Türklük ve Üstad Atsız

102

Son zamanlarda artan bir hızla Türk, Türklük ve Türkçülük aleyhine ipe sapa gelmez ifadeler kullanıyorlar. Bu zatlar, ya tarihi hiç okumamış, ya okuduklarını anlamamış, ya da, anlamamazlığa ve bilmemezliğe vuruyorlar.

Sadece 11 Aralık 1975′ de uçmağa varan rahmetli Hüseyin Nihal ATSIZ’ı biraz okumuş, anlamış olsalardı bu ifadeleri hayal bile edemezlerdi. Gerçi, biz o kişileri anlıyoruz. Verilen görevi, verenden daha fazla istekle yerine getirme gayreti içerisindeler. Ama, bunlara kimlerin nasıl cevap verdiğini aşağıda çok açık ve tarihi bir şekilde göreceğiz.

Biz önce, ATSIZ Üstad’dan biraz bahsedelim: Hüseyin Nihal ATSIZ Hoca, hayatının tamamını mücadele ile geçirmiş, çileli, zor, sıkıntılı bir hayata göğüs germe cesaretini göstererek, yiğit, korkusuz ve kendi doğrularından hiçbir dönem taviz vermeden yaşamıştır. Gerektiğinde en yakınları ile bile, doğruları uğrunda mücadele etmekten çekinmemiştir. Çileli ömrünün son döneminde bile hapishanede olma ihtimaline karşılık, kendinin isteği dışında zamanın Cumhurbaşkanı Fahri KORUTÜRK tarafından özel affa uğramıştır. Türk Tarihini ülkemizde en iyi bilen TÜRKÇÜ, TÜRKOLOG’ların başında ATSIZ Hoca gelir demek çok yanlış sayılmaz.

1940-50′ lerde yazdığı Bağımsız Kürt Devleti Propagandası adlı kitap ve makaleleri ile emperyalizmin iç yüzünü o zamandan gösteren ve bu yazıları için ayrıca büyük çileler çeken Üstad, adeta bugünlerin habercisi olmuştur.

Üstadı, Hocayı rahmet, minnet ve şükranla anıyoruz. İyi ki bu dünyadan bir ATSIZ geçti ve iyi ki, o benzersiz şiirleri ve o eşsiz romanları yazdı.

Üstadın 1932’de yazdığı Yolların sonu adlı şiirinden bir dörtlüğü buraya alarak, tarihin hiçbir döneminde değişmeyen ve değişmeyecek olan bir felsefeyi, felsefesini göstermiş olalım.


Yufka yüreklilerle çetin yollar aşılmaz; 
Çünkü bu yol kutludur, gider Tanrı Dağına. 
Halbuki yoldaşını bırakıp dönenlerin 
Değişilir topuda bir sokak kaltağına. 
Bir başka büyüğe, Ziya GÖKALP’e geçelim. Mustafa Kemal ATATÜRK’ün fikir babam dediği, dönemin en büyük sosyolog ve Türkçüsü olan GÖKALP Üstad’a geçelim.

Yazının başında dedim ya, son zamanlarda yaşananlara ben değil, tarih cevap verecek diye. İşte, o cevaplardan birisi:

Zamanın işbirlikçisi Ali Kemal, Ziya GÖKALP’in çalışmalarına ve etkilerine dayanamamış ve onu GÜYA vurmak için Kürt diye sataşmış.

İşte, Ziya GÖKALP, hem o zamanki ve hem de şimdiki işbirlikçilere bakın nasıl cevap vermiş:

Ben Türküm diyorsun, sen Türk değilsin ve İslâmım diyorsun, değilsin İslâm

Ben ne ırkım için senden vesika, ne de dinim için istedim ilâm

Türklüğe çalıştım sırf zevkim için, ummadım bu işten asla mükâfat

Bu yüzden bin türlü felâket çektim, hiçbir an esefle demedim; heyhat!

Hatta ben olsaydım; Kürt, Arap, Çerkez, tek gayem olurdu Türk Milliyeti

Çünkü Türk kuvvetli olursa, mutlak kurtarır her İslâm olan Milleti

Türk olsam, olmasam ben Türk dostuyum, Türk olsan olmasan sen Türk düşmanı!

Çünkü benim gayem Türkü yaşatmak, seninki öldürmek her yaşatanı…

Türklük hem mefkurem(ülküm) hem de kanımdır, sırtımdan alınmaz çünkü kürk değil

Türklük hadimine (hizmet edenine) Türk değil diyen, soyca Türk olsa da piçtir Türk değil

Nasıl bir cevap?

Türk düşmanlığı yapanlara ve Türk’e hakarete yeltenenlere, Türk’ü yok saymaya çalışanlara o tarih baba ne dermiş?

Şimdi cevabın en büyüğünü, dünya ölçeğinde olanını ve bu cevabın sahibini bir görelim, belki de inanamazsınız…

OĞUZOĞULLARI

Gafil hangi üç asır, hangi on asır

Tuna ezelden Türk diyarıdır

Bilinen tarihler söylememiş bunu

Kalkıyor örtüler, örtülen doğacak

Dinleyin sesini doğan tarihin

Aydınlıkta karaltı, karaltıda şafak

Yalan tarihi gömüp doğru tarihe gidin

Asya’nın ortasında Oğuzoğulları

Avrupa’nın Alplerinde Oğuz torunları

Doğudan çıkan biz, batıdan yine biz

Nerde olsa, ne olsa kendimizi biliriz

Hep insanlar kendilerini bilseler

Bilinir o zaman ki hep biziz

Türk, sadece bir ulusun adı değil

Türk, bütün adamların birliğidir

Ey, birbirine diş bileyen yığınlar

Ey, yığın yığın insan gafletleri

Yırtılsın gözlerdeki gafletten perde

Dünya o zaman görecek; HAKİKAT NERDE HAKİKAT NERDE

1932 yılında Mustafa Kemal ATATÜRK’ün yazdığı şiir (İsmail Habip SEVÜK’e dikte ettirmiştir.)

Son zamanlarda artan bir hızla Türk, Türklük ve Türkçülük aleyhine ipe sapa gelmez ifadeler kullanıyorlar. Bu zatlar, ya tarihi hiç okumamış, ya okuduklarını anlamamış, ya da, anlamamazlığa ve bilmemezliğe vuruyorlar.

Sadece 11 Aralık 1975′ de uçmağa varan rahmetli Hüseyin Nihal ATSIZ’ı biraz okumuş, anlamış olsalardı bu ifadeleri hayal bile edemezlerdi. Gerçi, biz o kişileri anlıyoruz. Verilen görevi, verenden daha fazla istekle yerine getirme gayreti içerisindeler. Ama, bunlara kimlerin nasıl cevap verdiğini aşağıda çok açık ve tarihi bir şekilde göreceğiz.

Biz önce, ATSIZ Üstad’dan biraz bahsedelim: Hüseyin Nihal ATSIZ Hoca, hayatının tamamını mücadele ile geçirmiş, çileli, zor, sıkıntılı bir hayata göğüs germe cesaretini göstererek, yiğit, korkusuz ve kendi doğrularından hiçbir dönem taviz vermeden yaşamıştır. Gerektiğinde en yakınları ile bile, doğruları uğrunda mücadele etmekten çekinmemiştir. Çileli ömrünün son döneminde bile hapishanede olma ihtimaline karşılık, kendinin isteği dışında zamanın Cumhurbaşkanı Fahri KORUTÜRK tarafından özel affa uğramıştır. Türk Tarihini ülkemizde en iyi bilen TÜRKÇÜ, TÜRKOLOG’ların başında ATSIZ Hoca gelir demek çok yanlış sayılmaz.

1940-50′ lerde yazdığı Bağımsız Kürt Devleti Propagandası adlı kitap ve makaleleri ile emperyalizmin iç yüzünü o zamandan gösteren ve bu yazıları için ayrıca büyük çileler çeken Üstad, adeta bugünlerin habercisi olmuştur.

Üstadı, Hocayı rahmet, minnet ve şükranla anıyoruz. İyi ki bu dünyadan bir ATSIZ geçti ve iyi ki, o benzersiz şiirleri ve o eşsiz romanları yazdı.

Üstadın 1932’de yazdığı Yolların sonu adlı şiirinden bir dörtlüğü buraya alarak, tarihin hiçbir döneminde değişmeyen ve değişmeyecek olan bir felsefeyi, felsefesini göstermiş olalım.


Yufka yüreklilerle çetin yollar aşılmaz; 
Çünkü bu yol kutludur, gider Tanrı Dağına. 
Halbuki yoldaşını bırakıp dönenlerin 
Değişilir topuda bir sokak kaltağına. 
Bir başka büyüğe, Ziya GÖKALP’e geçelim. Mustafa Kemal ATATÜRK’ün fikir babam dediği, dönemin en büyük sosyolog ve Türkçüsü olan GÖKALP Üstad’a geçelim.

Yazının başında dedim ya, son zamanlarda yaşananlara ben değil, tarih cevap verecek diye. İşte, o cevaplardan birisi:

Zamanın işbirlikçisi Ali Kemal, Ziya GÖKALP’in çalışmalarına ve etkilerine dayanamamış ve onu GÜYA vurmak için Kürt diye sataşmış.

İşte, Ziya GÖKALP, hem o zamanki ve hem de şimdiki işbirlikçilere bakın nasıl cevap vermiş:

Ben Türküm diyorsun, sen Türk değilsin ve İslâmım diyorsun, değilsin İslâm

Ben ne ırkım için senden vesika, ne de dinim için istedim ilâm

Türklüğe çalıştım sırf zevkim için, ummadım bu işten asla mükâfat

Bu yüzden bin türlü felâket çektim, hiçbir an esefle demedim; heyhat!

Hatta ben olsaydım; Kürt, Arap, Çerkez, tek gayem olurdu Türk Milliyeti

Çünkü Türk kuvvetli olursa, mutlak kurtarır her İslâm olan Milleti

Türk olsam, olmasam ben Türk dostuyum, Türk olsan olmasan sen Türk düşmanı!

Çünkü benim gayem Türkü yaşatmak, seninki öldürmek her yaşatanı…

Türklük hem mefkurem(ülküm) hem de kanımdır, sırtımdan alınmaz çünkü kürk değil

Türklük hadimine (hizmet edenine) Türk değil diyen, soyca Türk olsa da piçtir Türk değil

Nasıl bir cevap?

Türk düşmanlığı yapanlara ve Türk’e hakarete yeltenenlere, Türk’ü yok saymaya çalışanlara o tarih baba ne dermiş?

Şimdi cevabın en büyüğünü, dünya ölçeğinde olanını ve bu cevabın sahibini bir görelim, belki de inanamazsınız…

OĞUZOĞULLARI

Gafil hangi üç asır, hangi on asır

Tuna ezelden Türk diyarıdır

Bilinen tarihler söylememiş bunu

Kalkıyor örtüler, örtülen doğacak

Dinleyin sesini doğan tarihin

Aydınlıkta karaltı, karaltıda şafak

Yalan tarihi gömüp doğru tarihe gidin

Asya’nın ortasında Oğuzoğulları

Avrupa’nın Alplerinde Oğuz torunları

Doğudan çıkan biz, batıdan yine biz

Nerde olsa, ne olsa kendimizi biliriz

Hep insanlar kendilerini bilseler

Bilinir o zaman ki hep biziz

Türk, sadece bir ulusun adı değil

Türk, bütün adamların birliğidir

Ey, birbirine diş bileyen yığınlar

Ey, yığın yığın insan gafletleri

Yırtılsın gözlerdeki gafletten perde

Dünya o zaman görecek; HAKİKAT NERDE HAKİKAT NERDE

1932 yılında Mustafa Kemal ATATÜRK’ün yazdığı şiir (İsmail Habip SEVÜK’e dikte ettirmiştir.)