Prof. Dr. İbrahim Kafesoğlu; Türk insanının edepli, sıkılgan ve utangaç olduğunu belirtir. Ayrıca ‘utangaçlığın, ruhî bir zaaf değil, insana; kendini kontrol etme imkânı sağlayan bir psikolojik mekanizma‘ olduğunu açıklar. (1)
Türkler bu hasletlerini, dillerine-yazılarına-mektuplarına da yansıtmışlardır. Yansımanın en güzel örneğini, Merkez Valisi Murat Yıldırım’ın her satırı mısrâ’-i berceste (2) kabilinden incilerle dolu kitabından (3) okuyalım:
Eski zamanlarda Anadolu’nun ücra köşelerinde bir köyde yaşayan fakir bir ailenin tek çocuğu Mehmet büyümüş ve evlilik çağına gelmiş. Babası ‘zamanı geldi ‘ diyerek oğlunu örf ve âdete göre sâde bir düğünle evlendirmiş.
Düğünden kısa bir süre sonra bizim Mehmet askere gider. Aradan birkaç ay geçtikten sonra eşinin hâmile olup olmadığını merak eder. O zamanın anlayışına göre böyle konuları doğrudan sormanın ayıp karşılandığını çok iyi bilmektedir. Alır eline kalemi başlar er mektubunu yazmaya… Mektubunu şöyle bitirir:
Yürü mektubum yürü
Şerri, hayra yor da gel
Bir iken iki olduk
Üç olduk mu? Sor da gel.
Mektubu alan uyanık baba hiç geri kalır mı? O da asker oğluna şiirle cevap vermiş:
Oğlum Memet,
Mektubun güzel mektup
Böyle mektup yine yaz.
Tarlan ürün vermedi
İzinle gelince yeniden kaz!
Diyerek durumu gayet ince biçimde özetlemiş.
Babasının dizelerini okuyan asker Mehmet, soluğu bölük komutanının odasında almış. Durumu anlatıp utana sıkıla mektubu göstermiş. Tecrübeli ve babacan komutan; ‘Peki oğlum Mehmet! Köyüne git tarlanı yeniden kaz ve ek. Sana bir hafta izin verdim‘ demiş. Sevincinden uçan Mehmet izni koparıp memleketine gitmiş. İzni bitince kıtasına dönmüş. Döndükten bir müddet sonra almış eline kalemi ,babasına aynı dizelerle aynı soruyu soran mektubunu yazmış.
Mektubu alan babası;
Oğlum Memet
Mektubun güzel mektup
Fakat böyle mektup yazma
Tarlan buğday- başak oldu
İzinle gelip artık kazma
Diye cevap verince, asker Mehmet bir oğlan babası olacağını anlamış.
*
Bu gün Anadolu’muzda hâlen erkek çocuklar buğdaya, kız çocukları da arpaya benzetilirler. Erkek çocuğa ‘buğday‘, kız çocuğa ise ‘arpa‘ derler.
—————————–
(1)TÜRK MİLLÎ KÜLTÜRÜ: Ötüken Neşriyat. 16. Basım. İstanbul, 1997. Sayfa 347
(2)mısrâ’-i berceste: Bir şiirin en güzel mısraı
(3)Güncel Yorumlarla DERS ALDIĞIM KISSALAR: Kendi yayını. İstanbul, 2010