İfadesizliğin ifadesini yansıtan
İdareci nice yüz
Böylelerin varlıklarıyla baharlar bile olur
Sanki birer güz
Halkı hor görenler geçerse şayet
Makam ve mevkilerin başına
Vay ki ne vay o milletin
O vatanın hem toprağına hem taşına
X
İmâm-ı Âzam Ebû Hanîfe’nin
Takılır biri peşine
Ne hakaretler yağdırır arkasından
Az rastlanır eşine
Hiç duymuyormuş gibi davrandı
O koca ilim sultanı
Hiç tınmadı ama içinden
Geçirdi bir an “Beni tanı”
Hakaretler eşliğinde yürüdükten
Bir süre sonra
Durdu dönüp şöyle bir bakarak
Tebessümle bir ara
“Ey kardeşim!” diyerek
Yumuşak bir eda ile
Daha var mı edecek hakaretin
Çabuk söyle
Ters bir karşılık beklerken adam
Ebû Hanîfe’den
O sâkince der “Geldim eve
Döneceğim köşeden”
Adam kahrolur yaptığından
Geçer sanki yerin dibine
Pişmanlık doğar âniden
Yılların o kaskatı kalbine
Atar kendini ayaklarının dibine
İmâm-ı Âzam’ın
Nedâmet yaşları dökülmeye başlar
Gözlerinden adamın
Der: “Gerçekten dedikleri gibi
Ne çok büyükmüşsün büyük sen
İnsanlar boşuna övmüyorlarmış seni
Ahhh bilemedim ben”
Tövbe billâh ederek Rabbine
Ayrıldı hızla oradan adam
“Bir daha mı büyüklere lâf atmak”
Dedi: “Artık asla yapamam.”
X
Büyüklük şiarıdır bazan kör bazan sağır
Bazan olmak lâl
Öyle insanların hükmettiği yerde
Olur ancak istiklâl