Yeni Anayasa ve Cemil Çiçek

98

Sayın Cemil Çiçek ile sohbetin yansımalarını anlatmalı önemine binaen. Konuşmacı TBMM Başkanı olunca Birlik Vakfı’nda yer bulabilene aşk olsun. Zaman zaman kalktım aksakallarımıza yerimi verdim. Bazıları utandı onlar da bana yer gösterdi.
TBMM Başkanı Cemil Çiçek şahsi hiç bir görüşünü açıklamadı, ancak yeni bir anayasa için başlayan süreci hatırlattı, hatta vebalini de yükledi diyebilirim. Cemil Çiçek’e göre süreçte sorumluluk alma görevi farzı ayn derecesindedir. Zaten bugüne kadar 1982 Anayasası’nın 26 maddesini AK Parti iktidarı değiştirdi. Mevcut anayasamızın yaklaşık 30 yıl içinde 175 maddesinin 111’i ülkeyi yöneten hükümetler tarafında TBMM’nde değiştirildi.
Cemil Çiçek, 1961 ve 1982 Anayasalarının askeri yönetimlerce sipariş verilerek değiştirildiğini, ilkinin ülkeye geniş, ikincisinin de dar geldiğini savunarak artık anayasanın bir yenisiyle değiştirilmesi gereği üzerinde hassasiyetle durdu.
Demokrasi Düğününe Davet
Anayasa inşasının siparişten başka bir usulünün de parlamentolarca yapılacağını belirten TBMM Başkanı Cemil Çiçek, bu tür anayasaların da uzun ömürlü olması için mutlaka halkın ve sivil toplum kuruluşlarının görüşlerinin alınmasının önemini vurguladı. Gerçek ve halkı için yapılan anayasalar öyle olmalı. Biraz da kısa ve öz, üstelik halkın anlayacağı bir dil kullanılmalı. Doktor reçeteleri gibi olmamalı. Cemil Çiçek bakın ne dedi?
– Toplum devletinden ne bekliyor bunun bilinmesi icabeder. Türkiye’de 60 siyasi partinin görüşünün istedik. İkisi cevap verdi. Sendikalardan bugüne kadar Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu TİSK düşüncelerini bildirdi. Herkesi bu demokrasi düğününe davet ediyoruz. 21 bin sivil toplum kuruluşuna, yerel 1300 kadar gazeteden, 700 radyodan ve 190 televizyondan görüşlerini talep ettik. Ulusal medyanın dışında bu rakamlar. Onların da tümünden görüş istedik. Münferid olarak bazı vatandaşlarımız bize görüşlerini bildiriyorlar. Mutlu oluyoruz. Çünkü biz anayasa yazmıyor, anayasa yapıyoruz.
Siyasetin Duayeni Bir Politikacı
– Peki bu görüşler muhatabını buluyor mu, yoksa çöpe mi atılıyor?
– Bize gelen her görüş değerlendiriliyor ve internet sitesinde mümkün olduğu kadar yayınlanıyor. Görüşlerini bildirenler bize kimlik numaralarını yazarlarsa onlara geri dönebiliyor ve bilgi verebiliyoruz. Sizler anayasaya ne girmesini arzu ediyorsanız görüşlerinizi yazılı olarak bildirin. Ayrıca örnek olarak da internet sitemizde 60 ülkenin anayasaları yer alıyor.
Ben Yozgat Belediye Başkanlığından mada 6 hükümette bakan olarak görev yaptım. En uzun ömürlü politikacıyım. Gördüm ki bazı dönemlerde yasama yetkisi gasbedildi. Rahmetli Başbakan Turgut Özal böyle bir dönemi yaşayanlardan. Üstelik devlet protokolünde de seçilmiş olmasına rağmen atanmışların gerisinde 7. sıradaydı! Sorun ülkenin iyi yönetilmesidir.
Hukukçu olmaya gerek yok. Türkiye Cumhuriyeti kurulduğundan bu yana 61 hukümet kurulmuş, ülkeyi yönetmiş. Bunların içinde 11 gün süren hükümetler de mevcut!. Sadi Irmak hükümeti gibi.
– Yeni anayasa hayat bulunca sorunlarımız azalacak veya ortadan kalkacak mı?
– Böyle bir şey yok. Ben daha da açayım konuyu. Yeni anayasa= sıfır sorunlu Türkiye Cumhuriyeti değildir. Önce hükümetler, siyasi irade vesayetten kurtulacak. Protokolda herkesin yeri belli olacak, yönetimler değişse de veya değişmese de. Devlet insanı içindir, fertler önde olmalıdır. Mevcut anayasa devlet önceliklidir ve insanlarımız daha sonraya alınmıştır.
Politikada Secde-i Sehv Olmaz
– Sonrasında ne olabilir?
– Bu aynı zamanda hepimizin meselesidir. Görev hükümetin veya parlamentonun deyip işin içinden çıkamayız. Herkes bu sorumluğu duymalı. Görüşler bize yılsonuna kadar gelmeli. 2012 sonunda en geç yeni anayasayı hayata geçirmek istiyoruz. Geç kalınırsa vebal bizden gider. Ben dini terkipleri siyasi hayatımda pek kullanmam ama siyasette secde-i sehf olmaz. Yani “hata yaptım, yeniden sil baştan düzeltelim” olmuyor. Bu değişimi hep birlikte yapmamız gerekiyor. 81 ilimizdeki bütün üniversitelerden iki defa ayrı ayrı görüş istedik. Daha önce hukuk fakülteleri temsilcileriyle defalarca toplantı yaptık, düşüncelerinden istifade ettik.
– İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden kimse katılmamış, davet gelmemiş!
– Doğrudur. Ancak İstanbul Hukuk Fakültesi’nden bugün için profesör kalmadı. Tümü özel veya vakıf üniversitelerinde görev aldı. Onları da yeni fakültelerinden  davet ederek, düşüncelerini aldık.
– Kanaat önderlerinin, baskı gruplarının da görüşleri alındı mı?
– Herkese ve her kesime bildirdik, bize yeni anayasa için görüşlerinizi lütfen belirtin, nasıl bir anayasa olmasını arzu ediyorsunuz aktarın dedik. Ayrıca bu baskı grupları ve kanaat önderleri liderleri de etkilemeli, bunun lüzumunu anlatmalılar.
Sayısal mı, Yoksa  Siyasal İstikrar mı?
– Grubu olan dört parti TBMM’nde bir komisyon kurdunuz, genelde uzlaştınız, peki geriye ne kalıyor ki?
– Türkiye gerçeği üzerine orta yolda olan yeni bir anayasa yapmalıyız. Ancak bu kolay değil. Bir dağı yerinden oynatmak kadar zor bir iş. Çünkü önümüzdeki üç yıl içinde ciddi gelişmeler olabildiği gibi yerel, milletvekili ve cumhurbaşkanlığı seçimleri yapılacak. Dolayısıyla yeni Anayasanın 2012 yılı içinde tamamlanması gerekir. Zor ama zoru başarmak durumundayız. Daha sonrasına ertelenirse seçim sathı mailine girileceğinden her şey daha da zora girecek.
– Peki ?
– 30 yıl içinde mevcut anayasamız defalarca değiştirildi, ancak dikiş tutmadı. Restore etmek kafi değil, yeniden hazırlamak gerekiyor. Eğer anayasa 2012 içinde değişirse, yenisi hazırlanırsa daha sonraki seçimleri için faydalı olur. Herkes yol haritasını bilir. 1982 anayasası ile sayısal istikrar kazanıldı. Ancak siyasal istikrar hala tartışılıyor. Bu hep böyle oldu sipariş anayasalarla.
– Bunu biraz açar mısınız?
Koalisyon mu, Tek Başına İktidar ı Faydalı?
– Mevcut anayasa ile bir iktidar partisi kapatılmak istendi. Kıl payı kapatılmaktan kurtuldu hükümeti oluşturan siyasi irade. Bu tür tasarruflar hiç bir gelişmiş demokrasilerde olmaz. Ülke 30 yıl içinde sürekli koalisyonlarla idare edildi, siyasi istikrar kazanılamadı. Aykırı önemli örnekler ise Demokrat Parti (1950- 1960), Adalet Partisi (1965-1973), Anavatan Partisi (1983- 1991) ve Adalet ve Kalkınma Partisi (2002-2011) hükümetleridir. Bunun dışındakiler hep koalisyon olmuştur. Siyasi istikrar sayısal istikrar kadar öneme haizdir.
Bu sırada salona Prof. Dr. Nevzat Yalçıntaş girdi. TBMM Başkanı Cemil Çiçek konuşmasını keserek hemen örnekledi;
– Nevzat Bey şimdi salona girdi. Yeni anayasa için kapsamlı bir çalışma yapmış. Bütün maddeleri gözden geçirmiş, gerekçeli kararlarını yazmış ve bize ulaştırdı. Tebrik ettim kendisini. Bu tür çalışmalara ihtiyacımız var.
Dünyevilik Tartışmaya Açılıyor
Nevzat Yalçıntaş Hoca ayağa kalktı, izleyicileri selamladı ve çok alkış aldı. Gerçekten Prof. Dr. Nevzat Yalçıntaş kamuoyunda yeni anayasanın oluşmasına katkı için bu konudaki çalışmasını kitaplaştırarak da toplumun hizmetine sundu. Bu çalışmada Nevzat Yalçıntaş çok tartışılan “laiklik” yerine de yeni bir kelime bularak “dünyevilik” diyor. Gerçekten öyle. Azerbaycan Anayasası’nda laiklik yerine dünyevilik diye kullanılıyor. Laiklik kelimesinin anayasalarında yer alan batılı ülke sayısı da öyle fazla değil. İngiltere geleneklerle, ABD ise nerdeyse ikiyüzyıllık bir mini anayasa ile yönetiliyor.
Yeni anayasa konusunda bir de MÜSİAD ciddi bir çalışma yaptı benim bildiğim kadarıyla. İnternet sitelerine girerek bunlara ulaşmak da mümkün. Doç. Dr. Abdurrahman Eren başkanlığındaki heyet MÜSİAD’in görüşlerine açıklıyor. Buna göre; kazuistik değil, çerçeve bir anayasa, karmaşık değil basit bir sistematik anayasa, egemenliğin millete ait olduğunun vazgeçilmezliğini ve insan onuruna saygıyı öne çıkaran bir anayasa.
Görüşünü Belirtmeyen Şikayet de Edemez
Bu tür çalışmalar artmalı, görüşü ne olursa olsun herkes ve her kesim yeni anayasada ne görmek istiyorsa belirtmeli, TBMM’ne ulaştırmalı. Yahut görüşünü paylaştığı parti, meslek odası, sivil toplum kuruluşu, sendika ve örgütlere ulaştırmalı. En basiti ile bu anayasa kısa ve öz mü olmalı, yoksa uzun ve detaylı mı?
Sizin görüşünüz ne peki?