Yakındır Gelecek (6)

96

Eğer bu benzetmenin işaretini anladınsa; şu yarış ve mücadele alanı olan bu ibret dünyasında bir Müslüman meselâ bir Hıristiyan veya bir Kürd, bir Rum ile mânen hissiyatları vatanseverlik duygularında mukabele ve muvazene ile ortaya çıksa, verilen örneğin sırrını göreceksin.

Lâkin şu farklılık, herkesin zannettiği gibi değildir. Belki görünüşe önem vermeklik, yüzeysellik ve his yanılmasından ileri gelmiştir.

Ey Müslüman! Aldanma! Başını indirme! Paslanmış eşsiz bir elmas, daima parlak cama tercih edilir.

Görünüşte olan İslâmiyetin zayıflığı, şimdiki medeniyetin, başka dinin hesabına hizmet etmesidir.

Oysa şu medeniyetin suretini değiştirme zamanı gelmiştir.

Suret değişirse, hüküm tersine döner.

Nasıl şimdiye kadar başlangıcında söylendiği gibi, nerede müslüman varsa; hıristiyana göre ilkel, medeniyete karşı çekimser ve soğuk davranır. Kabulünde ıztırap çeker, suret değişse başkalaşır.

Çünkü gerçek ve müspet Batı Medeniyeti’nin temelinde İslâm ilim ve irfan harcı olduğu belli olunca, durum tersine dönecek.

Taşlar yerine oturacak. Müslümanlar, aslında kendi medeniyetlerine talip olduklarını anlıyacak. Çekimserliği ve tereddütü bir yana bırakacak. Aradaki açıklığı kısa zamanda kapatacaktır.

 

Unutmayalım ki:

 

“Küllü âtin karîb.” /

“Her gelecek yakındır.”

 

Yine unutmıyalım ki:

 

“İnne mea’l – usri yüsren.” /

“Gerçekten zorlukla beraber bir kolaylık da vardır.”

 

Irak vesîle

Hak geldi dile

 

Rab der kulum dinle

Daim benden dile

 

Dile de kul olarak sen

Tek olsun ister delice

 

Irak bir vesile

Gerçek gelsin dile

 

Gülsün yüzü İslâmın

Kırılsın gücü hasmın

 

Gelsin dile gerçek

Yakındır gelecek

 

 

Önceki İçerikKızıl Elma’dan Çürük Elmaya
Sonraki İçerikÇıkış Yolu (2)
Avatar photo
1944 yılında İstanbul'da doğdu. 1955'de Ordu ili, Mesudiye kazasının Çardaklı köyü ilkokulunu bitirdi. 1965'de Bakırköy Lisesi, 1972'de İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünden mezun oldu. 1974-75 Burdur'da Topçu Asteğmeni olarak vatani vazifesini yaptı. 22 Eylül 1975'de Diyarbakır'ın Ergani ilçesindeki Dicle Öğretmen Lisesi Tarih öğretmenliğine tayin olundu. 15 Mart 1977, Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünde Osmanlıca Okutmanlığına başladı. 23 Ekim 1989 tarihinden beri, Yüzüncü Yıl Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünde Yakınçağ Anabilim Dalı'nda Öğretim Görevlisi olarak bulundu. 1999'da emekli oldu. Üniversite talebeliğinden itibaren; "Bugün", "Babıalide Sabah", "Tercüman", "Zaman", "Türkiye", "Ortadoğu", "Yeni Asya", "İkinisan", "Ordu Mesudiye" ve "Ayrıntılı Haber" gazetelerinde ve "Türkçesi", "Yeni İstiklal", "İslami Edebiyat", "Zafer", "Sızıntı", "Erciyes", "Milli Kültür", "İlkadım" ve "Sur" adlı dergilerde yazıları çıktı. Halen de yazmaya devam etmektedir. Ahmed Cevdet Paşa'nın Kısas-ı Enbiya ve Tevarih-i Hulefası'nı sadeleştirmiş ve 1981'de basılmıştır. Metin Muhsin müstear ismiyle, gençler için yazdığı "Irmakların Dili" adlı eseri 1984'te yayınlanmıştır. Ayrıca Yüzüncü Yıl Üniversitesi'nce hazırlattırılan "Van Kütüğü" için, "Van Kronolojisini" hazırlamıştır. 1993'te; Doğu ile ilgili olarak yazıp neşrettiği makaleleri "Doğu Gerçeği" adlı kitabda bir araya getirilerek yayınlandı. Bu arada, bazı eserleri baskıya hazırlamıştır. Bir kısmı yayınlanmış "hikaye" dalında kaleme aldığı edebi yazıları da vardır. 2009 yılında GESİAD tarafından "Gebze'de Yılın İletişimcisi " ödülü kendisine verilmiştir.