Ümmetin Putları, Perestişleri

90

Put insanın gönlünün tanrısıdır. Bunların somutu var, soyutu var; üç boyutu, dört boyutu var. Perestiş de tapınma, taparak sevme.

Koparamam kalbimi, söküp atamam yerinden / Sana taptım Allah gibi, söyle ne gelir elden” diyorsanız gönülden, hususî tanrınız hayırlı olsun demek düşer bize.

Kelimeler Farisî, gelenekler Arabî diye Türk Milleti yakasını kurtarabileceğini sanıyorsa aldanıyor. Bizim hastalıklarımız bulaşıcı; tam tamına 1 milyar 700 milyon kişiyi sarsıyor.

Putu ilkel toplumların saplantısı olarak görüyorsanız, yanılıyorsunuz; modernite insanoğlunu putçuluğa daha çok itekliyor. İlâhî din ezberleri ise bu öze kılıf sadedinde.

“Sen putları ilâh mı ediniyorsun?” (En’am 74)

“Putları önünde bel büküp eğilmekte olan bir topluluğa rastladılar.” (A’raf 138)

“Sizler dünya hayatında birbirinizin hatırı için Allah’ı bir yana bırakarak putları ilah edindiniz.” (Ankebut 25)

“Bu putlar sizin ve atalarınızın uydurduğu boş isimlerden başka şeyler değildir ve Allah onlara hiçbir yetki vermemiştir.” (Necm 20)

“Rabbim! Bu şehri güvenli kıl, beni ve oğullarımı putlara tapmaktan uzak tut.” (İbrahim 35)

“Artık putlara tapma pisliğinden kaçının, yalan sözden kaçının.” (Hac 30)

“Putlara tapıyoruz, bunun için sürekli onların önünde bel büküp eğiliyoruz.” (Şuara 71)

Bu mesajlara rağmen hem putumuz bol, hem perestişliğimiz. Zaten ‘oku‘ emrine karşı ‘okumayarak sürekli 1-0 yenik başlıyoruz.

Allah‘ın emir ve yasaklarından daha çok dinlediğimiz âmirimiz, müdürümüz, genel müdürümüz, daire başkanımız, belediye reisimiz, milletvekilimiz, genel başkanımız, bakanımız, başbakanımız-cumhurbaşkanımız vardır.

Allah‘tan daha çok ve iştiyakla önünde eğildiğimiz hocamız-hocaefendimiz, vekilimiz, halifemiz, şeyhimiz, üstadımız, gavsımız, mürşidimiz, kutbumuz, müceddidimiz, mehdimiz, mesihimiz vardır.

Allah‘tan daha çok kaale aldığımız ve sözünü yere düşürmediğimiz ustamız, ustabaşımız, şefimiz, kâhyamız, işverenimiz, siyomuz, patronumuz, komutanımız, paşamız vardır.

Allah‘tan daha çok sevdiğimiz, saydığımız yârimiz, annemiz-babamız, kızımız-oğlumuz, dostumuz, sırdaşımız, kankamız, arkadaşımız, ahretliğimiz, vardır.

Allah‘ın verdiği nimetlerden ürettiğimiz ve Allah‘a bağlılığın çok ötesinde bağlandığımız dolar-avro, hisse senedi, çek, poliçe, sertifika, diploma, kontrat, tüzük vb. kâğıtlarımız vardır.

Allah‘tan daha çok çekindiğimiz, tırstığımız Amerika, İsrail, İngiltere, Rusya, Nato, Ab, Siya, Mossad, İlluminati, Bilderberg gibi haşyetengiz varlıklarımız vardır.

Allah‘ın sıfatlarından çok kendi yeme-içme, barınma, üreme, güce sahip olma, kazanma, hükmetme, yarışma, oynama güdülerimizden etkilenir ve ona göre hareket ederiz.

Kızma, bağırma-çağırma, sövme-sayma, hayret ve şaşkınlık, selamlaşma ve vedalaşma, bazen de dua seanslarında Allahlı cümle kurduğumuz da olur.

Bu Ramazan‘ı da böylece idrak ediyoruz muhterem müminler!