Tuzu Kuru Olanlar/ Tuza Muhtaç Olanlar

104

Yazlık mekânımda zamanımın çoğunu genelde önemli gördüğüm
gazeteleri ve köşe yazarlarını okumakla geçiriyorum; Gazetelerde okuduğumuz iç
karartıcı haberler sinir uçlarımızı çoğu kez zorlamakta, ekonomide dehşet
verici çarpıklıklar zihinlerimizi tepetaklak etmekte.

Özellikle ekonomide yaşanan küçülme/ daralma…, Gelir
dağılımında yaşanan adaletsiz uygulamalar…İşsizliğin hat safhada
oluşu…Üniversite mezunu gençler arasından üç kişiden birinin işsiz olduğu; işi
olanlarında iş güvencesi olmadığı …İntiharı tercih edenler…

Kişi başına gelir giderek eriyor; mutfaktaki yangının
büyüdüğünü tuza muhtaç olmaya aday biz emekliler dar gelirliler birlikte
yaşıyoruz…

Anlaşılan bu ülkede milyonlarca insan, sosyo- ekonomik
çarpıklıkların iki kesimden birine yaradığı, diğerini ise kör sandığı bir
sistemin zavallılığı içerisinde yaşıyor… Tuzu kurular… Tuza muhtaç olanlar…

Denildiğine/ yazıldığına göre ülkenin dörtte üçünü yaralayan
tablo budur işte… Kanayan sosyo-ekonomik yaraları daha da kanatan ve artık
kokmaya da başlayan bir zehirli tuz (!) betimlemesi üzerinden düşünün
memleketin halini!!!

 

 Tarımsal ürünlerdeki
tartışmaların başka çarpık örnekleri de var…

Baksanıza; tarımı neredeyse tamamen çökerten iktidar sorumlu
değilse kim sorumlu?

 

Memleketin buğdaydan karpuza, mısırdan patatese kadar
neredeyse her üründe yavaş yavaş dışa bağımlı hale gelmesi sıradan bir
tartışmadır artık…

Çünkü bunlardan çok, akademisyen kökenli milletvekillerinin
“çift maaş” alması tartışılıyor memlekette…

Gazetelerde görüyoruz ki; AKP iktidarı, Diyanet’in Milli
Eğitim’den bile fazla olan bütçesini artırmak için sınırları zorlamış!

Resmi Gazete’de yayınlanan Cumhurbaşkanı kararnamesi ile
Diyanet İşleri Başkanlığı Dini Yayınlar Döner Sermaye İşletmesine tahsis edilen
sermaye miktarı yüz milyona dayanmış

“Tuzu kurular” ile tuza muhtaç insanlar arasındaki
uçurumun ne kadar dehşet verici boyutlara ulaştığını gösteren örnekler
yukarıdakilerden ibaret değil…

Bürokrasideki tarikat- cemaat örgütlenmesiyle Yandaş- Candaş
ikileminde işsiz kalanlar, ezilenler ve hak etmedikleri makamlara liyakatsiz
geçen torpillilerin yarattığı çarpıklık da toplumdaki buhranı arttırıyor…

Konumuz ekonomik çarpıklıklar… İşte bu yüzden yukarıdaki
örnekleri sıralarken, toplumun önemli bir bölümünün sinirlerini zıplatacak
gelişmeler, her mahallede- her köyde- her mecrada gündemin ana maddesi…

 

“Tuzu kuru”larla tuza muhtaç insanlar arasında
uçuruma dönüşen çelişki- fark ve ötekileştirme çabalarının dargelirli insanlara
nasıl yansıdığını görmek için açıklanan yoksulluk sınırı ile ilgili kahredici
rakamlara da dikkat etmek lazım…

Ve bu tablo “tuzu kuru”ları ilgilendirmiyor… Tam
aksine ezilenler ve tuza muhtaç olanların midesine kramp sokan rakamlardır
bunlar;

 

Lafı uzatmaya gerek yok… Fahiş zamlar, intihara sürükleyen
işsizlik, mide bulandıran yolsuzluklar, adam kayırma ve siyasi pervasızlık
sarstı ama hiç kuşkunuz olmasın, ilk seçimde son darbeyi vuracak sıkıntılar da
işte bu “tuzu kuru”larla tuza muhtaç insanlar arasındaki derin uçurum
olacak…

Ne dersiniz? Birinci ağızdan söylenen ve İktidarca
benimsenerek hedeflenen ‘’Dindar ve Kindar Gençlik’’ ‘tuzu kuruları’ yaratmak
amaçlı mı söylenmişti?

Emevi otoritelerinin hayata geçirdiği ‘Bezirgân Diniyle’
uyuşturulmuş halk uyanmaya başlamışken muhalefet bu derin çarpıklığın üzerinden
etkili politikalar geliştirmeli… Muhalefeti oluşturan altılı bu konuda neler
yapacak acaba…