Güzel sözler var. “Vefalı dost”, “Vefalı arkadaş”, “Ahde vefa” ve Vefa ile ilgili daha bir çok sözler, yazılar, kitaplar, vefayı anlamak ve anlatabilmek ancak yaşayarak mümkündür. Acaba kaç vefalı dostumuz var? Biz vefalı mıyız?
Her şeyin sanal olduğu, çıkara dayandığı bir dönemde vefalı dost bulmak çok zor. Gazetecilik ve siyaset ise vefanın hiç geçerli olmadığı meslekler. Ama siz siz olun göreviniz, işiniz ne olursa olsun vefalı olun, vefalı dost bulun.
30 yıldır Kocaeli’de gazetecilik yapıyorum. 1980’li yılların sonunda Kocaeli Gazeteciler Cemiyeti’nin kurucu Genel sekreteri olarak görev yaptım. Aradan neredeyse 30 yıl geçti. Önceki akşam Kocaeli Gazeteciler Cemiyeti’nin 16 Ocak Basın Onur Günü dolayısıyla düzenlediği Vefa gecesine davet edildim. Vali sayın Ercan Topaca’nın ve Kocaeli Gazeteciler cemiyeti başkanı Halit Yılmaz’ın elinden Kocaeli Basını’na hizmet ödülü aldım. Plaketi aldıktan sonra mikrofona gelerek bu gecenin basın Onur Günü gecesi ile birlikte vefa gecesi olduğunun altını çizdim ve bu tür vefa toplantılarının devam etmesini istedim.
Eski Dostlarla Birlikte Olmak
Vefa gecesinde aynı masayı Kocaeli’nin duayen gazetecileri Ruşen Hakkı, Tanju Cılızoğlu, Kenan Yılmaz ve Tanyel Keser gibi Kocaeli basınına ömürlerini vermiş insanlarla paylaştım. Salon tamamen doluydu. Genç, yaşlı, gazeteciler salonu doldurmuşlar, samimi sohbetler yapıyorlardı. Ben ise neredeyse 30 yıllık gazetecilik hayatımı salonda paylaşıyordum. Kocaeli Gazeteciler Cemiyeti’nin kuruluşuna ön ayak olmuş Kazım Ertek ve Ekrem Bütün rahmetle anılırken, Kocaeli basınına ömürlerini vermiş, yaşlı çınarlar alkışlarla bir bir vefa ödülleri alıyorlardı.
Cemiyetin genç ve çalışkan başkanı Halit Yılmaz, Vali ve Büyükşehir belediye Başkanının oturduğu masanın etrafına cemiyetin eski başkanlarını toplamış, birlik ve beraberlik tablosu sergilemişti. Masada Magder başkanı İltifat Necefli’de yerini almıştı. Cemiyetin yönetim kurulu üyeleri genç ve dinamik gazetecilerden oluşmuştu. Yönetim kurulu üyesi Mustafa Arslan, vefa ödülü verilen gazetecilerin yönetim kurulu kararıyla tespit edildiğini söylüyordu.
Bu vefa gecesine Kocaeli gazetesi sahibi Tanzel Ünal, Özgür Kocaeli Gazetesi sahibi İsmet Çiğit ve Bizim Kocaeli gazetesi sahibi Güngör Arslan’ın katılma nezaketi göstermemeleri hem Kocaeli Basını ve hem de gazetelerimiz adına büyük bir vefasızlıktı. Kocaeli bu tür küçük hesaplar yüzünden Türkiye genelinde ki hak ettiği yere gelemiyor. Bana göre her üç gazetenin sahibi büyük ayıp ettiler.
Vali’den Gazetecilik Dersi
Vefa gecesinin en anlamlı konuşmasını bana göre Vali sayın Ercan Topaca yapmıştı. Çok önemli ve anlamlı bir konuşma yapa Vali özetle şunları söyledi: “Önyargısız ve ideolojik saplantıları olmayan, kişisel düşüncelerinden arınmış, objektif ve doğru haber yapan gazeteciler görmek isterim. Ben de Atatürk gibi benzer istişareleri gazetecilerle yaparak kentin gelişmesi için tartışmak, görüş almak isterim. Haberler eğer doğru ise gereğini yapıyoruz. Bu yüzden haberlerin kasıt içermemesi gerekiyor. Haberleri ihbar kabul edip doğru olduğu ortaya çıkarsa gereğini yapıyorum.” açıklamasında bulundu.
30 yıldır vefadan söz edilmeyen Kocaeli gazeteciler Cemiyetinin geç de olsa bu tür vefa geceleri düzenlemesi Kocaeli basını adına sevindirici. Bu vefa gecesine emeği geçen başta cemiyet başkanı sayın Halit Yılmaz ve yönetim kurulu üyelerini kutluyor, bu tür vefa toplantılarının her kurum ve kuruluş tarafından yapılmasını diliyorum.
Cumhuriyetin temelleri Kocaeli’nde atıldı
Kocaeli’nin tarihi ve kültürel değerleri sanayinin gölgesinde kalıyor. Kocaeli, tarihi ve kültürel değerlerinin yeterince kıymetini bilmiyor. Atatürk Türkiye Cumhuriyet’in kuruluşunu, 29 Ekim’den 9 ay önce 16 Ocak 1923’de ilk kez İzmit’te açıkladı. 88. yıl dönümü kutlanan toplantının ilimizde yapıldığını kaç kişi biliyor?
Samsun, 19 Mayıs’ta Atatürk”ün Samsuna çıkmasını, Erzurum ve Sivas tarihi kongrelerin yapılmasını, Afyon ve İzmir düşman işgaline son verilmesini çok iyi değerlendirip Türkiye Cumhuriyetinin kurulduğu yeri kendi illerine mal edip gururlanıyor. Atatürk’ün, kurulacak yeni devletin Cumhuriyet olacağını 29 Ekim’den 9 ay önce ilk kez Kocaeli’nde açıklandığını bu ilde yaşayan bir milyon beş yüz bin kişiden acaba kaç kişi biliyor.
Kocaeli değerlerini bilmiyor!
Türkiye’deki 81 vilayet içinde Kocaeli’nin kültürel, tarihi, turizm, sanayi, bilim, teknoloji ve ticaret alanında apayrı bir yeri ve önemi var. Kocaeli sahip olduğu değerlerin kıymetini bilmediği için Ankara ve İstanbul başta olmak üzere kamuoyunda hak ettiği yeri bir türlü alamıyor. İstanbul’un arka bahçesi, Türkiye’nin külfetini çeken vergi toplanan yer olarak algılanıyor. Kocaeli daha çok çevre kirliliği, yolsuzluk, yangınlar, kaza ve kötü olaylarla gündeme geliyor.
Başta 29 Ekim Cumhuriyetin kuruluş yıl dönümleri olmak üzere, Atatürk’ün İzmit basın toplantısı , Fatih Otağı ve Anibal gibi kültürel değerler ilimizde çok daha farkı kutlanmalı. Kocaeli Valiliği, Kocaeli Büyükşehir Belediyesi başta olmak üzere tüm kişi, kurum ve kuruluşlara büyük görev düşüyor.
İlimiz tarihi için çok önemli olay
Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk, 16 Ocak 1923 yılında ilk ve tek basın toplantısını İzmit’te gerçekleştirmesi ilimizin kültür ve basın tarihi açısından çok önemli.
Kurtuluş Savaşı’nı destekleyen 6 büyük gazetenin başyazarları ile yaptığı 6 saatlik bu ilk basın toplantısı, daha İstanbul işgal altındayken yapıldı ve gelecekteki Cumhuriyet rejiminin de, fikrî temelini oluşturdu.
Kurtuluş Savaşı’nı ve Mustafa Kemal Paşa’yı başından beri kalemleriyle destekleyen, İstanbul’da yayımlanan altı büyük gazetenin baş yazarı da gelişmeler konusunda görüşlerini almak üzere Gazi ile görüşme talebinde bulunmuşlardı.
Toplantıya kimler katıldı
Atatürk gazetecilerle 14 Ocak 1923’te çıktığı yurt gezisi sırasında, İzmit’te görüşecekti. Gazetecileri İzmit’e getirmekle de, Ankara Hükümeti’nin İstanbul’daki temsilcisi Dr. Adnan (Adıvar) Bey’i görevlendirilmişti. Toplantıya katılacak gazete ve gazetecilerde şu isimlerden oluşuyordu.
Tevhid-i Efkâr’ın başyazarı Velit Ebüzziya, Vakit’in başyazarı Ahmet Emin (Yalman), Akşam’ın başyazarı Falih Rıfkı (Atay), İleri’nin başyazarı Suphi Nuri (İleri), İkdam’ın başyazarı Yakup Kadri (Karaosmanoğlu) ve Tanin’in başyazarı İsmail Müştak (Mayakon), Adnan Adıvar’ın başkanlığında, İstanbul’dan toplu olarak İzmit’e doğru yola çıktılar.
Gazeteciler, İzmit halkının ‘Saray’ diye adlandırdığı binanın alt katındaki geniş salonda toplandılar. Burası Sultan II. Mahmud zamanında yapılmış, Sultan Abdülaziz zamanında baştan başa yenilenmiş, zarif bir av köşküydü.
Toplantıda konuşulacakları kaydetmek üzere, TBMM’den 4 görevli de salonda yer almış bulunuyordu.
Gazi’yi görecek olmanın heyecanı içindeki gazeteciler, daha önceden hazırladıkları sorulara bir kez daha göz atarken, Gazi içeri girdi.
Atatürk o sıralarda Annesini kaybetmiş olmanın verdiği üzüntüyü dudaklarındaki tebessümle gizlemeye çalışarak, herkesin tek tek elini sıkıp hatır sordu. Sonra kendisine ayrılan yere oturarak, gazetecilerle konuşmaya başladı.
İlk kez burada açıkladı
Gazeteciler ısrarla kurulacak devletin şeklinin ne olacağı sorularına, Atatürk devletin şeklinin Cumhuriyet olacağını ilk kez bu basın toplantısında açıklarken salondaki gazeteciler işgal altındaki İstanbul’dan gelmenin korku, şaşkınlık ve heyecanını yaşıyorlardı.
16 Ocak 1923 Salı günü soğuk bir kış akşamı , saat 21.30’da başlayan ve gece 03.00’te sona eren tarihi İzmit basın toplantısında Gazi, salonda bulunanlara veda ederken söylediği sözleri Atatürk’ün kendi ağzından yazarken bugünkü anlamını da parantez içinde veriyoruz. Birlikte okuyalım.
“Atiye [geleceğe] ait politikamız hakkında görüşmek arzusunu izhar buyurmuş idiniz. Bunu uzun uzadıya şimdi görüşmek mümkün değildir. Başka bir zamana bırakalım.”
“Yalnız şunları da ifade edeyim: Sulh olmak ihtimali vardır. Olmamak ihtimalini de nazarı dikkatte tutmaktayız. Tedbirlerimiz vardır. Çünkü canımız çok yandı, çok aldatılmışızdır. Hatta bugün bile aldatılmış bir haldeyiz. Mudanya Mukavelesi’nin ahkâmına [hükümlerine] mugayir [karşıt] hareketler olduğunu görüyoruz.”
“Hiç şüphesiz sulh olduktan sonra, çok çalışmak lüzumuna kâniyiz. Bunun için zayiatımızı [kayıplarımızı] en az bir zamanda telafi edecek esaslı bir program yapmaya mecburuz ..” diye özetleyen Atatürk 16 Ocak 1923 tarihli İzmit basın toplantısında, 9 ay sonra 29 Ekim 1923 tarihinde kurulacak devletin şeklinin Türkiye Cumhuriyeti olduğunu tüm dünyaya açıklıyordu.