Türkmenler

57

 

Israil, Filistinli Araplara  zulmediyor.

Israil, hasta, kadın, çocuk, yaşlı, sivil dinlemiyor ve Filistin Araplarını katlediyor.

Israil, bugün değil, 1930’lardan beri Araplara zulmediyor.

Israil, 1890’larda resmileşen Siyonizm ideolojisini gerşekleştirmek için kurulduğu 1948 yılından beri acımasız politikasını Araplara uyguluyor.

Hele siyonizmideolojisi sadece Araplara değil, dünyaya zulüm için ortayaatılan biri deolojidir.

Bütünbunları anlayan ve görenin sanlarız.

Anladık ve kabulediyoruz da…

Filistin Arapları için içimizyanıyor, sadece din kardeşi olduğumuz için değil, her şeydenönce insane olduğumuz için içimiz yanıyor ve zulme karşıyız…

Bu konuda hiç bir tereddüt yok.

Ancak,  aynı günler içerisinde Irak’ta Türkmenlerin yaşadığı insanlıkdışı dram, trajedi, zulüm unutulmalımı?

Ancak, aynıgünleriçerisinde Suriye Türkmenleri’nin yaşadığı ve 2007 yılında nüfusu 660 bin olanHalep’teki KÜLLÜK mahallesine atılan varilbombalarının katlettiği Türkmenleri gözardı edip yok mu sayalım?

Ancak, Suriye’de 3-4 milyon arası nüfusu olanTürkmenlerin bugün neredeyse yok olma noktasına gelmesini nereye koyalım?

Telafer’de Işid zulmünden kaçıp peşmergenin kapısına dayanan ve peşmerge ile Türkiye’nin Kabul etmediği Türkmenlerin her gün açlık ve susuzluktan ölmelerini seyretmeye devammı edelim?

Irak’ta Yahudi kökenli Sallum Barzani’nin devamı olanMesutBarzani’nin devlet kurmasını geçekleştirmesi için her türlü destek verilirken, 3-4 milyonluk Türkmen kitlesinin ortada kalmasına, zulüm altında inlemesine nasıl göz yumuluyor?

Irak ve Suriye Türkmenlerinin, Misak-ıMillî sınırları içerisinde iken, Lozan’da zorunlu olarak dışarıda kalmalarının bedelini ödemeleri bu devletin vatandaşları olarak içimizi yakmıyor mu?

Irak ve Suriye Türkmenleri’ne karşı bu devletin yöneticilerinin kendilerini borçlu hisstemeleri gerekmezmi? Devletin kurucusunun buTürkmenlere sahip çıkılması gerektiğini vasiyet etmesi bu borcu hissetmeyi gerektirmez mi?

Filistin konusunda bu kadar bağırıp, çağırıp hiçbirşey yapmamak hem Filistin meselesini geçiştirmek ve hem de Irak, Suriye Türkmenlerinin gündem dışına atılması için biroyun mu? Yani, bir taşla iki kuş mu vuruluyor?

Türkiye’deki SuriyeTürkmenleri’nin kendi aralarında örgütlenmelerini bile farklılaştırmak, milliyetçi ve ümmetçi diye ayrılmalarına göz yumup sadece bir gruba birileri aracılığı ile özel destek vermek ne anlamageliyor?

Bu kadar soruyu sorma nedenim çok açık.

Bakın, Türkiye Cumhuriyeti Devleti, her şart altında sorumluluğu ve gücü olan devlettir.

Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve onun asli unsure olanTürk Milleti, hem Filistin konusunda, hem de Türkmenler konusunda gerekli desteği sağlayacak güce sahiptir.

Bütün mesele; bu devletin ve bu milletin tarihten gelen sorumluluğunu ve gücünü bilen yöneticiler tarafından yönetilip yönetilmemesidir.

Milli Mücadele en ağır şartlarında sürerken ve dışarıdan destek beklenirken o dönemin yöneticileri, Afganistan’a bağımsızlık mücadelesinde destek olmuşlardır.

Ama, sadece kendini düşünen, her türlükirli işlere bulaşmış ve bu nedenle kendini kurtarmaktan başka düşüncesi olmayan yöneticiler elinde her türlü kurum, kuruluş ve devlet ancak kuru gürültü yapar ve alaykonusu olur.

Türkmenlerin “gavim gardaş nerdesen”diye ağıt lar yakması bugün içimizi yakmaktadır.

Türkmenlere içi yanmayan Türk olabilir mi?

Sınırımızda Pkk ve Pyd ikilisi askerlerimizi şehit ederken, bu devlet için canlarını vermeğe hazır olan Irak ve Suriye Türkmenlerinin bu kadar itilmesi hangi akıl, hangi vicdan, hangi inanç, hangi insanlık ve hangi devlet anlayışı ile bağdaşabilir?