Dost ve kardeş Türkmenistan Cumhurbaşkanı Gurbanguli Berdimuhamedov, Türkiye’ye anlamlı ziyareti Türk halkının büyük ilgisiyle karşılaştı. Konuk devlet başkanının ziyareti Türkiye Türk Cumhuriyetleri arasında ki ilişkileri yeniden gündeme getirdi. Türkiye ile dost ve kardeş Türkmenistan Devleti arasında iş birliği ve dostluk ilişkileri başarıyla devam ediyor. Türkmenistan Devlet Başkanı’nın Türkiye ziyareti her bakımdan anlamlı ve çok önemli.
Türkmenistan Orta Asya’nın İsviçre’si. Geçtiğimiz yıl Türkmenistan’a giderek üç gün süreyle Türkmenistan’ın başkenti Aşkabat, tarihi Merv şehri ve diğer bölgeleri gezip Türkmenistan’ı yakından tanımıştım. Türkiye’ye döndüğümde kaleme aldığım yazımda Türkmenistan’ı “Orta Asya’nın İsviçre’si” olarak değerlendirmiştim. Bu konuda ki yazımı www.belgeselyayincilik.com sitesinde makaleler bölümünden okuyabilirsiniz. Ayrıca Türkmenistan ile ilgili Devri Alem belgesel TV programının Türkmenistan belgeseli yine internet sitemiz üzerinden izleyebilirsiniz.
Türkmenistan adeta etrafı ateş çemberiyle kuşatılmış bir ülke. Pakistan ve İran’a çok geniş çaplı sınırı bulunan bir ülke. Etrafında ki bu ülkeler adeta savaş ve huzursuzluk içerisinde. Bu ülkelere rağmen Türkmenistan barış ve huzur adası. Türkmenistan’da ekonomik, siyasi ve kültürel kalkınma alabildiğine hızla ilerliyor. Türkiye-Türkmenistan arasında ki ilişkiler ise her şeye rağmen başarılı bir şekilde sürüyor. Türkmenistan’dan döndükten sonra Türkiye’nin Türkmenistan Büyükelçiliği’ne başvurarak Türkmenistan ile ilgili görüntüler istedim, büyükelçilikten aldığım görüntülerle hazırladığım Türkmenistan belgeseli bir çok TV kanalında önümüzde ki dönemde yayınlanacak. Türkmenistan kültür tarihimizin kilometre taşı, Anadolu Türklerinin vatanı, Selçuklu Devleti’nin başkenti, Harzemşahlar devletinin kurulduğu yer, Osmanlıların geldiği coğrafyadır. En önemlisi Türkmenistan Türklerin ata babası Oğuzhan’ın memleketidir.
Oğuz Türkmen’in Çepni boyundan gelen birisi olarak Türkmenistan ve Türk tarihi beni hep yakından ilgilendirdi. Türkmenistan Devlet Başkanı’nın Türkiye ziyareti vesilesiyle Türkmenistan Devlet Başkanı’nın gezisinin haberini ve Türkmenistan ile ilgili daha önce hazırladığım gezi notlarını bir kez daha bu köşeden sizlerle paylaşıyorum.
Türkmenistan Devlet Başkanı Türkiye’de
Türkmenistan Devlet Başkanı Gurbanguli Berdimuhamedov önceki gün Türkiye’ye geldi.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün resmi davetlisi olarak Türkiye’ye gelen Berdimuhamedov’u, Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Sanayi ve Ticaret Bakanı Zafer Çağlayan ve diğer ilgililer karşıladı. Konuk Devlet Başkanı’nın uçağının inmesinin ardından 143 kişilik Türkmenistan Halk Dansları ekibi gösteri yaptı. Türkmenistan’dan ve Türkmenistan’ın Ankara Büyükelçiliğinden gelenler de Esenboğa Havalimanı Büyük Şeref Salonu’nda ”Kahramanı alkışlıyoruz” diye tempo tuttu.
BİZ İKİ DEVLET BİR MİLLETİZ
Türkmenistan Devlet Başkanı Gurbanguli Berdimuhamedov, bu göreve yeniden seçilmesinin ardından ilk yurtdışı ziyaretini Türkiye’ye gerçekleştirdi. Ziyaret öncesi köşkte özel mülakat veren Türkmen lider, Türk gazeteciler aracılığıyla sıcak mesajlar gönderdi. 12 Şubat’ta yapılan devlet başkanlığı seçiminde oyların yüzde 97,14’ünü alarak koltuğuna ikinci dönem için oturan Berdimuhamedov, ilk yurtdışı ziyaretini Türkiye’ye gerçekleştirirken, ilk röportajını da Türk gazetecilere verdi.
İKİ DEVLET TEK MİLLET
Berdimuhamedov Türkiye ziyareti ve iki ülke arasında ki ilişkilerle ilgili şu açıklamalarda bulundu: ” Ben kardeşim ve meslektaşım olan Sayın Abdullah Gül ile görüşmeyi daimi arzu ederim. Bu görüşme ister Türkmenistan’da yapılsın ister Türkiye’de. Biz ‘iki devlet, bir millet’iz. Halklarımızın ortak kökleri mevcuttur. Bunu sadece tarihi kaynaklar değil, aynı zamanda günümüz ilişkileri de teyit etmektedir. Oğuz Han bizim ortak atamızdır. Kültürümüz ve manevi değerlerimiz ortaktır. Devlet başkanlığına seçilmemin ardından ilk resmi ziyaretimi kardeş Türkiye’ye yapıyorum. Türkmen-Türk ilişkileri iki halkın yüzyıllardan geçmiş tarihi ve kültürel ortaklığına ve gelenek haline gelen kardeşlik ilişkilerimize dayandığını, bir kez daha belirtmek istiyorum. Bunun gibi zengin geleneklerimizi göz bebeği gibi korumak ve onları kuşaktan kuşağa aktarmak kutsal vazifelerimizdir.
Türkmenistan ve Türkiye Cumhurbaşkanları önemli mesajlar verdi.
ORTA ASYA’NIN İSVİÇRE’Sİ TÜRKMENİSTAN’DA ÜÇ GÜN (27-29 Ocak 2011)
Biz tarafsız ülke olarak sadece İsviçre’yi biliyorduk. Aslında 20 yıllık bağımsızlık tarihi olmasına rağmen BM tarafından tarafsızlığı tescil edilen Türkmenistan’ı bilmiyorduk. Türkmenistan’a gitmek için fırsat ararken ajanslık ve basın danışmanlığı hizmetini yaptığımız Sistem Taşımacılık firmasını Türkmenistan’ın Türkmenbaşı şehrinde ki işlerinin katalog basımı ve tanıtım filmini hazırlamak üzere Türkmenistan’a davet aldığımda çok sevindim. Birkaç gün önceden gidip Türkmenistan’ın tarihi ve turistik yerlerini de tanımak istiyordum. Türkiye’den üç saatlik uçak yolculuğu ile 27 Ocak’ta Türkmenistan’ın başkenti Aşkabat’a indiğimde sabah olmuştu. Bir taksi kiralayarak Aşkabat’ı gezmeye başladım. Aşkabat sanki rüyaları süsleyen hayal bir şehir. Bağımsızlığı üzerinden az bir zaman geçmesine rağmen dünyanın en modern ülkelerinden birisi görünümünde. Modern binalar, gökdelenler, geniş yollar, müzeler, anıtlar, iş merkezleri ve Aşkabat’ın genel görünümü beni oldukça etkiledi. Bu ülkeyi bugüne kadar tanımamanın ve bilmemenin eksikliğini yaşadım. Yanı başında Afganistan, İran gibi ülkeler olmasına rağmen Türkmenistan can güvenliğinin tam olduğu, insanların huzur ve barış içerisinde yaşadığı bir ülke görünümündeydi. Ülkeyi idare eden devlet yöneticileri ülkelerini lider ve başarılı ülke yapmak için ellerinden geleni yaptıklarını, polis ve devlet memurunu ülkeyi ziyaret edenlere saygı ve nezaketle davrandığına şahit oldum.
Aşkabat’ta kaldığım süre içinde Türkiye’nin Aşkabat Büyükelçiliği, basın, kültür, eğitim ve diğer müşavirleri ile görüştüm. Türk işadamlarını, Türk eğitim kurumlarını ziyaret edip bu ülkede yaşayan Türklerle tanışma imkanı buldum. Türkmenlerin dil, kültür, gelenek ve görenekleri ile örnek insanlar olduğuna şahit oldum. Türkiye’den bu ülke yeteri kadar tanınmasa da ekonomik gelişmesi, istikrarı ve çalışkan devlet yöneticileri ile dünyanın lider ülkesi olma yolunda hızla ilerlemesi ataları bu topraklardan gelen Oğuz Türklerinin Çepni boyundan birisi olarak beni sevindirdi.
Sistem Taşımacılık firmasının iş yaptığı Türkmenbaşı şehrine gitmeden önce Türkmenistan’ın kültür ve tarihinin izlerinin bulunduğu Mari şehrinin Bayram Ali kazasında ki tarihi Merv şehrinde ki tarihi eserleri görmek için 29 Ocak’ta bir günlüğüne Mari’ye gittim. Tarihi adı Merv olan bu şehir sadece Türkmen tarihi değil Türk tarihi içinde çok önemli. Binlerce yıllık tarihi geçmişin izlerinin bulunduğu Türkmenlere göre yadigarlık denen bu bölgede ki kızlar, yiğitler ve Erk kalelerini gezip, sahabeler, Yusuf Hemedani ve Selçuklu hükümdarı sultan Sencer’in türbesini ziyaret ederek, kültürel olarak bilgi sahibi olmak amacıyla kamera ve fotoğraf çekimleri yaptım. Tarihi Merv şehrinin muhteşem Türk ve Türkmen tarihi için çok anlam ifade ettiğini öğrendim. Keşke Moğol Hükümdarı Cengiz Han bu Merv şehrini yakıp yıkmasaydı. Bu muhteşem Merv şehrinin yakılıp yıkılması ile büyük bir kültür ve medeniyet katliamına neden olunmuş. Tarihi Merv şehrinde ki yadigarlıkları gezerken, Oğuzlardan Selçuklu’ya Türk tarihini yaşadım.
Bizim üç günlük Türkmenistan gezimiz sadece ön gezi ve araştırma türündeydi. Aslında Türkmenistan Türk medeniyet tarihinin kilometre taşı. Daşoğuz bölgesi, Serahs, Dandanakan Savaşı’nın yapıldığı bölgeler Türk tarihinin muhteşem destanının yazıldığı yerler. Üç günde Türkmenistan’ı tanımak ve anlatmak mümkün değil. Bana göre İsviçre’den daha tarafsız olan ve Birleşmiş Milletler tarafından tarafsızlığı tescil edilen Orta Asya’nın en önemli ülkesi Türkmenistan ile ilgili ansiklopedi ve kitaplardan derlediğim araştırma yazısını aşağıda sizlerle paylaşıyorum. Gelin Türkmenistan ile ilgili ansiklopedilerde yer alan yazıları birlikte okuyalım.
TÜRKMENİSTAN TARİHİNDE MERV ŞEHRİ
İpek Yolu güzergâhında, bir vaha üzerinde kurulan Merv, tarihin en bahtsız şehirlerinden biri. Bugün zengin bir geçmişin izlerini taşıyan kalıntılardan ibaret olan bu şehir, bir dönem Büyük Selçuklu İmparatorluğu’na da başkentlik yapmıştı. Tarihçi İbn Haldun, bugünkü Türkmenistan’ın güneyinde bulunan Merv için “Güneyinde dağlar ve doğusunda çöl vardır” der. Şahname yazarı Firdevsi de şehri Efrasiyab’ın kurdurduğunu söyler. Büyük İskender tarafından fethedilen şehir daha sonra Partların eline geçmişti ve antikçağın sonuna kadar Sasaniler tarafından yönetilmişti. Sasanilerin son kralı 651_de burada öldürülmüş, Merv Müslüman Arapların eline geçmişti. Selçuklular devrinde büyük gelişme gösteren şehir Cengiz Han’ın demirden yumruğu altında un ufak oldu. Merv, 1409_da Timurlulardan Şahruh tarafından yeniden kuruldu ama 18. yüzyıl sonunda Buhara emiri, halkı buradan kovdu. Halksız kalan şehir de tarihe karıştı. Merv’de yapılan kazılarda üç ayrı yerleşim tespit edildi ama ortaya henüz çok fazla bir şey çıkarılamadı. Üç yerleşimin en eskisi Gâvurkale’nin kuruluşu, Büyük İskender’in komutanı I. Antiochos’a isnat ediliyor. O devirden sadece sur duvarlarının kalıntıları görülebiliyor. İkinci yerleşim Sultankale, Selçuklu devrinde muhteşem abidelerle donatılmış. Şimdi o abidelerden sadece Sultan Sencer’in türbesi ve sur duvarları ayakta.
* Türkmenistan Orta Asya’da, Hazar Denizi’nin doğusundadır.
Orta Asya ülkelerinden olan Türkmenistan güneyden İran, batıdan Hazar denizi, kuzeyden Kazakistan, kuzeydoğudan Özbekistan, güneydoğudan Afganistan’la çevrilidir. En yüksek yerleri Kugintau Dağı (3319 m.) ve Kopet Dağı (2942 m.)’dır. Hazar Denizi’nin hemen yanı başında yer alan ve tuz yönünden zengin olan Karaboğaz Gölü, Türkmenistan toprakları içinde yer alır. Türkmenistan akarsu yönünden fakirdir. Atrek ırmağının bir bölümü Türkmenistan’ın içinde yer almaktadır. Tecen ve Murgap adlı akarsuları Karakum Çölü içinde kaybolmaktadır. Amu Derya ırmağının çok az bir kısmı Türkmenistan sınırları içinde yer alır. Bunun dışında önemli bir akarsuyu yoktur. Ancak su ihtiyacının karşılanması için 900 km uzunluğundaki Karakum kanalı yapılmıştır. Bu kanal güneydedir. Topraklarının beşte dördünü Karakum çölü kaplamaktadır. Güney kısmında Kopet dağ kütlesi ve yaylalar yer alır. Topraklarının % 3.5 i tarım alanı, % 17 si otlak, kalanı ya kısmen otlak olarak kullanılabilen çöl veya tamamen çöldür. Türkmenistan’a kurak ve sıcak bir iklim hâkimdir. Yaz aylarında sıcaklık bazen 50 dereceye kadar çıkar. Kış aylarında ise bazen -25 dereceye kadar düştüğü olur.
Şehirler, Aşkabat, Daşoğuz, Kaka, Köneürgenç, Mary, Bayramaly,
Tejen,..Türkmenabat, Türkmenbaşı., Gumdag, Hazar ( Çeleken),Seydi, Begdaş
Saragıs,
* Türkmenistan’ın Etnik Yapısı
Yerli halk olan Türkmenler nüfusun %98 ini oluştururlar. Dilleri, Azerice ve
Türkiye Türkçesine çok benzer. %2 si Rus ve diğer etnik unsurlar oluşturuyor. Rusların sayısı 100.000 ‘in altındadır.
* Türkmenistan Tarihi
Türkmenler, altıncı yüzyıldan itibaren Göktürklerin idaresinde toplanan Türk kabilelerinden bir kısmı gibi kendi aralarında birlik kurarak Tula-Selenga ırmakları bölgesinde Dokuz-Oğuz kağanlığını meydana getirdiler. Göktürk Kağanlığı’nın; Kutluğ tarafından 682 de ikinci defa kurulmasından sonra Göktürkler hakimiyetlerini kabul etmeyen Türkmenler üzerine yürüdüler. Tula Irmağı kıyısında yapılan savaşta Türkmenler yenildiler. Fakat, Göktürklerin hakimiyetini kabul etmediler. İlteriş Kağan, Türkmenler üzerine birçok sefer daha düzenledi ve Baz Kağanı öldürdü. Türkmenlerin merkezi Ötüken ve çevresini ele geçirdi. Bu yenilgi karşısında İlteriş Kağan’ın hakimiyetini kabul etmek mecburiyetinde kalan Türkmenler, Göktürklerin Kırgız Seferine katıldılar. Daha sonra Göktürklere isyan eden Türkmenler birçok savaşta mağlup olunca Çin taraflarına göç ettiler. Bir müddet sonra yurtlarına döndüler. Uygurlara yardım ederek Göktürklerin yıkılmasını sağladılar. Türkmenler, Uygur Devleti’nin dayandığı başlıca boylardan biri oldu. Fakat zaman zaman Uygurlar’a karşı da isyan etmekten geri durmadılar. Uygurlar’ın yıkılmasından sonra batıya göç ederek Sir Derya (Seyhun) kıyılarına ve onun kuzeyindeki bozkırlara yerleştiler.
Türkmenler onuncu asırdan itibaren göçebe hayatı yanında yerleşik bir hayat sürmeye de başladılar. Bu asrın başlarında Oğuzlar, Maveraünnehr çevresine yerleşip Yabgu denilen hükümdarların idare ettiği bir devlet kurdular. Türkmenlerin bu sırada başşehirleri Sir Derya kıyısındaki Yeni Kent idi. Yabgu Devleti zamanında Türkmenler Üçok ve Bozok diye ikiye ayrıldılar.
Onuncu asrın sonlarında İslam dinini kabul ederek iyice güçlenen Türkmenler, komşuları Peçenekler ve Hazarlarla savaşarak onları yendiler. İslam dinini kabul eden ve Selçuklu hakimiyetine giren Türkmenler, Oğuz Yabgu Devleti hükümdarının kendilerine kötülük yapacağından çekinerek, İslam diyarı olan Horasan’a göç ettiler. Maveraünnehr’de kalan diğer Türkmen boyları da Kıpçakların hücum ve baskıları neticesinde dağıldılar ve Türkmen Devleti yıkılmış oldu. Yerlerinde kalan Oğuzlar ise Karacuk Dağları bölgesinde, Mankışlak’ta ve Sir Derya Nehri kıyılarında yerleştiler. Daha sonra Karahıtayların ve Karlukların baskısı neticesinde Selçuklulara tabi oldular.
Türkmenlerin birçoğu Selçuklular devrinde yerleşik hayata geçtiler. On birinci yüzyılın ikinci yarısından itibaren akın akın İran, Irak, Anadolu ve Suriye’ye doğru yayıldılar. Gittikleri yerlerde doğruluğun, adaletin, ilmin ve medeniyetin müdafiliğini yaptılar. İnsanlara hizmet etmek, ilmin ve medeniyetin yayılmasını sağlamak için pek çok cami, medrese, kervansaray, hamam ve köprüler yaptırdılar.
Mankışlak ve Sir Derya Nehri kıyılarında kalan Türkmenler o havalinin askeri istila yolları üzerinde olmamasından, on yedinci asrın ortalarına kadar daha rahat ve müstakil bir hayat yaşadılar. Fakat 1639 ve 1700 yıllarında, bilhassa Kazaklara indirdikleri darbeyle Orta Asya’nın Rus istilasına açılmasına sebep olan Moğol asıllı Kalmukların hücumlarına uğradılar. Mankışlak bölgesinde yaşayan o devir Türkmen boylarının en büyüğü ve kuvvetlisi olan Teke Türkmenleri Kopet Dağı bölgesine çekildiler. Orada diğer Türkmen boylarıyla birleşerek kuvvetlendiler. Bu Türkmen boyları Türkmen-Özbek işbirliğinin ayakta tuttuğu Hive Hanlığına vergiyle bağlandılar. İran’da hakimiyeti eline geçiren Afşar Türkmen beylerinden Nadir Şahın Orta Asya hanlıklarını işgal ettiği devrelerde de onun hakimiyetini kabul ettiler.
Başkent Aşkabat’da Milli tarih müzesini gezerek bilgiler aldık.
Nadir Şahtan sonra bir müddet İran ve Hive Hanlığı’nın baskı ve hücumlarına maruz kalan Türkmenler, 1835 ten itibaren Merv bölgesine doğru yayılmaya başladılar. Daha sonra İran ve Hive Hanlıkları tekrar Türkmenlere saldırılara başladılar. Türkmenler 1855 de Hive ordusunu ağır bir mağlubiyete uğratarak, Hive Hanlığı saldırılarından kurtuldular. Ancak, Türkmenistan üzerinde hak iddia eden İran saldırıları onları zor durumda bıraktı. Sulh isteyen Türkmenler karşısında, savaşı kazanacağından emin olan Hasan Mirzan, 30.000 kişilik ordu 33 top ile Türkmen topraklarında ilerlemeye başladı. Bu sırada Türkmenlerin başında bulunan Hurşid Han, diğer Türkmen boylarından yardım istedi ve zaman kazanmak için Karakum Çölüne çekildi. Kuvvetlerini bir araya toplayıp, ikmal yollarını kesen Hurşid Han, İran ordusunu büyük bir mağlubiyete uğrattı. Böylece Türkmenler tam manasıyla istiklallerini kazandılar. Halkının refahı için çalışan Hurşid Han, kurduğu barajlar ve açtırdığı kanallarla Türkmen topraklarını münbit bir hale getirdi.
Ağır mağlubiyetin ardından bir müddet Türkmen topraklarına saldırmayan İran, daha sonraki saldırılarda da başarı elde edemedi. Rusların Orta Asya’ya doğru istilalarını hızlandırdıkları devirde, İranlıların yaptıkları hücumlar Türkmenlere oldukça büyük zarar verdi.
*TÜRKMENİSTAN’DA RUS İŞGALİ
Türkmenlerle Ruslar arasındaki ilk münasebet on dokuzuncu asrın ilk yarısında, Rusların İranlılara karşı kazandıkları başarılar sonunda Hazar Denizindeki Aşura’da bir üs kurmalarından sonra (1846) başlamıştır. Ruslar 1859 da Hazar’ın doğu sahillerinde bir kale kurduktan sonra, Türkmenlere karşı askeri seferler düzenleyerek, pek çok Türkmen yerleşme merkezini tahrip ettiler. Osmanlı-Rus (1877/1878) Harbi üzerine Türkmenler üzerine gönderilen Rus birlikleri Kafkasya’ya çekildi. Osmanlı ordusunun mağlubiyeti, Türkmenler üzerinde çok kötü tesir yaptı. Bazı devlet ileri gelenleri Ruslara teslim olmayı teklif ettiler. Yapılan toplantılar neticesinde Türkmen ileri gelenleri kanlarının son damlasına kadar Ruslarla savaşma kararı aldılar. Ruslar Türkmenistan’ı ele geçirmek için büyük harekat başlattılar. Birçok kaleyi ele geçiren Rus birlikleri Göktepe’de ağır bir mağlubiyete uğradılar. Göktepe’deki bu Türkmen başarısı Rusların o ana kadar Orta-Asya’daki yenilmezlik vasıflarını yıktı.
Ruslar, 1881 de Göktepe’yi ele geçirmek üzere takviye birlik alarak saldırdılar. Uzun süren savaşlar neticesinde Göktepe Rusların eline geçti. Rus kumandanı Skobelev, yayınladığı bir bildiriyle, Türkmenlerden Rus çarının hakimiyetini kabul etmelerini istemişse de bunun cevapsız kalması üzerine, harekata devam ederek Aşkabad’a kadar olan Türkmen topraklarını işgal etti. Ruslar, Aşkabad’dan sonraki ilerlemelerini İngilizlerin baskıları ile durdurdular.
Türkmenistan’daki Rus idaresi ve sömürüsü işgal ettikleri diğer Türk memleketlerinden farklı olmayıp, yalnız daha sıkı bir şekilde denetimleri altında tutmak olmuştur. Toprakların verimli kısımları Türkmenlerin ellerinden alındı. Yirminci asrın başlarında diğer Türk memleketlerinde olduğu gibi Türkmenistan’da da fikri ve siyasi bir uyanış başladı. 1916 da Rus yönetimine karşı başlayan ayaklanmaya Türkmenler etkili bir şekilde katıldılar.
1917 Rus Devrimini takip eden iç savaş neticesinde, savaşı kazanan Bolşevikler, bütün Türk illerindeki kurtuluş hareketlerini önledikten sonra Türkmenistan’daki milli ayaklanmayı da bastırdılar. Aşkabad’ın Temmuz 1919 da, Krosnovodsk’un da Şubat 1920 de düşmesinin ardından bölgede Bolşevikler yönetimi ele geçirdi.
1924 e kadar Türkistan Özerk Sovyet Sosyalist Cumhûriyeti ismiyle anılan Türkistan, 1924 te yapılan idari değişiklikle Sovyetler Birliğini meydana getiren 15 Cumhûriyetten biri haline getirildi.
Sovyetler Birliğinde başlayan reformlar, Türkmenistan’da da köklü değişikliklere sebep oldu. Ülke yeni bir siyasi ve ekonomik döneme girdi. Türkmenistan, 22 Ekim1991 de bağımsızlığını ilan etti. Aynı sene Bağımsız Devletler Topluluğuna katıldı.
*TÜRKMENİSTAN’IN COĞRAFİ KONUMU
Türkmenistan topraklarının beşte dördünü Karakum Çölü kaplar. Güneyinde yer alan Kugitang ve Kopet dağları, Pamir, Altay sıradağlarının kollarıdır. Kopet Dağları İran’la olan tabii sınırı da çizer. Ülkenin kuzey doğusunda Küçük (772 m), Büyük Balkan (1880 m) ve Krasnovods (308 m) yaylaları, bulunur. Kugitang Dağlarının en yüksek noktası 3319 metredir.
Ülke coğrafi yapısından anlaşıldığı gibi akarsu yönünden fakirdir. Belli başlı akarsuları Hazar Denizine dökülen Atrek, Karakum Çölünde kaybolan Tecen ile Murgap ve ülkenin kuzey doğusundan bir bölümü geçen Amu Derya’dır. Sulama gayesiyle Cumhûriyette birçok kanal ve gölet inşa edilmiştir. Karakum Çölü boyunca uzanan ve dünyanın en büyük sulama ve taşımacılık kanalı olan Karakum Kanalının yapımı 1950 li senelerden beri devam etmektedir. Günümüzde(1994) 900 km’si, tamamlanan kanalın önümüzdeki yıllarda bitirilmesi planlanmıştır. Kanalın bitmiş hali 1400 km olacaktır.
Dünyanın en büyük gölü olan Hazar Denizi’nin bir bölümü Türkmenistan sınırları içinde kalır.
*TÜKMENİSTAN’IN İKLİMİ
Türkmenistan’da sert bir kara iklimi hakimdir. Sıcaklık gün ve sene içinde büyük farklılıklar gösterir. Yazın nadir olarak 35°C’nin altına düşen sıcaklık, Karakum Çölünde gölgede 50°C’ye kadar yükselir. Kışın sıcaklık bazı bölgelerde -33°C ye kadar düşer. Türkmenistan çok az yağış alır. İlkbaharda görülen yağışlarda kuzeybatı 80 mm, çöle yakın bölgeler 100-150 mm, güneybatıdaki yaylalar 200-300 mm yağış alır. Mevsim dönemlerinde ülke İran ve Afganistan yönünden esen kum fırtınalarına sahne olur.
* Tabii Kaynaklar
Madenler: Türkmenistan yeraltı zenginlikleri bakımından oldukça zengindir. Çeleken yarımadasına Nebit Dağ, Kum Dağ ve Okarem’de petrol ve doğal gaz yatakları vardır. Ayrıca Karakum’da doğalgaz, Gavrdak’ta kükürt, kurşun, Kara Boğaz Gölünde kalium, madeni tuz çıkarılmaktadır. Bunların yanında İyod, brom yatakları da işletilmektedir.
*Bitki örtüsü ve hayvanlar
Türkmenistan topraklarının vahalar, vadi ve platolar dışında kalan kısmının tabii bitki örtüsü çöl bitkileridir. Kopet Dağları arasında kalan vadilerde badem, incir, ceviz, nehir kıyılarında ise kara kavak, söğüt ve kamış yetiştirilir. Türkmenistan’da en sık rastlanan yabani hayvanlar tilki, yaban kedisi, Karakum ceylanı, dağ koyunu ve keçisi, çita, vaşak ve oklu kirpidir. Sürüler halinde göç eden su kuşları kışın Hazar Denizi’nin doğu kıyılarında konaklar. Hazar Denizinde başta havyarıyla meşhur mersinbalığı olmak üzere çeşitli balık türleri yaşar.
Dünyanın en büyük halısı Türkmenistan’da ki halı müzesinde sergileniyor.
*Nüfus ve Sosyal Hayat
3.714.000 nüfûsa sahip Türkmenistan’da nüfus artışı % 2,7 dir. Nüfûsun % 72 sini Türkmenler, % 9,5 unu Ruslar, % 2,5 unu Kazaklar, % 9 unu Özbekler, % 7 sini diğer milletler meydana getirir.
Türkmenistan’da Aşkabat, Krasnovodski (Kızılsu), Mari (Merv), Taşağuz Cercoz olmak üzere beş eyalet bunlara bağlı olarak 21 mahalle, 14 şehir vardır.
Türkmenistan’da eğitime, nüfûsa oranla çok önem verilmektedir. 1925 te kabul edilen Türkmen Yomut dili edebi dil olarak kullanılmaktadır. Okuma-yazma oranı % 99 dur. Ülkede 9 üniversite ve İlimler Akademisine bağlı 56 enstitü vardır. Eğitim 7-17 yaş arası mecburi ve parasızdır.
Türkmenler sünni olup Hanefi mezhebindendir. Sovyet yönetimi 1928 de Türkmenler arasında İslamiyeti tamamen kaldırtmak gayesiyle din aleyhtarı büyük bir kampanya başlatmışlardır. Bu, Orta Asya’da yürütülen en sert İslam aleyhtarı kampanya idi ve 1941 senesine kadar sürmüştü. İkinci Dünya savaşı sırasında kampanya durdurulmuşsa da 1948 de yeniden başlatıldı ve son yıllara kadar devam ettirildi. Neticede resmi dini makamlar zayıfladı. Fakat gayri resmi İslami hareketler güç kazandı. 1948 den bu yana basılan din aleyhtarı kitapların çoğu tasavvufa yönelikti.
*Siyasi Hayat
Türkmenistan’ın idari yapısı Başkanlık sistemine dayanmaktadır. Cumhurbaşkanlığına bağlı Bakanlar Kurulu bulunmaktadır. Çok partili sistem vardır. Meclis 50 üyeden meydana gelir. Milletvekili seçimleri beş senede bir yapılır.
*Ekonomi
Türkmenistan ekonomisi tarıma dayanır. Tarımda pamukçuluk mühim yer tutar. Ayrıca kavun, karpuz yetiştirilir ve üzüm bağları bulunmaktadır. Mungap, Tecen ve Kopet Dağı eteklerinde pamuk, Çarcuy’da kavun-karpuz yetiştirilmekte olup Aşkabad, Göktepe ve Merv’de üzüm bağları vardır. Bunların dışında bir miktar buğday, arpa, mısır ve tütün de yetiştirilmektedir. Ekonomide hayvancılık önemli yer tutar. En çok Karakul koyunları beslenir. Koyunu büyükbaş hayvan ve tavuk takip eder.
Türkmenistan’da tekstil sanayii önemli ölçüde gelişmiştir. Aşkabad Merv, Çarcuy, Taşağuz ve Saya’da tekstil fabrikaları vardır. Bu fabrikalarda başta pamuk olmak üzere yün ve ipekli kumaşlar dokunur. Gıda sanayiine ait fabrikalar Bayram Ali, Taşağuz, Aşkabad ve Krasnovodsk’ta toplanmıştır. Ayrıca ufak makina inşa ve elektroteknik sanayi bulunmakta olup, bunlarda Aşkabad, Çarcuy ve Krasnovodsk gibi önemli şehirlerde kurulmuştur. Kimya sanayisine ait fabrikalar ise Çeleken, Bekdaş, Çaray’da faaliyet göstermektedir.
Maden yününden zengin olan Türkmenistan’da çıkarılan petrol borularla nakledildiği Krasnovodsk rafinerisinde işlenmektedir. Bayram Ali ve Darvasa’da çıkarılan doğal gaz Buhara ve Urala sevkedilir. Petrolün dışında kükürt, kurşun, kalsiyum madeni, tuz, iyod, krom, cıva gibi madenler çıkarılarak işlenmektedir. Madenlerin tarıma elverişli olmayan bozkır ve çöl gibi bölgelerde bulunması, bu bölgelerin nüfûsunun artmasına sebep olmuştur.
Türkmenistan’da ayrıca halıcılık çok gelişmiştir. Türkmen halıları dünyaca meşhurdur. Türkmenistan ile Türkiye arasında tıp, sağlık, telekomünikasyon, ekonomi, ticari ve turizm alanlarında ön görüşmeler neticesinde çeşitli anlaşmalar yapılmıştır.
*Ulaşım
Ulaşım belli başlı yerleşim noktası arasında yapılmaktadır. Çarlık döneminde yapılmış olan Krasnovodsk-Çarcuy arasındaki Kafkasötesi demiryolu ve Merv-Kuşka, Çarcuy-Kungnk ve Karşı-Termes arasındaki demiryollarının uzunluğu 2120 kilometredir. Ayrıca 8700 km’lik bir şose bağlantısı olup, bunların dışında ulaşım nehirlerde ve bilhassa Türkmen kanalında yapılır.
*Türkmenistan’da devlet yönetimi..
Yönetim Şekli, Başkanlık Sistemi
Devlet Başkanı, Gurbangulu Berdimuhamedov
Başbakan, Türkmenistan’da Başbakanlık makamı bulunmamaktadır.
Başkenti, Aşkabat, Yüzölçümü, 488.100 km, Nüfusu, 6.800.000
Etnik dağılım
Türkmen % 94, Özbek % 2, Rus % 1.8, Kazak % 1, Diğer % 1.2
Türkiye, 16 Aralık 1991 tarihinde Türkmenistan’ın bağımsızlığını tanıyan ilk ülke olmuş ve 29 Şubat 1992 tarihinde iki ülke arasında diplomatik ilişkiler tesis edilmiştir.
*Türkmenistan Türkiye ilişkileri..
Türkmenistan’la ticari, askeri, eğitim ve kültür alanlarında Türkiye ile yoğun bir işbirliği mevcuttur. Bugüne kadar Türkmenistan ile 70’in üzerinde anlaşma ve protokol imzalanmıştır.
İkili ilişkilerimiz son dönemde sıklıkla gerçekleştirilen üst düzey ziyaretlerle yeni bir ivme kazanmış bulunmaktadır.
Türkmenistan Orta Asya coğrafyasında ekonomik ilişkilerimizin en yoğun olduğu ülkelerden biridir. Büyük potansiyele sahip ekonomik ve ticari ilişkilerimizin daha da geliştirilmesi için çaba sarf edilmektedir.
Türkiye-Türkmenistan ekonomik ilişkileri, ülkemizin Türkmenistan’ın dış ticaretinde sahip olduğu önemli pay ve bu ülkede yerleşik müteahhitlik firmalarımızın gerçekleştirdikleri geniş çaplı projeler sayesinde gelişmekte ve çeşitlenmektedir.
Küresel mali krize rağmen 2009 yılında, 2008’e kıyasla artış gösteren ticaret hacmimiz 1.2 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir.
Ülkemiz Türkmenistan’dan pamuk ve tekstil ürünleri ile petrol yağları ithal ederken, Türkmenistan ülkemizden işlenmiş gıda ürünleri, inşaat malzemeleri, makine ve teçhizat ithal etmektedir.
Bağımsızlığın ilk yıllarında Türkmenistan’da faaliyet göstermeye başlayan büyük şirketlerimiz yerlerini zamanla KOBİ’lere bırakmıştır. Mevcut şirketlerimiz küçük ve orta ölçekli olup, tamamına yakını ülkede kurulmuş veya kamu ihaleleri alarak büyümüş şirketlerdir. KOBİ’ler, sayı olarak en fazla işletmenin bulunduğu grup olmakla beraber, ticaret hacminde önemli bir yer tutmamaktadır. Toptan ve perakende satış şeklinde faaliyette bulunan Türk KOBİ’leri daha ziyade, inşaat malzemeleri, mobilya, konfeksiyon / ayakkabı, elektronik ürünler, beyaz eşya ile otomobil ticareti yapmaktadırlar.
Türkmenistan’da 1991 yılından 2009 yılı sonuna kadar 16,6 milyar dolar değerinde, toplam 603 proje gerçekleştiren Türk şirketlerinin Orta Asya’da en çok proje üstlendikleri ülke Türkmenistan’dır.Türkiye ayrıca Türkmenistan’a en fazla yatırım yapan ülke konumunu da muhafaza etmektedir; Türkmenistan’a yönelik doğrudan Türk yatırımlarının miktarı 2009 yılı sonu itibarıyla 1,25 milyar dolara ulaşmıştır.