimin 12 yıla çıkarılmasına rağmen hem
ortaokulda hem de lisede okullaşma oranı hala yüzde 90’ın altında. İmam hatip
okullarının hem ortaokulda hem lisede sayılarının artmasına rağmen, öğrenci
sayısı her iki kademede de azaldı. Ayrıca ilkokullardaki okullaşma oranları da
gerilemeye devam ediyor.
4+4+4 sisteminin eğitimde uygulanmaya başlandığı
2012-2013 öğretim yılından sonra açık öğretimdeki öğrenci sayısı hızla arttı. Öğrencileri
okulda tutması gereken MEB, hiçbir tedbir almayarak açık öğretime geçişi teşvik
etti. Yeterli okul ve derslik yapılmadığı
için, maddi durumu iyi olan aileler çocuklarını özel okula gönderirken, öğrencilerin
önemli bir kısmı açık öğretime kaçıyor. Şu anda 1 milyon 800 bin ilkokul,
ortaokul ve lise öğrencisi açık öğretimde okuyor.
Okulların önemli
bir sorunu da personel yetersizliği. Bakanlık, okulların memur, hizmetli,
güvenlik görevlisi, pansiyonlu okullarda aşçı, bulaşıkçı, garson gibi personel
ihtiyacını büyük ölçüde karşılamadığı için, bunların maaşları ve sigortalarını
karşılamak üzere okullar velilerden para toplamak zorunda kalıyorlar. Bu defa
okul yönetimleri velilerle karşı karşıya geliyor, soruşturma geçiriyorlar.
Öğrencilerin barınma sorunu, bu öğretim yılında da devam
ediyor. Bu sorun hem ortaöğretimde hem de yükseköğretimde yaşanıyor.
Ortaöğretim Genel Müdürlüğü’ne bağlı liselerin sadece 3,04’te birinde pansiyon
bulunuyor. Okul pansiyonların bir kısmı uzun süredir onarımda, açık olanların
çoğu da ihtiyacı tam karşılamıyor. Yükseköğretimde ise 3 milyon 800 bin öğrenci
örgün öğretim yaparken, 4 milyon 500 bini de açık öğretim yapıyor. Kredi
Yurtlar Kurumu (KYK) yurtlarının kapasitesi 760 bin. Geçen yılki sayıya göre
bile 4,4 örgün eğitim öğrencisinden sadece biri yurtlarda barınabilecek. Bu
sayı büyük kentlerde çok daha fazla. Örneğin İstanbul’da geçen yıl önlisans ve
lisans okuyan öğrenci sayısı tam 700 bindi, yurtların kapasitesi ise sadece 30
bin. 22,8 öğrenciden sadece biri KYK yurtlarında barınabilecek. İzmir’de 8,6
öğrenciden birine, Ankara’da ise 8,1 öğrenciden birine yurt düşüyor. Özel
yurtlarda ise aylık ücretler 4 ile 6 bin lira arasında değişiyor.
Şimdi
de gelelim velilerin karşı karşıya bulunduğu sorunlara. İlk sorun öğrencilerin
kırtasiye ve kıyafet masrafları.
Öğrencilerin temel ihtiyacı olan kalem, defter, silgi gibi kırtasiye ürünlerine
yapılacak harcamalar bin lira ile 2 bin lira arasında değişiyor. Geçen yıl
50-70 lira olan test kitapları, bu yıl 200 liranın üzerinde. Okul kıyafeti,
pantolon, gömlek, ayakkabı, eşofman takımı, spor ayakkabı gibi ihtiyaçların
fiyatları bin 400 lira ile 3 bin lira arasında değişiyor. Benzin ve motorin fiyatlarındaki fahiş artışlar, okul servis
ücretlerini de etkiledi. Örneğin İstanbul’da servis ücretlerine yüzde 19,21 oranında zam yapıldı. En kısa
mesafe olan 0-1 kilometre 660 lira, en uzak mesafe olan 23-25
kilometre ise 1585 lira oldu. Diğer illerde servis ücretleri bunlara yakın. Bu
masraflar bir öğrenci için geçerli. Allah birden fazla çocuğu olanlara yardım
etsin.
Görüldüğü gibi yeni öğretim yılı hem
eğitim yöneticilerimiz hem öğretmenlerimiz hem öğrencilerimiz hem de
velilerimiz için sorunlarla başladı. Milli Eğitim Bakanlığı, KYK ve YÖK, bu sorunlardan kendi paylarına düşen
sorunları masaya yatırarak en kısa zamanda çözmelidir. Ancak bu sayede geleceğe
güvenle bakabiliriz