Türk’ün Terbiyesi, Dil Zevki ve Zekası

77

Prof. Dr. İbrahim Kafesoğlu; Türk insanının edepli, sıkılgan ve utangaç olduğunu belirtir. Ayrıca ‘utangaçlığın, ruhî bir zaaf değil, insana; kendini kontrol etme imkânı sağlayan bir psikolojik mekanizma‘ olduğunu açıklar. (1)

Türkler bu hasletlerini, dillerine-yazılarına-mektuplarına da yansıtmışlardır. Yansımanın en güzel örneğini, Merkez Valisi Murat Yıldırım’ın her satırı mısrâ’-i berceste (2) kabilinden incilerle dolu kitabından (3) okuyalım:

Eski zamanlarda Anadolu’nun ücra köşelerinde bir köyde yaşayan fakir bir ailenin tek çocuğu Mehmet büyümüş ve evlilik çağına gelmiş. Babası ‘zamanı geldi ‘ diyerek oğlunu örf ve âdete göre sâde bir düğünle evlendirmiş.  

Düğünden kısa bir süre sonra bizim Mehmet askere gider. Aradan birkaç ay geçtikten sonra eşinin hâmile olup olmadığını merak eder. O zamanın anlayışına göre böyle konuları doğrudan sormanın ayıp karşılandığını çok iyi bilmektedir. Alır eline kalemi başlar er mektubunu yazmaya… Mektubunu şöyle bitirir:

Yürü mektubum yürü      
Şerri, hayra yor da gel
Bir iken iki olduk
Üç olduk mu? Sor da gel.

Mektubu alan uyanık baba hiç geri kalır mı? O da asker oğluna şiirle cevap vermiş:

Oğlum Memet, 
Mektubun güzel mektup 
Böyle mektup yine yaz.
Tarlan ürün vermedi
İzinle gelince yeniden kaz!

Diyerek durumu gayet ince biçimde özetlemiş.

Babasının dizelerini okuyan asker Mehmet, soluğu bölük komutanının odasında almış. Durumu anlatıp utana sıkıla mektubu göstermiş. Tecrübeli ve babacan komutan; ‘Peki oğlum Mehmet! Köyüne git tarlanı yeniden kaz ve ek. Sana bir hafta izin verdim‘ demiş. Sevincinden uçan Mehmet izni koparıp memleketine gitmiş. İzni bitince kıtasına dönmüş. Döndükten bir müddet sonra almış eline kalemi ,babasına aynı dizelerle aynı soruyu soran mektubunu yazmış.

Mektubu alan babası;

Oğlum Memet   
Mektubun güzel mektup   
Fakat böyle mektup yazma    
Tarlan buğday- başak oldu
İzinle gelip artık kazma

Diye cevap verince, asker Mehmet bir oğlan babası olacağını anlamış.

*

Bu gün Anadolu’muzda hâlen erkek çocuklar buğdaya, kız çocukları da arpaya benzetilirler. Erkek çocuğa ‘buğday‘, kız çocuğa ise ‘arpa‘ derler. 

—————————–

(1)TÜRK MİLLÎ KÜLTÜRÜ: Ötüken Neşriyat. 16. Basım. İstanbul, 1997. Sayfa 347           
(2)mısrâ’-i berceste: Bir şiirin en güzel mısraı
(3)Güncel Yorumlarla DERS ALDIĞIM KISSALAR: Kendi yayını. İstanbul, 2010

Önceki İçerikYalan Söylemek Günah da Rüşvet Almak..?
Sonraki İçerikDemokrasi ve Türkiye
Avatar photo
28 Kasım 1938 tarihinde Bafra’da doğdu. İlk ve ortaokulu doğduğu şehirde bitirdikten sonra Ankara Ticaret Lisesi ve Ankara İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi’nde okudu. İş hayatına Ankara’da muhasebeci olarak başladı. Ankara ve Karabük’te; muhasebeci, mali müşavir ve profesyonel yönetici olarak devam etti. İstanbul’da, demir ticareti ile meşgul oldu. SSCB’nin dağılmasından sonra Türk Cumhuriyetlerinde sanayi yatırımları gerçekleştirmek üzere çok ortaklı şirket kurdu. Şirketin murahhas azası olarak Azerbaycan’da ve Kırım’da tesis kurup çalıştırdı. 2000 yılında işlerini tasfiye etti. İş hayatı ile birlikte yazı hayatı da devam etti. İlk yazısı 1954 yılında Bafra’da yayımlanmakta olan Bafra Haber Gazetesi’nde başmakale olarak yer aldı. Sonraki yıllarda İlhan Egemen Darendelioğlu’nun Toprak Dergisi’nde, Son Havadis ve Tercüman gazetelerinde yazıları yayımlandı. Türk Ocakları Genel Merkezinin yayımladığı Türk Yurdu dergisinde yazdı. İslâm, Kadın ve Aile, Yörünge, Ufuk, Emelimiz Kırım, Papatya, Tarih ve Düşünce, Yeni Düşünce, Yeni Hafta, Sağduyu, Orkun, Kalgay, Bahçesaray, Türk Dünyâsı Târih ve Kültür, Antalya’da yayımlanan Nevzuhur, Kayseri’de yayımlanan Erciyes ve Yeniden Diriliş, Tokat’ta yayımlanan Kümbet, Kahramanmaraş’ta yayımlanan Alkış dergilerinde, Dünyâ ve Kırım’da yayımlanan Kırım Sadâsı gibi gazetelerde de imzasına rastlanmaktadır. Akra FM radyosunda haftanın olayları üzerine yorumları oldu. 1990 – 2000 yılları arasında (haftada bir gün) Zaman Gazetesi’nde köşe yazıları yazdı. Hâlen; Önce Vatan Gazetesi’nde, yazmaktadır. Oğuz Çetinoğlu; Türk Ocağı, Aydınlar Ocağı, ESKADER / Edebiyat, Sanat ve Kültür Araştırmacıları Derneği ve İLESAM / Türkiye İlim ve Edebiyat Eseri Sâhipleri Meslek Birliği Üyesidir. Yayımlanmış Kitapları: 1- Kültür Zenginliklerimiz: (2006) 2- Dört ciltte 4.000 sayfalık Kronolojik Tarih Ansiklopedisi: (2008 ve 2012), 3- Tarih Sözlüğü: (2009), 4- Okyanusa Açılan Kapılar / Tefekkür Mayası Röportajlar: (2009). 5- Altaylardan Hira’ya Türk-İslâm Dostluğu: (2012 ve 2013), 6- Bilenlerin Dilinden Irak Türkleri: (2012), 7- Türkler Nasıl ve Niçin Müslüman Oldu: (2013), 8- Türkmennâme / Irak Türkleri Hakkında Bilmek İstediğiniz Her Şey: (2013). 9- Türklerin Muhteşem Tarihi: (Nisan 2014 ve Nisan 2015) 10- 115 Soruda Türk İslâm-Âlimi Mâtüridî (Röportaj): 2015) 11- Cihad – Gazi – Şehid: Kasım 2015. 12-Yavuz Bülent Bâkiler Kitabı (2016 Mehmet Şâdi Polat ile birlikte) 13-Her Yönüyle Kâzım Karabekir (2017 Mehmet Şadi Polat ile birlikte) 14-Dil ve Edebiyat Dergisi / İlk 100 Sayı Bibliygorafyası (2017 Mehmet Şâdi Polat ile birlikte) 15-Büyük Türk İslâm Âlimi Serahsî (2018), 16-Âyetler ve Hadisler Rehberliğinde Kutadgu Bilig’den Seçmeler (2018), 17-Edib Ahmet Yüknekî ve Atebetü’l-Hakayık (2018), 18- Büyük Türk İslâm Âlimi Mâtürîdî (2019), 19-Kâşgarlı Mahmud ve Dîvânu Lugati’t-Türk (2019). 20-Duâ / Huzura Açılan Kapılar. (2019) 10-Yesevi Yayıncılık, 12-Yakın Plan Yayınları, 13-Boğaziçi Yayınları, 14-Dil ve Edebiyat Dergisi, diğer kitaplar Bilgeoğuz Yayınları tarafından yayımlanmıştır.