Güzel ülkemin her anı bir başka değişik her anı bir başka filmin repliği gibi. Mizah yeteneği bu kadar kuvvetli olan bir Millet haliyle bu tür sahnelere gülmeden edemiyor. Beyin gerekli bağlantıyı yapıp bunu bir oyun, bir sahneden ibaret olduğunu kavrayıp gülme refleksi gösterse de ‘oyun mu oynuyoruz burada’,’bizle dalga mı geçiyorsunuz’ gibi bir tepkiyi vermekten aciz ne yazık ki.
Bu ülke bir yolsuzluk soruşturmasına şahit oldu ve o adı geçenlerin balkona çıkarılıp alkışlatılmasına ve de alkışlayanlarına. Bu alkışlayan taifeye bunu söylediğinizde ve yolsuzluğu hatırlatacak birkaç şey söyleyince hemen tam olarak kim oldukları dahi belli olmayan ‘sizinkiler’ benzetmesi ortaya çıkıyor ve ‘sizinkiler daha kötüydü’,’siz olsanız daha beterini yapardınız’ diyor.
Ve Banker Bilo filmindeki şu replik geliyor aklıma. Banker Maho’dan kayınpederi borç para ister ve Maho faizin ne kadar olacağını sorar. Kayınpeder benden de mi fazi alacaksın der ve evet cevabını alınca; ‘ulan damat az namussuz değilsin ha’ der. Maho da nezaketle ‘aman rica ederim sen benden daha namussuzsun’ cevabını verir.
Sonra şu bahsi geçen dev yatırımlar, dev projeler var. Lider ülke Türkiye! Sarayı görenlerin şaşkınlık içinde ‘Bu devlet büyük devletmiş’ deyişleri. İki üç sene ömürlü ‘dev’ yatırımlar, yerli diye yutturulan helikopter ve daha nicesi. Hani insan inansa havaya uçar coşkusundan.
Ve Neşeli Günler filmindeki o meşhur Ziya geliyor aklıma. O meşhur Aslan avı. Ziya arkadaşlarıyla Aslan avına gider ve elinde tüfek ilerlerken birden onu görür. Hii böyle şey olamaz Allah Allah boyu on metre! Sonra o ses Ziyaa! Ve hemen ölçü değişir, on metre değilse de beş metre var. Ve yine o ses Ziyaa! Ziya durur mu neyse aslan kadar aslan deyip devam eder ve çeker çakıyı… Şimdilerde Ziya çok ama ‘Ziyaa’ diyen kalmadı.
Sonra her platformda yiğit geçinenler, tarih verip ‘gideceğim’deyip bir türlü dediği yere gidemeyenler, sert çıkış yapıp havaya atılmak üzere salondan çıkarken ‘benim tepkim’,’moderatör’ gibi şeyler diyenler oldu. Dahası var elbette ‘dar ederiz’,’zindan ederiz’ gibi ‘sert çıkışların’ sahiplerini ‘türbe kaçırırken’, gideceğim dediği yere gidemediği ve bir daha da gelmem dediği yere kendi değil başkasını gönderenleri gördük.
Ve Tosun Paşa filmindeki o giderli sahne geliyor aklıma. O yiğit enişte! Malum Seferoğulları ve Tellioğulları kavgaları. Tellioğullarından Bekir, Seferoğullarından biri ile kavga eder ve dayak yer. Karizma yerlerdedir tabi. Sonraki ilk karşılaşmada olan olur karşı tarafın tahriklerine kapılan kraldan çok kralcı göze girmek isteyen küçük enişte ‘bırakın, bırakın tutmayın beni’ diyerek ileri atılır ama tutulur tabi eşi tarafından. Ve o ses; tutmayın küçük enişteyi salıverin gitsin..
Böyle daha nice sahne canlanıyor kafamızda siyaset sahnesini görünce. Yazmakla bitse keşke de yazsak hepsini. En merak ettiğimiz sahne son sahne olacak tabi. Tahmini son sahne şöyle olur.
Yine Banker Bilo filminden. Kendisine her türlü sahtekarlığı yapan, her türlü dolandırıcılığı yapan, elinden bir de sevdasını alan ‘en yakın arkadaş’ olarak gördüğü Maho’yu gören Bilo yakasına yapışır Maho’nun. O meşhur replik işte; ‘oğlum tamam yaptım, yaptım ama sor bakalım bir kere niçin yaptım.’ Sonra Maho Bilo’yu alır gider ve vicdandan bahseder, vicdan azabı duyup uyku uyuyamadığı söyleyen Maho’ya Bilo; Hass…r la sende vicdan ne gezer der…
Bundan sonra da kandırılmaya devam eder ama umarım bizim filmde burada ‘kestik’diye bir ses gelir.