Türksüz Türkiye Yüzyılı Vizyonu

108

25 Aralık 1991 tarihinde
Sovyetler Birliği Devlet Başkanı Mihail Gorbaçov’un istifa etmesinin ardından
Sovyetler Birliği’ni teşkil eden cumhuriyetlerin bağımsızlığını kazanmalarıyla
26 Aralık 1991’de Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği resmen dağılmış
bulunuyordu.

                Sovyetler
birliğine bağlı Türk cumhuriyetlerinin birbiri ardına bağımsızlıklarını
kazanması, Türk Milletinin bir ferdi olarak beni çok heyecanlandırmıştı. Nasıl
heyecanlanmayayım ki, gençliğimizin baharından itibaren dış dünyaya
baktığımızda 150 Milyona yakın Türk’ün büyük çoğunluğu Sovyet Rusya’nın ve
Kızıl Çin’in esareti altında yaşamaktaydı.

                Ve
işte Gerek Mustafa Kemal Atatürk’ün gerekse Alpaslan Türkeş’in çeşitli
zamanlarda dile getirdiği: “Sovyetler birliği
er veya geç dağılacaktır, bu dağılmadan sonra bağımsız kalan Türk
Cumhuriyetlerinin yeniden kurulmasına yardımcı olmak için hazırlıklı olmamız
gerekiyor.
”  Sözleri haklılık
kazanarak Türk dünyasında bahar rüzgârları esmeğe başlamıştı.

                Bir
yandan o günlerin Kültür Bakanı Namık Kemal Zeybek, Türk Dünyası ile
koordinasyon bağlantıları kuruyor, Türk Dünyası Vakfı Başkanı merhum Prof. Dr.
Turan Yazgan ilim adamları ve Türklük sevdalıları ile Türk Cumhuriyetlerine seyahatler
düzenliyor, Türkistanlılar Kültür ve Sosyal Yardım Derneği Başkanı Prof. Dr.
Ahad Andican(Şimdi İYİ Parti Milletvekili) Türk Cumhuriyetlerinin Büyükelçilikleri
ve yetkilileriyle sürekli görüşmelerde bulunuyorlardı.

                “12 Eylül Darbesi” Türk
Milliyetçilerinin üzerinden bir silindir gibi geçip ezmeğe çalışmışsa da yukarıda
görüldüğü gibi o yıllarda “Bozkurtların
Dirilişi”
gibi tekrar toparlanmışlar, yaşanan olumlu gelişmeler görüldükçe
herkes 21. Yüzyılın Türk asrı olacağını konuşuyordu. Yani Türk Milliyetçilerinin
Hayalindeki “Kızıl Elma” ya
kavuşmalarına az kalmıştı.

                Fakat
heyhat!…

                Son
20 yıldır Ülkeyi tek başına idare eden AKP iktidara geldiği günden buyana Türk
Milliyetçileri için bu yirmi yılda yaşadıkları bir kâbusa dönüştü.

         
Türk Milliyetçiliğini ayaklarımın altına
alıyorum denildi,

         
AKP sayesinde Türk olmaktan kurtulduk denildi,

         
Tarihte Türk diye bir milletin olmadığından
bahsedildi.

         
Türk Ordusuna kumpas kuruldu.

         
Salon konuşmalarında Türk milleti, kimi zaman 27
etnik parçaya, kimi zaman 36 etnik parçaya bölünüyordu. Bu sözlerle: “Egemenlik kayıtsız şartsız Türk Milletindir!”
sözüne Türk vatanına değişik kimliklerle ortak çıkarılmaya çalışılıyordu.

                Yandaş
medya ve yazarları tarafından bir hafta boyunca bol bol reklamı yapılan Cumhuriyetimizin
99. Yılında hazırlanan Cumhurbaşkanı tarafından okunan çok ince bir
mühendislik harikası! “Türkiye Yüzyılı
konuşmasını dinlerken değişen bir şey yine olmadı.

                Şok
üzerine şok yaşadık!

                6108
kelime ve 24 sayfadan oluşan konuşma metni 1,5 saat sürdü. “Türkiye Yüzyılı” konuşmasının sadece bir
yerinde “Türk” sözcüğü geçiyor o da;
Türk Ordusu” cümlesinin içinde.

                Aslında
Erdoğan gibi düşünmeyenlerin birçoğu gibi ben de, Sayın Cumhurbaşkanı’nı
dinlerken aşağılandığımı ve aptal yerine konulduğumu hissettiğim için çoğu
konuşmalarını dinlemem ama bol reklamı yapılan bu konuşmayı dinlemek zorunda
kaldım.

                Erdoğan
bir asırlık geçmişi “milli iradenin
üstünlüğüne dayanmak yerine vesâyetçilikle
,” bazı yöneticileri “emperyalizmin maşası” olmakla suçlarken
diğer yandan “Gelin, 29 Ekim 2023’e
kadar Türkiye geleceği vizyonunu konuşalım, tartışalım, tekliflerimizi ortaya
koyalım
” diyor. “Gelin, Türkiye
Yüzyılı vizyonunu birlikte inşa edelim, yeni bir milli mutabakat zemini haline
dönüştürelim
”, diyor. “Gelin Türkiye
Yüzyılında demokrasimizi katılımcı demokratik bir Cumhuriyet kimliğiyle taçlandıralım

diyor.

                İyi
güzel de bu çağrının muhatapları kimler? Emperyalistler ve vesayetçilerle
işbirliği yapmış olanlara mı, bu çağrı, kim bunlar?

                Yazımın
sonuna gelmişken şunu söylemek isterim ki; Türkiye’nin geleceğini görmek
istiyorsanız değil 100. Türkiye vizyonu, 200. Vizyonu da yazsanız, Milli
Bayramlarımızın törenlerinden sonra Atasına, Anıtkabir’e oluk oluk akan Türk Gençliğine bakmanız
yetecektir.

Sağlıklı kalınız.