Yahya Kaptan; 1891’de, Makedonya-Köprülü’de doğmuştur. Balkan, 1. Dünya ve İstiklal Harplerinde kahramanca savaşan ve büyük yararlılıklar gösteren tarihi bir kişiliktir. Milli Mücadele yıllarında Kocaeli’de kurulan Kuva-i Milliye Teşkilatının Reisidir. Tavşancıl’da, 8 Ocak 1920’de, 29 yaşında iken şehit edilmiştir. Tavşancıl Tepesi’nin İzmit Körfezi’ne bakan kısmında anıt mezarı vardır. İzmit’te bir mahalleye ismi verilmiştir.
Dokuz yaşında iken Makedonya’da amcasına saldıran bir Bulgar’ı öldürüp dağa çıkmış, çete reisi olmuş ve Balkan Savaşında Bulgar Komitacılara karşı mücadele etmiştir. Kurduğu çete Balkanlar’da çete kültürü oluşmasına taban teşkil etmiştir. O yıllarda çete reislerine “Kaptan” denilmekte ve lakabı oradan gelmektedir.
I. Dünya Savaşı öncesi İttihat-Terakki Liderlerinden Enver Paşa’ya bağlı kurulan Teşkilât-ı Mahsusa’ya katılmış, Sırp Çetelerine karşı mücadele etmiş ve Osmancık Taburu ile Irak’a gönderilmiştir. Burada İngilizlerle savaşmış ve I. Dünya Harbi sonunda Osmanlı Orduları merkeze çekilince, İstanbul’a dönmüştür.
İttihat-Terakki’nin ünlü silahşörü Yakup Cemil ile beraber “Enver Paşa’ya tavır aldıklarından” 19 Ağustos 1916’da tutuklanıp askerî mahkemede yargılanmışlardır. Yakup Cemil 11 Eylül 1916’da Kâğıthane’de kurşuna dizilmiş, Yahya Kaptan ise sürgün cezasına mahkûm edilerek Irak’a gönderilmiş ve 30 Ekim 1918 Mondros Mütarekesi’nden sonra İstanbul’a dönmüştür.
Eski İttihatçıların kurduğu Karakol Cemiyeti’nin Yenibahçeli Şükrü Bey liderliğindeki Menzil Grubuna katılmış ve Kocaeli Yarımadasında “Anadolu’da başlayan Milli Mücadeleye insan ve malzeme sağlamak için” çalışmaya başlamıştır. Sivas Kongresi ile tüm milli güçlerin tek çatı altında toplanmaya başlanması ve Heyet-i Temsiliye’nin kurulmasından sonra, Kuva-i Milliye’ye geçmiştir. Ankara’da TBMM açılınca “İstanbul Bekirağa Bölüğünde tutuklu olan Halil Kut Paşa ile birçok vatanseverin” baskın yapılarak kaçırılması, saklanması ve Anadolu’ya geçirilmesinde rol oynamıştır.
Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Reisi Mustafa Kemal “İzmit Mıntıkasında Heyet-i Temsiliye’ye bağlı silâhlı müfrezeler teşkil edilmesini istediğinde” İzmit Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti tarafından, Yahya Kaptan tavsiye edilmiştir. 4 Ekim 1919’da Mustafa Kemal’e “Bendeniz size iki gün önce İzmit’ten tavsiye edilen Yahya’yım, telgraf başına emirlerinizi almaya geldim, yarın akşama kadar Kuşçalı Telgrafhanesindeyim” diyerek telgraf çekmiştir. Aynı gün Mustafa Kemal Paşa’dan “Bulunduğunuz havalide kuvvetli bir teşkilât yapınız, Adapazarı Kaymakamı Tahir Bey vasıtasıyla bizimle irtibatı devam ettiriniz, şimdilik hazır bulununuz” emrini almış ve Kuva-yı Milliye’nin çekirdek kadrosunu Tavşancıl’da oluşturarak yanındaki dört arkadaşını köy korucusu tayin etmiştir.
Tavşancıl İhtiyar Heyeti’nden aldığı mazbatalarla Gebze Jandarma Deposundan, dört tüfek ile ellişer fişek almıştır. Şile-Yeniköy Rum Çete Reisi Deli Yanni’nin onarım için Tavşancıl’a gönderdiği silahı da tamir ederek beşinci silâhı edinmiştir. Arkadaşı Enis Bey’i “Tavşancıl Köyünden Mehmet ve İhsan isimli iki kardeşle beraber” köy-köy dolaştırarak adam toplamış ve kendisine bağlı Milis Kuvvetlerinin artan ihtiyacını karşılamak için Ahırkapı Cephaneliğini basarak silah ve cephane temin etmiştir. Darıca Gümrüğünü basarak elde ettiği 75 çuval unu Tavşancıl İstasyonundan trenle Anadolu’ya yollamıştır. Yeniköylü Rum Çeteleri Şile Değirmençayırı’na bağlı bir köye saldırınca, durumu öğrenen Yahya Kaptan müfrezesiyle birlikte harekete geçmiş ve Dereliköy mevkiinde çeteyi kıstırıp imha etmiştir. Darıca’da şekavet eyleyen İstelyanus Çetesi Taşköprü’ye bağlı bir köye saldırınca, harekete geçmiş ve takip neticesi bu çeteyi de imha etmiştir.
Karakol Cemiyeti’nin Tavşancıl ve Hereke Bölgeleri sorumlusu olan, Gebze ve havalisinde önemli görevlerde bulunan ve Tavşancıl’ı üs edinen Yahya Kaptan; aynı zamanda bölgenin Kuva-i Milliye kumandanıdır ve İstanbul’u gizli yollarla Anadolu’ya bağlayan koridor, tümüyle kontrolüne verilmiştir. İtilâf Devletleri’nin işgalci askerleri, Yunan ve İngilizlere müzahir kişi ve güçler (İngiliz Muhipler Cemiyeti vb.), Ermeni ve Rum Çeteleriyle beraber; Karakol Cemiyeti’nin iç çekişmeleri ve İstanbul Hükümeti’nin Jandarmasına karşı da mücadele etmiştir.
Başarılı çalışmaları ile Sadık, Tahir ve Taşköprü Nahiyesinde teşkilatlı Büyük Arslan Çetesini komutasına almıştır. Küçük Arslan Çetesi Yahya Kaptan’ın emrine girmemiş ve Gebze Jandarma Yüzbaşısı Nail Bey’in himayesiyle Müslüman-Türk köylerine baskınlar yapmıştır. Bu çete Rum Köylerine yaptığı baskın ve yağmalamaları Yahya Kaptan’ın üzerine yıkmış, bunun neticesi Rumlar tarafından yapılan şikâyetler üzerine işgal kuvvetleri İstanbul Hükümeti’ni sıkıştırmıştır. Dahiliye Nazırlığı, Kartal Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Başkanı Binbaşı Necati Bey’den “adam öldürme, bucak müdürünü dövme ve köylerde yağmalama olaylarından dolayı” Yahya Kaptan’ın teslim edilmesini istemiştir.
İstanbul Hükümeti “Ahali-i İslamiye’yi silahlandırarak Hükümet ve Gayrı Müslimler üzerine saldırıya tahrik ettikleri gerekçesiyle” Gebze Kaymakamı Ferit, Belediye Doktoru Fahrettin (Fahri Can) ve Müftü Hüseyin Hüsnü Efendiyi görevlerinden almış ve Aralık 1919’da Yahya Kaptan hakkında “Kuvâ-yı Milliye namı altında eşkıyalık yapan azılı bir hıyanet çetesinin reisi iddiasıyla” tutuklama kararı çıkartmıştır.
Heyet-i Temsiliye ile Yahya Kaptan arasındaki bağlantıyı bozmak için de Gebze-Darıca-Hereke hattına giden telgraf tellerini kestirmiştir. Yahya Kaptan’ın tenkilini sağlamak üzere Umum Jandarma Komutan Vekili Hilmi Bey “Üsküdar Jandarma Kumandanı Nazmi Bey emrinde 4 zabit 50 jandarmadan teşkil edilen” bir müfreze görevlendirilmiştir. 5 Ocak 1920’de Bandırma vapuru ile Galata’dan hareketle geceleyin Hereke İskelesi’ne ulaşan müfreze, İstanbul Muhafız Alayından görevlendirilen “Yüzbaşı Nahit Efendi kumandasında 90 neferden oluşan” müfreze ile beraber; Tavşancılı kuşatmıştır. Yahya Kaptan’ın karargâh olarak kullandığı ev sarılarak aranmış ve ele geçirilerek 8 Ocak 1920’de Şehit edilmiştir.
Mustafa Kemal 7 Ocak 1920’de “Yahya Kaptan’ın etrafının sarıldığını bildiren” telgrafı aldığında, aynı gün telgrafla İzmit 1nci Tümen Komutanı Rüştü Bey’den “İstanbul’dan gelen Müfreze Komutanına Yahya Kaptan’ın Kuva-i Milliye mensubu olduğunun bildirilmesini ve tutuklanmasının önlenmesini” istemiştir. Aynı gün “Kuva-i Milliye ile müfreze arasında çatışma ihtimali olduğu, müfreze komutanına emrin iletileceği” cevabını almıştır. Mustafa Kemal 11 Ocak 1920’de, 1nci Tümen Komutan Vekiline “İstanbul’dan gelen Müfreze Komutanına, tebligatta bulunup bulunmadığını” sormuş, üç gün sonra “Çarpışma olmadığı ve yalnız Yahya Kaptan’ın teslim olduktan sonra köy dışında kesici bir âletle öldürüldüğü anlaşılmıştır. Kafatasının olmaması bunu doğrulamaktadır” cevabını almıştır. O günkü resmi telgrafların bazıları “yakalandıktan sonra bir grubun ona saldırmak istemesi üzerine çıkan çatışmada kaçmaya çalışırken vurulduğunu” belirtmektedir. Mustafa Kemal’in Yaveri Cevat Abbas’ın bildirdiğine göre; yakalandıktan sonra köy meydanındaki çeşmeden abdest alıp su içtiği sırada, Teğmen Abdurrahman Efendi tarafından şehit edildiği ve ele geçiren müfrezenin içindeki bazı kişiler tarafından başının kesildiği yönündedir.
Mustafa Kemal telgraf çekmesine rağmen şehit edildiği haberini alınca çok üzülmüş, olayın en ince ayrıntısına kadar araştırılması için, 20 Ocak 1920’de Karakol Cemiyetinden Galata’lı Albay Şevket’e talimat vermiştir. Yapılan incelemelerde şikâyetlerin doğru olmadığı anlaşılmıştır. Mustafa Kemal bu hadise sebebiyle İstanbul Hükümeti’ni sıkıştırmış, Cumhuriyetin ilanından sonra da olayın peşini bırakmamış ve sorumluların bulunması için uğraşmıştır. Çalışmalarını takdir ettiği Yahya Kaptan’a Nutuk’ta 20 sayfa yer ayırmış ve iki yetim kızını himayesine almıştır.
Yahya Kaptan’ın Şehit edilmesiyle İstanbul Hükümeti işgal kuvvetleri nezdinde rahatlamış, ancak bölgede meydana gelen şok etkisiyle;
– Karakol Cemiyeti üyeleri arasında başlatılan soruşturma zafiyet doğurmuş,
– 19 Ocak 1920’de Büyük Aslan Çetesi’nin silâhlarıyla ele geçirilmesi ile, Kuva-i Milliye sarsıntı geçirmiş,
– Karşısında zayıf bir güç gören Yunan Komutanlığı daha fazla yayılmak düşüncesiyle bölgeye birlik sevk etmiş ve iaşesini karşılamak için halkın; ekini ve bağ ve bahçe ürünleri ile hayvanlarına el koymuş, hatta gasp etmiş,
– Bölge ve İzmit sahipsiz kalınca, 26 Nisan 1920’de İngilizler tarafından resmen işgal edilmiş,
– Başlangıçtaki münferit olaylar kitlesel eylemlere dönüşmüş, keyfî işkence, tecavüz ve öldürme olayları artmış,
– Tahkikat Komisyonu’nun Yunan Birliklerinde yaptıkları incelemeler sonuçsuz kalmış ve Kuva-i İnzibatiye, 25 Haziran 1920’de lâğvedilmiş,
– 31 Temmuz 1920’de Yunan Manisa Tümeni’nin 16’ncı Piyade Alayı Derince’ye çıkmış ve bu birliğin bir tabur kadar kuvveti Gebze’yi işgal etmiş,
– İngilizlerin bölgeyi işgal etmesinden sonra tutunamayacağını anlayan Kuva-i Milliye Müfrezeleri geri çekilirken, düşman eline geçerek kullanılmasını engellemek için “Hereke İskelesi ve Gebze Demiryolu Köprüsünü” tahrip etmiştir. Bu tesislerin onarımı “millî kuvvetler tarafından yeniden ele geçirildiğinde” büyük sıkıntı yaratmıştır.
Sonuç itibariyle Yahya Kaptan; milli mücadelenin zor şartlarında bileğine, yüreğine ve zekâsına güvenildiği için yola çıkılan yiğit insanlardan biridir. Hiç kimseye keyfi olarak eza-cefa etmemiş ve sadece vazifesini yapmaya çalışmıştır. Ancak Heyet-i Temsiliye ile iyi ilişkiler kurduğu ve emirleri doğrudan Mustafa Kemal Paşa’dan aldığı için hakkında kıskançlık ve öfke oluşmuş ve Milli Mücadele karşıtı güçlerin hedefi haline gelmiştir. Daha ana kucağına muhtaç, baba ocağına hasret bir çocukken dağa çıkarak çete savaşlarına katılmıştır. Balkan, 1. Dünya ve İstiklal Harplerinde Vatan için canını ortaya koymuş ve Kocaeli Yarımadasında resmen görevlendirildiği 4 Ekim 1919’dan, şehit edildiği 8 Ocak 1920 tarihine kadarki üç ayda; üstün hizmet ve başarılar göstermiştir. Ne yazık ki “İşgal Kuvvetlerinin, Azınlık Çetelerinin ve çapulcuların korkulu rüyası olan” Yahya Kaptan; bir muhbirin ifadesiyle yakalanmış ve uğruna savaştığı ülkenin jandarması tarafından hunharca şehit edilerek başı gövdesinden ayrılmıştır.
Türk Tarihi’nin şanlı sayfalarında imzası bulunan, İstiklal Harbinin önemli kahramanlarından birisi olan ve bu topraklarda hür ve bağımsız olarak yaşayan her Kocaelili için büyük önem addeden “Yahya Kaptan”ı saygı ve şükranla anıyor, kendisine Cenab-ı ALLAH’tan rahmet niyaz ediyor ve hayat hikayesinin Müslüman-Türk Milleti’ne ders olmasını diliyoruz. Ruhu Şad, Mekânı Cennet olsun.
KAYNAKÇA:
1. Mustafa Kemal ATATÜRK, Nutuk,
2. Prof. Dr. Zeynep KORKMAZ, (ATAM) Atatürk Araştırma Merkezi Başkanlığı, Yahya Kaptan,
3. Şener AKSU, Atatürk ilkeleri ve İnkılap Tarihi Bölümü Öğretim Üyesi, Yahya Kaptan,
4. Prof. Dr. Osman AKANDERE, Selçuk Üniversitesi Öğretim Üyesi, Milli Mücadele yıllarında Marmara Bölgesinde faaliyet gösteren, müfrezeler, milis kuvvetleri ve çeteler.