MARMARAY’IN MALİYETİ: Avrupa’yı Asya’ya bağlayan Marmaray “Asrın Projesi” olarak tanıtılan büyük bir yatırım. Türkiye’ye hayırlı olmasını diliyor ve emeği geçen herkese ve her kuruma bir vatandaş olarak teşekkür ediyorum.
Ulaştırma Bakanlığı verilerine göre Marmaray’ın açılışı yapılan kısmı için 5,5 milyar lira harcandı. Eski parayla 5,5 katrilyon TL. Bu büyük paraya değecek bir fayda sağlayacağını ümit ediyorum.
KOCAELİ BÜYÜKŞEHİR’İN BORCU: Diğer taraftan Hazine Müsteşarlığı’nın 30 Haziran itibariyle Belediyelerden alacağının 13,6 milyar lira olduğu açıklandı. Açıklamaya göre Hazineye en borçlu kurum Kocaeli Büyükşehir Belediyesi. KBB’si bu birinciliği 5 milyar 564 milyon lira gibi rekor bir borçla kazandı.(!)
Rakamları böyle yazınca işin boyutu iyi anlaşılmıyor. Şimdi “asrın projesinin” maliyetini bir daha okuyalım: 5,5 milyar TL yani Kocaeli Büyükşehir Belediyesinin borcu kadar.
Başka bir ifadeyle KOCAELİ BÜYÜKŞEHİR’İN BORCU İLE BİR MARMARAY DAHA YAPILABİLİR.
Belediyelerin kendi bütçeleri olduğunu ve borçlanmadan kendi yağıyla kavrulan belediyelerin de hizmet verebildiğini veya vermesi gerektiğini düşünüyorum.
Bu durumda Kocaeli Büyükşehir Belediyesi’nin normal belediye hizmetleri vermesi ve bunun yanında “asrın projesi” Marmaray çapında çok önemli eser veya eserler yapmış olması gerekirdi. Oysa böyle önemli eserler ortada yok.
Elbette Kocaeli’de yapılmış ciddi hizmetler de var. Şehrin bazı konularda geçmiş yıllardan daha iyi durumda olduğunu söyleyebiliriz. Belediye yatırımları açısından AKP ve İbrahim Karaosmanoğlu’nun ilk dönemi oldukça hareketliydi. Ancak Karaosmanoğlu Başkanlığındaki Büyükşehir Belediyesi son döneminde tam manasıyla rölantide.
Anlaşılan o ki, bu borçla önümüzdeki dönemde kim seçilirse seçilsin büyük iş yapması imkânsız.
*****
YUVACIK BARAJI AÇIKLAMASI ARTIK İNANDIRICI DEĞİL: Eskiden Kocaeli AKP teşkilatı Belediye’nin borçlarını, CHP ve Sefa Sirmen yönetimindeki Belediyenin Yuvacık Barajı’nı fahiş fiyata yaptırması ve bu barajın borçları ile açıklıyordu.
Böyle olsaydı AKP’nin yargıya bu kadar hâkim olduğu bir dönemde Sefa Sirmen hukuk yoluyla kül edilebilirdi. Sirmen hukuki süreçleri atlatıp yeniden İzmit Belediye Başkan adayı olarak AKP’nin rakibi oldu. Bu durumda AKP’nin Yuvacık Barajı açıklaması artık inandırıcı gelmiyor.
Onur Kumbaracıbaşı‘nın 22.12.2006 da Vatan Gazetesinde yazdığına göre, Finansmanla birlikte Yuvacık Barajı’nın 887 milyon dolar olan maliyeti, faizlerle on beş yılda 1.393 milyar olarak geri ödenmektedir. 2007’de kalan borç 355 milyon dolardır.“
2007’de 355 milyon dolar olan borcun 2013’de milyarlara nasıl yükseldi? Anlamak mümkün değil.
Bu sene Hazineye borçlu kurumlar arasında açık ara birinciliğe sıçramanın başka açıklaması olmalı.
2004 öncesi AKP’lilerin CHP ve Sirmen için dile getirdiği şaibe iddialarının benzerleri, bu defa rakipleri tarafından AKP ve Karaosmanoğlu üzerine yöneltilmekte.
*****
5,5 MİLYAR NEREDE? Nasrettin Hoca fıkrasındaki gibi. Hoca aldığı bir kilo eti “kedi yedi” diyen eşine inanamaz. Kediyi tartar bir kilo gelir. “Hanım bu kediyse et nerede, bu etse kedi nerede?” dediği gibi bir durum var.
Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı İbrahim Karaosmanoğlu bu seçim kampanyasında 5.5 milyar liranın ne olduğu sorusuna anlaşılır net açıklama yapmak zorunda kalacak.
Eti kim yedi?
Seçim öncesi bunu öğrenmek seçmenlerin en tabii hakkıdır.
Dilerim mantıklı ve makul açıklamalar yapılır.
*****
VATANDAŞ BELEDİYE’NİN BORÇLUSUNU SEVER
Belediye’nin kamuya borçlu olması iki anlama gelir.
Eğer bu borç iktidarda olan partiye mensup bir belediyede ise gün gelir borcun önemli bir kısmı veya faizleri silinir. Bu şekilde o ilin/ ilçenin belediyesince yapılan harcamalar Türkiye vatandaşları üzerine dağıtılır. Yani ülkenin bütün vatandaşları o belediye için çalışmış olur. Diğer illerin hakkı alınmış olur. Mesela bu yılın ağustos ayında Ankara Büyükşehir Belediyesinin 1,2 milyar TL’lik borcunun silinmesi gibi.
Borç silinemiyor ise tahsili konusunda Belediye sıkıştırılmaz. Borçlar birikerek ötelenir. (Galiba Kocaeli Büyükşehir’de yapılan bu.)
Belediye iktidar partisinden değilse böyle büyük borçlanmaya izin verilmez, önceki dönemlerden gelen borçların bile tahsili için merkezi yönetim belediyeyi sıkıştırır. Belediyenin hizmet imkânları sınırlanır.
İktidar partisi belediyeleri bütçelerine ilaveten borçlanarak gösterişli yatırımlar yaparken, muhalefet partilerinden seçilmiş belediye başkanları geçmiş borçları ödemek ve daraltılmış bütçeleri ile hizmet götürmek için adeta cambazlık yaparlar.
Böylece muhalefet partilerinin seçildiği belediye sınırlarında yaşayan halkın hakkı, iktidar partisinden seçilen belediyelere aktarılmaktadır.
Bu şüphesiz adaletsizliktir. Ahlaka ve hakkaniyete aykırıdır.
Ancak özellikle son on senedir sistem böyle işlemektedir. Vatandaş bu numaraları bilemeyeceği için iktidar partisinin belediye başkanlarını başarılı, diğerlerini ise başarısız olarak algılar.
Hatta borçlu belediye sınırları içinde yaşayan vatandaşlar yapılan adaletsizliği fark etse bile bundan hiç rahatsızlık duymaz. Belediye Başkanını “becerikli” bularak destekler.
Muhalif belediye sınırlarındaki vatandaşlar da “acaba biz de iktidar partisinden bir başkan mı seçsek?” diye düşünür.
Bu genel kural bugüne kadar işledi. Fakat AKP’li belediyelerin uzun süredir işbaşında olduğu ve borcun sınırı aştığı belediyelerde duvara dayandılar.
Kocaeli ve Ankara örnekleri bu belediyelerin, başka yörelerin hakkını harcayarak yaşadığı, saadet devrinin sona ermekte olduğunu gösteriyor.
Merkezi idare bu belediyelerin “idare ediverin” taleplerine olumlu cevap verecek durumda değil. Bu sebeple Kocaeli ve Ankara’da son dönemde yatırımlar durma noktasında.
Dolayısıyla buralarda yeni dönemde AKP’li adaylar seçilse bile ciddi yatırımlar yapamayacak gibi görünüyor.