Deniz kaplumbağaları yavruları şu sıralarda denizle buluşuyor. Ege ve Akdeniz sahillerimizin belli kesimlerinde, kuluçka dönemlerini tamamlayan Caretta Caretta yavrularının denizle buluşması süreci başladı.
Bu süreç deniz kaplumbağası yavruları için uzun ve çetin bir yolculuk demek. Yavruların yumurtadan çıkıp kumsalı aşarak denize ulaşması için ciddi bir mücadele vermesi gerekiyor.
Bu sebeple bazı insanlar yavrulara yardım yapmak için kumsaldan ellerine aldıkları yavruları doğrudan denize bırakıyor.
Bu iyiniyetli yardım aslında caretta caretta yavruları için çok zararlı imiş.
Uzmanlar “Bu doğru bir davranış değil, caretta caretta yavrularını sakın elinize almayın!” diye uyarıyor.
“Çünkü kumsaldan denize kadar kendi başlarına yürümeleri gerekiyor. Bu sayede hem kasları, akciğeri açılacak hem de kumsalın kokusunu yapısını kavrayacak ki tekrar oraya dönebilsin.”
“Yavruların denize girdiğinde balıklara kolaylıkla yem olmaması için de karın kısmının sürtünmesi gerektiğine” dikkati çeken uzmanlar, “O kuma sürtünerek, içinden çıktığı yumurtanın kokusunun gitmesi gerekiyor. Tüm bunları yavru deniz kaplumbağaları o kumsalı yürüyerek gerçekleştiriyor. Ancak biz bu canlıları toplar denize bırakırsak bunları gerçekleştiremez ve balıklara kolay yem vermiş oluruz.”
Ayrıca insanlar tarafından birden suya bırakılan canlının neye uğradığını şaşırdığı ve çoğu zaman boğulduğu bildiriliyor.
Peki, nesli tükenmekte olan bu canlı türünün korunması için insanlar yardım etmesin mi?
Elbette yardım edilecek. Ama bu süreçte değil.
Yumurtadan çıkan bin yavrudan sadece bir tanesinin anaç olarak tekrar kumsala dönebildiği biliniyor. Bu sayıyı artırmak için yapılacak şeyler var:
Yuvaya zarar verebilecek tilki ya da diğer zararlı hayvanların önlenmesi için yuvalar kafesle korumaya alınmalı. Bu sebeple Mayıstan Eylül sonuna kadar belli kumsallarımız deniz kaplumbağaları nedeniyle koruma altına alınıyor.
Kumsala yakın yerlerde bulunan otel ve işletmeler gece ya ışıklarını kapatmalı ya da kırmızı ışık kullanmalılar. Denize ulaşmaya çalışan yavrular denizdeki ayın parıltısını göremezse yakınlardaki otel veya restoranların ışığına gidiyor ve denize ulaşamıyor. O zaman ölebiliyorlar.
*********************************
Çocuklarımıza Yardım Ederken
Çocuklarımızın yetişme sürecinde de iyiniyetli bazı yardımlarımız, onlara fayda yerine zarar veriyor.
Bizim nesil mahalle aralarında tozlu, çamurlu sokaklarda, akranlarıyla oynayarak yetişti. Sonradan öğrendik ki, böyle yetişmekle hem biyolojik olarak bağışıklık sistemimiz güçlenmekte ve hem de sosyalleşme, paylaşma, işbirliği, mücadele gibi hayat dersleri aldığımız için çok doğru bir gelişme çizgisi imiş.
Oysaki bizler şimdi çocuklarımızı ve torunlarımızı adeta steril bir kafes içinde muhafaza etmeye çalışıyoruz. Bunda haklı sebeplerimiz var:
Şehirlerdeki hızlı nüfus artışı sebebiyle mahalleliyi ve komşularımızı tanımıyoruz. Artık bir güvenlik endişemiz söz konusu. Çocuk kaçırma, tecavüz ve cinayet haberleri bu endişelerimizi korkuya çeviriyor. Bu ortamda çocuklarımızı koruma içgüdüsünün hâkim olması anlaşılabilir bir durum.
Çok küçük yaşlardan itibaren çocukların ellerine verdiğimiz akıllı telefonlar, tabletler ve TV kumandaları sosyalleşmeyi azaltmakta. Bu teknolojik gelişmeye karşı çaresiziz.
Çocuklarımız tıpkı caretta caretta yavruları gibi doğru yönü gösterecek ay ışığını arıyor. Fakat yuvalarının etrafını kuşatan tesislerin ışık kuşatması altında kalmışlar. Nereye gideceklerini şaşırmaları normal.
Deniz kaplumbağalarına iki ışık türü arasındaki farkı öğretemeyiz. Fakat insanoğlu hayvanlardan farklı olarak akıl sahibidir ve bilgi edinebilir.
Yapmamız gereken, çocuklarımıza ay ışığı ile ampul ışıklarını ayırt etmeyi öğretmek.
Yani sorumluluk vermek, bireysel mücadelesine izin vermek; hayatın mücadele etmek demek olduğunu, başarının çalışma, azim ve sabırla mümkün olduğunu yaşayarak öğretmek.
Bu arada elbette doğru rehberlik etmeye, çevre zararlılarına karşı uzaktan hissettirmeden korumaya çalışabiliriz.
*********************************
İYİ Parti’de Gelişmeler
İYİ Parti henüz gelişimini tamamlamamış bir parti. Deniz kaplumbağaları metaforunu kullanmaya devam edersek, caretta caretta yavrularının denizle buluşma safhasına çok az kalmış durumda.
Kuluçka döneminde her türlü olumsuz saldırıya muhatap oldular. Tilki ve diğer zararlı hayvanların saldırısı ile bir kısım yavru daha yuvalarından çıkma fırsatı bulamadan imha edildiler. (İktidar tarafından korkutulup İYİ Parti’ye gelmesi engellenenler.)
Bir kısmı sözde kendilerine yardım eden iyiniyetli kişiler tarafından, kumsalda yürümeden elleriyle alınıp denize bırakıldılar. (Yolculuk sürecine dâhil olmayan bazı kişilere vaktinden çok önce önemli koltuklar ikram edildi.) Bunlar da ya boğulup gitti, ya da balıklara yem oldu.
Yavruların bir kısmı ise etraftan tutulan ampul ışıklarıyla yönlerini şaşırıp denizden uzaklaştılar. Siyaseten ölüme gittiler. (Seçimden sonra istifa edenler..)
Ama yavruların büyük kısmı denizle buluşmak için verdikleri çetin mücadeleye devam ediyor. Denizdeki ayın parıltısını izleyerek (Parti’nin ilke ve ülkülerinin aydınlattığı yolda) yolculuğunu sürdürüyor. Denizle buluşmaya çok az kaldı.
Bunların denizle buluşması gerçekleşince kasları, akciğeri yeterince açılmış, kumsalın kokusunu yapısını kavrayacak bilgi ve donanıma kavuşmuş oldukları için, varlıklarını güçlenerek devam ettirecekler.