Ulus Nedir, Kürtler, Türk Ulusu 2

95

Tarihin diyalektiğine baktığımızda insanoğlu, evrensel kardeşlik idealiyle, ilk ilkel animik dinlerden, kabile totemlerine oradan uzun bir yolculuk sonunda tek tanrılı Semavi din düşüncesine nasıl ulaşmışsa, sosyal biçim olarak da kabilelerden, federasyona oradan konfederasyona, oralardan ulus devlete sadece ortak bir üst kimlik idealiyle evirilmiştir. Burada, aslında, savaşlara karşı bir duruş ve insanlığın üretici güçlerinin, savaşla yok olmadan gelişmesi ideali söz konusudur. Esasen AB sonuçta Avrupa, devletlerinin üst kimlikli yeni bir ulus devleti olacaktır. Yani Ulus devlet insan aklının en son, en gelişmiş en modern bir ürünüdür.

Evet Ulus devlet mükemmel ama hassas bir oluşumdur aynı zamanda.

 Ulus; süt gibi, heterojen bir karışım değildir. NaCl (ev tuzu) örneği kimyasal bileşik gibi, yepyeni ve başka bir şeydir.

 Ve Na (sodyum) Cl’ a (klor’ a) sen yoksun, yok ol, ben tek başıma tuz’ u temsil ederim, diyemez.

 Bileşik, bileşenlerini temsil etmez. kendi bütünlüğünü temsil eder. Bir bileşik olan ulus, süt gibi, fiziksel yöntemlerle bileşenlerine ayrılamaz. Elektrokimyasal yöntemlerle ayrışabilir ama o zamanda ortada bileşik kalmaz yani artık yok olur. Bu nedenle, Ulus devletler, bu elektro erezyon olamasın diye bu bilinç ve özenle, anlayışlarını, evriltip yüceltmişlerdir. Örneğin anayasal vatandaşlık kavramı, Alman Anayasasına da yakın tarihlerde yerleşmiştir. İngiltere, Fransa dan sonra Almanya ulusal futbol takımı da siyahi oyuncuları oynatmaya başlamıştır. Yine Almanya ulusal futbol takımında Türk kökenli oyuncular çok uzun bir zamandır oynamakta idiler. Demek ki bileşenler (oyuncuların kökenleri) ayrı ayrı kendini temsil ediyor ama hiçbir bileşen tek başına bütünü (Ulusu) temsil etmiyor, edemiyor. Ulus ta ( bileşik) ayrı ayrı bileşenlerini değil sadece kendi bütünlüğünü temsil ediyor. 

Ulus devletlerde tek bir ulus vardır ve bizim devletimizde bu tek ulus, Türk Ulusudur.

Türk Ulusunun bütün yurttaşları, etnik kimliği ne olursa olsun anayasal olarak eşittir. Türkiye Cumhuriyeti  kimliğimizde,

 etnik kökenimizin ne olduğu yazmaz. Kimliğimizin biçimi ve içeriği, etnik kökenimiz ne olursa olsun tamamen aynıdır. Dolayısı ile farklı etnik kimliklerin, ekonomik ve sosyal statüleri farklı değildir, olamaz. (azınlıklar başka bir konudur)

 Bu; tüm yurttaşlarımızın zaten en ideal eşitliğidir.

Kürt etnik milliyetçilerinin, bunun üzerine “eşit yurttaşlık” talebi ve anayasada ulusun tüm etnik bileşenlerinin kurucu unsur olarak belirtilmesi talebi, Ulus Devletlerin, insan, mekan, zaman öznesinden ve keyfinden bağımsız olarak, tarihin biçimlendirdiği nesnel yapısına ters, absürt uyduruk bir taleptir ve bunun gerçekleşmesi ihtimali, Ulus Birliğimizin ,

geriye, federasyona doğru, yıkılma ihtimalini beraberinde getirir. Diyalektik olarak, ulus devletler, bir üst birlik olarak, federasyonlardan sonraki bir aşamadır. Atatürk büyük bir öngörüyle bu sancılı konakta oyalanmadan, ulus devlet konağına geçmiştir. Dolayısı ile federasyon konağına geri dönüş, tarihin diyalektiğine ters, bir geriye dönüştür.  Ve bu nedenle bu geri dönüş, nerede sonlanacağı bilinmeyen, çok sancılı, çok kanlı bir parçalanma olacaktır. Anadolu paramparça olacak ve Sevr’e geri dönülecektir. Zaten istenen de budur. 

 Bu nedenle “eşit yurttaşlık talebi”  “ne var canım bunda, eşitlik işte, ne güzel” diye bilinçsizce karşılanacak bir konu değildir.

Dolayısı ile biz yurtseverler de, bu tehlikeli talebi, hiç de hoş karşılamadan, hiç de boş geçmeden, her mecliste reddedip, yerin dibine sokmalıyız. 

Ulus Birliğindeki bir grup halkın, ki bunların hepsinin birden aynı etnisiteye sahip olması gerekmez, ulusa aidiyetlerinin azalması bir vatan hainliği sorunu değildir. Yani bir grup halk “ey ulus devletimiz, biz üretiyoruz, vergilerimizi veriyoruz ancak sen bizim yüzümüze bakmıyorsun, hiç eğitim sağlık yatırımları yapmıyorsun, böyle giderse bizim neslimiz kuruyacak, o zaman bırak bizi, biz başımızın çaresine bakalım” demesi teknik, sosyal bir sorundur. Böyle bir olayın karşısında ciddi ciddi düşünülmesi gerekir. Unutmayalım ki, Amerikan bağımsızlık savaşı, İngiliz kolonileri tarafından İngiltere İmparatorluğuna karşı verilmiştir. Savaşın kumandanı Washington da İngiltere İmparatorluğunun bir generali idi.

Demek ki zaten, uluslar bir etnisiteye göre kurulmuyorlarmış. 

Şimdi yine Kürt meselesine gelelim. Kürtler, Türk Ulus Birliğindeki bir halktır ve bu, hiç de sorun edilmemesi gereken, sadece bir adlandırmadır. Ve halk kavramı ile millet kavramını birbiriyle karıştırmamak gerekir. Ama buna rağmen, kardeşim Türkiye’de kürt falan yoktur, kürt halkı da hiç yoktur, olamaz, hiç olmadı zaten, denilirse o zaman benim diyecek bir şeyim kalmaz, bu konu da burada biter. Ama şunu unutmayalım, yukarıda değindiğimiz gibi, Ulus devletlerin kuruluş ve işleyiş yasaları vardır. Türkiye’miz Ulus devleti de bu tarihsel diyalektiğe göre yürümek zorundadır. Ve yukarıda önerdiğimiz gibi, ulus devlet mükemmel ama hassas bir oluşumdur aynı zamanda.

Yani sen, kürt etnik kimlikli vatandaşımızdan, hem “adı Türk olan bu ulusun bir bireyi olmasını” isteyeceksin, hem de “sen yoksun aslında” diyeceksin. Bu olamaz işte. Ama buna rağmen “yok kardeşim, bizim keyfimiz nasıl isterse, öyle olacak bizim Ulus Devletimiz” denilirse, olur ama “ben yaptım oldu olur” ve sonuçta Ulus Birliğimiz erezyona uğrar ve zayıflar.

 Demek ki kaba milliyetçiliğin de, Ulus Devletimizi zedeleme ihtimali var olabilir. 

Bütün bunlardan sonra diyebiliriz ki, büyük Atamızın dehasıyla, kurduğu, Modern Ulus Devletimizin, Türk Ulus Birliğinin mayası tutmuştur. Paradigmamız, (Paradigmanın İflası-Fikret Başkaya) iflas etmemiştir. Tersine çok güçlü olarak devam etmektedir. Lozan anlaşması, belki de altında en çok sayıda devletin imzasının bulunduğu çok sağlam bir tapudur.

 PKK nın kırk yıldır sürdürdüğü savaş, halen lokal kalmış olarak sürmekte olup, bir iç savaşa dönüşememiştir.

Kürt köy korucuları, vatan olarak seçtikleri bu topraklar için, PKK ile savaşmaktadır. PKK ile savaşta şehit düşen kürt etnik kimlikli, Türk Mehmetçiklerinin cenazeleri, kürtçe ağıtlarla kaldırılmaktadır. Sadece bu inanılmaz örnek bile tek başına, Türk Ulus birliğini ifade etmeye yeter. Bizim mahalle kahvemizdeki kürt garsonla birlikte, hemen karşımızdaki camiden bir şehidimizi uğurlarken, birlikte saf tuttuğumuzu hatırlarım.

 Türk Ulus birliğimiz, bence geri federasyon konağında, yanlış kurulmuş olan Yugoslavya örneğindeki gibi, bırakalım parçalanmayı, asla yıkılmamak üzere önümüzdeki yüzlerce yıla, tutunmuştur.

“Ulus devletlerde tek bir ulus vardır ve bizim devletimizde bu tek ulus, Türk ulusudur” diye önermiştim. Türkiye coğrafyasında bir federe otonom veya başka Kürt devleti olmadığı için, bu coğrafyada bir Kürt Ulusundan, milletinden bahsedilemez, Hangi  ulustansın, millettensin? Sorusu milliyetin ne? Sorusuyla eş anlamlıdır. Bu durumda coğrafyamızda bir Kürt milliyetinden de bahsedilemez. Ama coğrafyamızda ordulaşmış ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile savaşa girişmiş ve Türk Ulusu ile aidiyeti sıfırlanmış ve uluslaşma aşamasında, ayrılıkçı şoven milliyetçi kürtler’ in ülkemizle bir savaşı vardır ve bu savaş halen sürmektedir.

Ancak ben nesnel bir durum olarak baktığımda, yani, sanki başka bir ülkeye dışarıdan bakar gibi baktığımda, bu ayrılıkçı kürtlerin, on binlerce insanımızın canına mal olmuş ve ekonomimizi perişan duruma sokmuş, demokrasimizi geriletmiş olan bu savaşında, kendileri açısından bir gram milli haklılık göremiyorum. Çünkü ülkemizde bir kürt milli sorunu, yok idi.

Çünkü, kürt nüfusa, milli ekonomik bir ayrımcılık hiç yapılmıyordu. Eşitsiz ekonomik gelişmeden dolayı Orta Anadolu’da birçok ilimiz, doğu ve güneydoğu Anadolu’daki birçok ilimizden, her zaman daha geri kalıyordu.

Kürt nüfusa milli zulüm yapılmıyordu. Yani işkence hanelerde sen Türk’sün, sen Kürt’sün ayırımı hiç yapılmıyordu.

Bu savaş Empeyalizmin taşaronu PKK nın çıkardığı, zorla sürdürdüğü HAKSIZ bir savaştı. Ve 40 yıldır canımıza okudular.

Bütün bu süreçte bunların HDP gibi partileri, STK ları, basını, yandaşları, gerçek dışı, yalan, barış ve demokrasi talepleri ile bizleri aptal, sersem suçlular ve az gelişmiş,  teşne aydınlarımızı da keriz yerine koyarak yıllar yılı beynimizi yıkamaya, yeltendiler. Bu hazin durum halen sürüp gitmekte, savaş uzamakta ve Mehmetçiklerimiz kırk yıldır kırılıp gitmektedir.

Hâlbuki TEK gerçek şudur ki, Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile PKK arasında askeri bir durum vardır ve çözüm net olarak askeridir. Bundan sapan her şey yanlıştır. Mehmetlerimiz taş yarığından mı çıktı, ayıptır, günahtır yahu.