Türkiye’de insanlar, başkalarının menfaat konuşlanmaları
gereği ürettiği düşünce alglerini
otomatik pilotta algılayıp geviş getirmeyi fikir serdetmek sanıyor. Bazen o
hale geliyor ki bir kedinin kesilen kuyruğu için hassasiyet gösteren bir birey;
ölen, öldürülen yüzlerce-binlerce insanı ve yıkık-perişan uygarlık manzaralarını
kendi gözüne kapayıp perdeleyebiliyor. Bir de herkes herkesi içten içe
hainlikle, dıştan içe ajanlıkla suçluyor. Ağzı, bir toplumun zihnindekilerin
tercümanıdır. ‘Dervişin fikri neyse’
zikirmatiği de odur.
Geçen
hafta Rusya’nın haksız ve zulümkâr
işgaline karşı hakkaniyeti ve mazlumiyeti dermeyan eden cümleler sıralamış,
tarih ve kitabî külliyatı da referans kılmıştık. Yani ânın/günün anlam ve önemi
üzerindeydik; şimdi de gidişatın anlamlandırmasını ve değerlendirmesini yapmaya
çalışalım. Dünden yarına düşülen notlar gibi bugünden de ilerki günlere konum
atalım.
Korona’nın Türkiye’de şube açtığı Mart
2020’de kaleme aldığımız “Koronavirüs Üzerinden Yepyeni Bir Çağ Sürümü”,
“Çip Çağı ve Komünal Kapitalizm”, “Egemenliğin Çin’e Devri”, “Gıda
ve Su İmparatorluğu” gibi yazılarda çağ geçişlerinin insan ölçeklendirmesiyle
ve eşiklerinin de yaratıcı yıkımlar (creative
destructions) marifetiyle olduğunu anlatmaya çalışmıştık. Mottomuz da ‘aklını kullanmaya ve bilmeye cesaret et’
(sapere aude!) idi.
Ekonomik
açıdan ilk 10’da yer almayan 17 milyon kilometrekarelik Rusya Federasyonu sopa yani ordu
gücünde Dünya’da ilk üçte. Putin’le
Çarlık Rusyası standartlarına avdet eden yapının; bir: 21.yy için
demode yöntemleri, iki: sınırsız gibi gözüken kara ve deniz kaynakları
hedeflenmiş görünüyor. Putin’in
şeytanlaştırılması Hitler’le denkliğine değin sürecek gibi.
Üç
çeyrek yüzyıldır devam edegelen II.Dünya Savaşı statükosu küresel şirketler
eliyle/emeğiyle yeniden formatlanmaktadır. BM Güvenlik Konseyi’nin 5 Daimi Üyesini bundan böyle ülke yada devlet olarak değil de şirket yada CEO olarak algılayın hatta
Bill Gates, Elon Musk, Jeff Bezos, Mark Zuckerberg, Larry Page beşlisiyle bir
temel atalım. Ne yazık ki dünya gene
5’ten büyük olmayacak.
Tüm
Avrupa’yı istilâ eden nasyonal sosyalizme karşı kapitalizmin ağababaları
komünizmin padişahıyla işbirliği yapmıştı; hem de Nazi Almanyası ile Sovyet
Rusya arasındaki Saldırmazlık Paktı’na rağmen. Hitler’i önce finanse sonra paspas ettiler. Bu arada 2 milyar 300 milyonluk dünya nüfusunun Avrasya’nın payına düşen nitelikli bir yüzde 3’ü kaybedildi, yıkılmış bir Avrupa
ve Asya ile. Dahası hem bir zırh olarak Yahudi Soykırımı miti geliştirildi hem de Ortadoğu’nun göbeğine İsrail konduruldu. Ve bu düzenek
günümüze dek tıkır tıkır işledi.
Rusya, Ukrayna’yla tuzaklandı. Uluslararası sistem (finans kapital) ABD ile Çin’in
toplam toprak büyüklüğündeki Rus
İmparatorluğu’nu Alman İmparatorluğu gibi dağıtarak sürümünü güncellemek
yahut resetlemek istiyor. 1,5 milyarlık
insan kaynağına sahip Çin’in Rusya
ve eski Sovyet coğrafyasında daha şimdiden 10
milyon insanının var olduğu söyleniyor. 145 milyonluk Rusya Federasyonu nüfusunu egale etmek Çin’in sadece
birkaç düzine yılını alır.
Birleşik Devletler üzerinden dünyayı idare eden dev şirketler gayrı Birleşik Çin üzerinden hegemonya
yürütmek niyetindeler. En kötü ihtimalle Pekin’le
Vaşington eksenli 2 kutuplu bir dünya olur;
liberal kapitalizmle komünal kapitalizm.
Rusya’nın hırpalanması sessiz ve derinden süper
güçlük sırasını bekleyen Çin’in önünü açar. Şanghay İttifakı’nda birlikte olmaları birbirlerini satmayacağı
anlamına gelmez. Hem I. hem de II. Dünya Savaşı’nda sağlam satış örnekleri var.
III. Dünya Savaşı yeni konuşlanma için yaratıcı yıkım mesabesinde
olabilir. Ve hatta Hitler’in değişik silahları kullanma cesaretinden ilham
alırsak Putin’in veya Putin’e karşı
nükleer silahların kullanma olasılığı bile sanıldığı kadar düşük değil.
“Ne Ukrayna’dan ne Rusya’dan vazgeçeriz” diyen Türkiye’nin; bir: kendisini Ukrayna’yla
özdeşleştirmesi, iki: küresel
kamuoyuyla birlikte Rusya’dan vazgeçmesi mukadder gözüküyor. Şimdilik ses
çıkarılmıyor amma velâkin baskılama başladığında bir erken seçimle yeni dizayna
çarçabuk geçeriz. Neticede Türkler
Asya’nın ortasından Karadeniz’le Akdeniz’in ortasına bu uyum yeteneğiyle
yerleşip tutundular. Bir Atatürk
çıkana dek kimimiz Amerikancı/Avrupacı, kimimiz Rus’çu, kimimiz Çin’ci
takılacak; tıpkı devr-i Osmanlı gibi.
Benzine zam üstüne zam yapıldığında
benzinlikte sıraya giren bir milletiz biz, ertesi gün zamlara karşı eyleme geçen değil; uyarız suyun akışına
vesselâm.