“Kerkük’ü Unutmadık! kerkük türk kalacak”
Bu yazıyı yaklaşık 10 yıl önce yazmışım. Türklerle ilgili gerçekler aynen olduğu gibi bugünde önümüzde duruyor. Şimdi Türkmeneli’nden, Kerkük’ten bizi temizlemeye çalışıyorlar. Ne kadar direneceğimizi hep beraber görececeğiz. Dilerim ki, yine bir tarih yazarız… Mesele biter mi? Tabii ki, hayır! Sırada Ege’deki adalarımız, Rodos, Batı Trakya, Doğu ve Batı Balkanlar, Kırım, Doğu Türkistan ve “var oğlu var” birçok ilimiz var. Allah Türk Milletinin yar ve yardımcısı olsun.
“Türk Milleti, üzerine oynanan oyunlar sebebiyle akşam yediğini unutur vaziyettedir.
Türk Milleti, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarından ibaret değildir.
Türkiye Türkleri, uzun yıllar, uygulanan karartma politikası yüzünden, kendilerinden başka Türk olabileceğini düşünememişlerdir.
Oysa yeryüzünde, Çin Seddinden Adriyatik’e, Avrupa’dan Amerika, Avustralya ve Afrika’ya kadar büyük bir coğrafyada sayısı 300 milyona ulaşmış olan büyük bir millet yaşamaktadır.
Üç yüz milyonluk bu büyük insan kitlesini; birbirine unutturmak ve kucaklaştırmamak için bir çok oyun sahneye konmuş ve halende konulmaya devam etmektedir.
Dış güçler ve onların işbirlikçisi yerli ihanet çeteleri, Türk denilince hemen hafife ve alaya almaya başlar, biraz ısrar etseniz sizi hayalci diye nitelendirir, pes etmediğinizi görünce de “ırkçı faşist” damgasını yapıştırıverirler.
İnsanın milletini sevmesi ve uzak düştüğü kardeşini düşünmesi, araması, yardımına koşması suçmudur?
Günümüz de birçoğu, medyanın köşe başını tutmuş olan, 1980 öncesinin Maoist denilen dönek solcuları, komünizm baskısı altında ezilen Kırım Türkleri lideri Mustafa Cemiloğlu‘nun bir hayalden ibaret olduğunu, aslında böyle bir kişinin hiç yaşamadığını ve Türk Milliyetçileri tarafından uydurularak yaratıldığını anlatıp durdular.
Yıllar sonra Mustafa Cemiloğlu ile aynı masada otururken kendisine bir hayal ile oturduğumu fakat bu hayalin gerçeğe dönüşmesinden dolayı çok mutlu olduğumu ifade ettim.
Bize yalan söylemişlerdi. Kırım Türkleri var olmak için mücadele ediyor ve liderliklerini de Mustafa Cemiloğlu yapıyordu.
Bu zevat bize halen yalan söylemeye devam ediyor.
Hepsi AB, ABD, İsrail ve sahipleri kimse onun yardakçılığına soyunmuş vaziyette.
Tek görevleri var: Türk Milletini aldatmak.
Bahadır Selim Dilek isimli bir gazeteci “Ege’nin Unutulan Türkleri” adında bir kitap yazdı. Çok güzel bir çalışma.
Ancak sadece Ege’de unutulan Türk yok. Dünyanın dört bir köşesinde unuttuğumuz milyonlarca Türk ve kendini Türk gibi gören insan var.
Bahadır Selim Dilek‘i arayıp çalışmasından dolayı tebrik ettim. Biraz sohbet edince bana yerini ve adını, her Türk’ün başına bir şeyler geldiği ve bizimde yardım için elimiz uzanamaz diye belirtmek istemediğim, Ortadoğu’da bir Türk köyünden bahsetti.
II.Abdülhamit bu köyü Girit Adasından o bölgeye topluca gönderip iskan etmiş. Türkçe ve Rumca’dan başka bir dil konuşmuyorlar.
Bu satırları onlar ve onlar gibi bir köşede bıraktığımız insanlarımız için yazmak istedim.
Ne çok insanımızı yalnız bırakıyor ve unutuyoruz!
Oysa nerede bir Türk yaşıyorsa, onu bulup, onunla ilgilenmeliyiz.
Bu sebeple nerede ve ne kadar Türk yaşıyorsa acilen bir envanter çıkartılmalı ve elimizde faydalanacağımız böyle bir kaynak bulunmalıdır.
Birisi kalkıp bize, nerede ve ne kadar Türk yaşıyor, bunlar hangi adla biliniyor yada hangi boya mensup, inançları nedir diye sorsa, vereceğimiz bir cevap mualesef yok.
Biz; Osmanlı – Türk İmparatorluğunun hem bakiyesi hem mirasçısıyız.
Türk olanlar ve Türk gibi görülenler yada kendini Türk gibi görenler bizim özbeöz kardeşlerimizdir.
Bu nedenle kimseyi unutmaya ve yalnız bırakmaya hakkımız yoktur.
Ancak küresel güçler bazı milliyetleri öne çıkartırken bazılarını da unutturmaya çalışmaktadır.
Küresel sermaye baronlarının, çıkarlarının olduğu bölgelerdeki etnik ve dini azınlıklar daima ön planda tutulmaktadır.
Irak’ta Kürtler, Balkanlarda Arnavutlar, Rusya’da Çeçenler(güncel olarak Abhazlar ve Osetler), Çin’de Uygur Türkleri buna iyi birer örnektir.
Küresel güçlerin çıkarının olmadığı bölgelerdeki azınlıklar ya tamamen görmezden gelinir, yada unutulur, unutturulur. Tıpkı Rodos ve İstanköy’de bugün sayıları 3-5 bin arasına düşmüş olduğu tahmin edilen Türk azınlık gibi.
Günümüzde Yunanistan’a ait Oniki Ada’da varlığını korumaya çalışan bu bir avuç Türk; susturulan ve hakları gasp edilen, unutulan, unutturulan milyonlarca Türk arasındaki yerini alıyor.
Onlar; dünyanın dört bir köşesindeki diğer unutulan Türkler gibi ne Ankara’nın ne de Avrupa Birliği’nin gündemindeler.
Ankara-Brüksel arasındaki temaslarda konu başlığı bile değiller. Yani yok sayılıyorlar.
Bizim unuttuğumuzu veya görmezden gelerek yok saydığımızı, bizim dışımızdaki dünya niye hatırlayarak ortaya çıkarsın?
Bizi birbirimize unutturmalarının altında yatan sebebin, Türk Milletini tarih sahnesinden silmek olduğu çok açıktır.
Rodos, İstanköy ve Onikiada Türkleri Derneği Başkanı Prof. Dr. Mustafa Kaymakçı, babası Abdurrahman Kaymakçı‘nın başından geçen olayı anlatırken aslında Türklerin birbirine unutturulmasının nedenini de açıklamış oluyor.
Yıl 1921, yer Rodos: Dimitri, arkadaşı Abdurrahman ile şakalaşırken aniden kulağını yakalar ve çekmeye başlar. Ardından nedenini açıklar; “Bre Türko, Yunan Orduları şimdi Polatlı önlerinde, Ankara yakında düşecek. Kemal’in (Atatürk) kulağına yapışacağız ve işini bitireceğiz. Sıra sonra size de gelecek.”
İşte bizim unuttuğumuz Rodos Trükleri’nin Yunanlılar tarafından bizden görüldüğüne dair çok güzel bir örnek. Sen unut ama Rum unutmasın!..
Türk Milleti kendisinden bazı gerçekler gizlenmek suretiyle birbirinden uzak tutularak tarih boyunca zayıflatılmaya çalışılmıştır.
Güçsüz ve çaresiz bırakılmış bulunan Türk Milleti, yaşadığı coğrafyalar üzerinde soykırım ve katliamlara maruz kalarak son üç yüz yılda 150 milyon insanını kaybetmiştir.
Azerbaycan Eski Devlet Başkanı Ebufeyz Elçibey‘in “Türk’e Türk’ü tanış etmek gerektir” dediği gibi yaparak Türk’ün ortak tarihini yeniden yazmalıyız.
Unutulan ve unutturulan Türkleri bulup tanış olmak bunlardan dolayı bizim için en büyük görevlerden biridir.“