Türkiye’nin Yol Ayrımı

171

İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın katıldığı Türkiye, ABD ve Irak arasında oluşturulan üçlü mekanizmanın 4. Ana Komite Toplantısı tamamlandı. Bu toplantıya İçişleri Bakanı ile birlikte Emniyet, MİT ve Dışişleri Bakanlığı üst düzey yetkilileri de katıldı.

Bu toplantının birinci bölümü Bağdat’ta yapılırken, ikinci bölümünde, mekanizmanın Bağdat’ın aksine üçlü yerine, Irak Kürdistan’ını da toplantıya dahil ederek, dörtlü olmasına dikkat çekmek istiyorum.

Bundan anlaşılacağı üzere iktidarın isim vermekte bonkör davrandığı bu açılımın aslında K.Irak açılımı, daha doğrusu benim adlandırdığım şekli ile “ABD Kürdistanı” açılımı olduğu da bir kez daha teyit edilmiş oldu.

İçişleri Bakanı’nın basına verdiği demeçlere bakılırsa; PKK’nın tasfiyesini teminen Türkiye, Irak ve ABD yeni bir takım somut adımlar atarak, tasfiye sürecini hızlandıracaklar.

Bunun gerçekten böyle olup olmadığını belirtmeden önce, kamuoyunda fazla dillendirilmeyen Bakan Atalay’dan bir gün önceki Dengir Mir Mehmet Fırat’ın Erbil ziyaretini de hatırlatmak istiyorum.

AKP Milletvekili Dengir Mir Mehmet Fırat’ı Erbil’e gönderenin Başbakan Erdoğan’ın olduğunu da söylememe gerek var mı bilmem.

Fırat’ın açıklamalarına göre; Barzani’ye açılım konusunda Erdoğan’ın ciddi olduğu, bugüne kadar açılım konusunda atılan adımlar hakkında bilgi aktarıldığı, bundan sonra da atılacak adımlar konusunda da kendisinden destek istendiği, Barzani’nin de bu taleplere olumlu cevap verdiği, “Son dönemde yaşanan trajik olayların tekrarlanmasını arzu etmiyoruz. Açılım sürecini destekleyeceğiz. Açılım politikası kazanacak” ifadelerini kullandığı bildirildi.

Peki gerçekten PKK tasfiye mi ediliyor?

Daha doğrusu PKK’nın tasfiye edilmesi gerçekten isteniyor mu?

Cevap elbette ki “hayır”

Bütün bu olanların PKK’nın tasfiyesi ile hiçbir ilgisi yoktur.

Dünya siyaseti üstüne kafa yoran düşünce adamlarının da ifadesine göre, bırakın tasfiyeyi, aksine ABD, PKK’yı yeni dönem için yeniden yapılandırmaktadır.

35 yıldır Türkiye’nin başına musallat ettiği PKK kozundan neden vazgeçsin ki ABD?

Burada hedeflenen, PKK’nın tasfiyesi değil, “ayrışma” yı gerçekleştirmek için PKK’nın siyasallaşmasıdır. Zaten bunun için sadece Güneydoğu’da değil İstanbul, Mersin, Adana gibi Kürtçe konuşan vatandaşlar ve Türklerin yan yana yaşadıkları şehirlerde “ayaklanma” ya, “kalkışma” ya teşvik ettiler.

Daha önce hiçbir şekilde mahallelerinde, işyerlerinde karşı karşıya gelmemiş iki toplum, açılımla birlikte birbirlerinden nefret edecek duruma getirilmişlerdir. Araya kan da girmiştir.

Hani tarihi fırsattı bu açılım… Bu fırsatı değerlendiren bir tek kişi vardır, O da “Bebek Katili”, “İmralı Canisi” Öcalan’dır.

Bu açılımı fırsata dönüştüren bir başkası da Öcalan’ı “Mandela” yapmak için plan yapan ABD’dir.

Kaybeden de, bu toprakları vatan bilen, kaygıları da, hevesleri de, hüznü de, sevinci de ortak olan Türk Milleti’dir.

ABD’nin bundan sonraki hedefi olan, Kuzey Irak ile Güneydoğu Anadolu’nun bölgesel entegrasyonu için zemin müsait hale getirilmeye çalışmaktadırlar bu “açılım” ı fırsata çevirenler.

Bu hedefler doğrultusunda Hükümet’e dayatmalar olanca hızıyla devam etmektedir.

Bazı basın organlarında da eski MİT Müsteşarları tarafından dile gitirilen “bölgesel entegrasyon” söylemlerinin yer alması çok hayra alamet değildir.

Türkiye, tarihi yol ayrımına gelmiştir.

Bu yol ayrımında herkes safını belli etmek zorundadır.

Ya kaybolacaksınız, ya da “var” olacaksınız.

Karar sizin…