Telefonum çaldı. Açtım. İsminin İlhan Karabulut olduğunu belirten kişi bir Rus gazeteci heyetine rehber tercümanlık yaptığını belirterek benimle Rus TVC Televizyonu Muhabiri Vera Kuzmina’nın röportaj yapmak istediğini söyledi. Biraz arka plan vermesini rica ettim. Konu son gelişmeler ışığında Türkiye-Rusya İlişkileri olarak anlattı. İstanbul’un kara teslim olduğu gündü. 4 Rus gazeteci Sirkeci’de bir otelde kalıyorlarmış. Şerifali’ye gelmelerinin zor olduğunu hatırlatsam da ısrarla gelebileceklerini belirttiler. Nihayet geldiler. Arabaları yokuşta zorlanınca evimizin yakınında park ederek, biraz yürümüşler. Buluştuk. Yabancı meslektaşlarımızı konuk ettim.
Daha önce de Resmi Haber Ajansı Rusya Sputnik’ten iki hanım gazeteci ve bir kameraman gelmişti. Onlarla da bir söyleşi yapmıştık.
Vera Kuzmina üç dört dil biliyor. Ancak sorularını Rusça sordu. Ben cevap verdim. Kameraman teknik alt yapısını kurdu ve çekimi başlattı. Bu röportaj kaydını Vera Kuzmina daha sonra bana gönderecek. Bakalım neler anlatmışım.
Mustafa Kemal Paşa Lenin’e Mektup Yazıyor
İki kadim devlet Türkiye Rusya ilişkilerinde ilk resmi temas Sultan 2. Beyazıt zamanında(1478) başlamış. Dikkat çeken bir husus Kavalalı İbrahim Paşa’nın ordularıyla Mısır’dan kalkıp Kütahya üzerinden İstanbul’a yürümesi üzerine (1833) Rus Çarı 10 Savaş gemisi, 10 bin asker ile Osmanlı’ya yardım ediyor. Kavalalı İbrahim Paşa’nın Macerası Kütahya Anlaşmasıyla sonlanıyor. Daha sonra Ruslarla yapılan bir Hünkar Anlaşması mevcut. Osmanlılar Rusya’ya bir saldırı karşısında Boğazları kapatacak. Moskova bundan mutlu ve mesrur. Hatta Beykoz’a bunun hatırası olarak bir de anıt dikiliyor.
Bakü Doğu Halkları Kurultayı’nda (1922) Türkiye’nin bağımsızlık savaşına katkı kararı çıkıyor. Biraz da atlayarak geçiyorum sonrasını, geliyorum Mustafa Kemal Atatürk dönemine. Lenin’e mektup yazıyor Mustafa Kemal Paşa. Mektupta emperyalizmle ortak mücadele etmek, mazlum ve mağdur milletleri emperyalizmin vahşetinden kurtarmak için birlikte harekete geçmek, İstiklal Savaşı veren Türkiye’ye silah, cephane, askeri ve tıbbı levazımat sağlanması talep ediliyor. Bir de 5 milyon altın lira borç isteniyor. Bunların tümü gerçekleşiyor.
Mustafa Kemal Liderliğindeki Bağımsız Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti önce Bekir Sami Kondak’ı (1920), hemen ardından Yusuf Kemal Tengirşek’i Rusya’ya gönderiyor. Son olarak da Dışişleri Bakanı Tevfik Rüştü Aras (1937) Moskova’ya gidiyor. O yıllar Sovyet rejiminin etkili olduğu bir zaman dilimi. Mustafa Kemal altın liraları milletvekillerine verirken “Sakın bunu hovardaca harcamayın. Gevşemeyin. Sovyetler biliyorsunuz aynı zamanda rejim ihraç etmeye çalışıyor. Sıcak denizlere inmek istiyor. Cumhuriyetimizin Moskova’dan rejim ithal etmeye ihtiyacı yok. Bunu böyle bilin” diyor. Olayı Celal Bayar hatıralarında daha geniş anlatıyor.
Rusya’ya Sıcak Bakışlar
Ankara’nın politikası batıyla örtüşmek. Öyle de oluyor. NATO’ya giriyoruz. Kore’de çarpışıyoruz. Ankara hep veriyor, aldığı çok fazla değil. Madem öyle Başbakan Menderes Sağlık Bakanı Lütfi Kırdar’ın Moskova’ya göndererek sağlık alanında anlaşmalar yapıyor. Kendisi de 15 Haziran 1960 günü Moskova’ya gidecek. 1950-1960 Türkiye’nin yükselen yılları. Batının dikkatini çekiyor. NATO üyesi ülkeler ile batılı müttefiklerimiz Türkiye’de bir cuntanın darbe yapmasına çanak tutuyorlar. Bir başbakan, iki bakan idam ediliyor. Türkiye irtifa kaybediyor uluslararası arenada. Askerlerimiz artık siyasetin içinde.
Başbakan Süleyman Demirel SSCB ile ilişkileri dengeli götürmek istiyor. Nitekim Seydişehir Alüminyum, İskenderun Demir Çelik Fabrikaları Sovyetlerin katkısı ile gerçekleşiyor.
Turgut Özal döneminde çok sayıda müteşebbis, mesela İşadamı Şarık Tara ENKA ile atılım yapıyor. Rus Lider Boris Yeltsin arkadaşlarına diyor ki “Siz olsanız bu tesisi beş senede ancak tamamlarsınız. Türkler iki yılda anahtar teslimi yaptılar.” Daha da 2000’li yıllara günümüze geliyoruz.
300 bin Rus gelin var Türkiye’de. Antalya ve Alanya’da 40 daire satılmış Rus vatandaşlarına. Son olarak 4.5 milyon Rus turist gelmiş. Rusya’da yaşayan 86 bin Türk vatandaşı oraya yerleşmiş. Bunların çocukları iki kültürlü büyüyor. Türkçe ve Rusça öğrenenlerin sayısı her geçen gün artıyor.
Peki ip nerede kopuyor?
Dönüşüm ve Değişim Nerede?
Batı önce yalandan bahanelerle Irak’ı perişan etti, yeraltı zenginliklerine ortak oldular. Afganistan’ı kendi büyüttükleri militanlarıyla iç savaşa sürüklediler. Arap Baharı diye batının Ortadoğu projesi olarak programladığı gelişmeler istedikleri gibi gelişmedi. Mısır’da Müslüman Kardeşler seçimi kazandı. Darbe ile devirdiler. Kıbrıs savaşında Ankara’ya katkı veren Libya lideri Muammer Kaddafi Arap kıyafeti giymiş Fransız Ajanlarca linç edildi. Libya bölündü. Tunus’ta sağduyulu kanaat önderi Gannuşi ülkesini az zararla çok partili demokrasiye getirdi. Suriye batının planında öncelikliydi. ABD Esad’a kendine göre çekidüzen vermek istedi. Planlar yaptı. DEAŞ(İŞİT) terör örgütü Suriye ve Irak’ın önemli bölgelerini işgal etti. 500 bin şehit verildi, 6 milyon Suriyeli göç etti. ABD başta Türkiye müttefiklerini işin içine soktu. Ankara gelişmeleri geç fark etti ve döndü. Bir savaş uçağımız düşürüldü (22 Kasım 2015) Akdeniz’in uluslararası sularında, iki askerimiz şehit oldu. Şam “Biz düşürdük” dese de Suriye’de böyle bir teknoloji yok. Nasıl ve kimin düşürdüğü ilerde kesinlik kazanacak. Dönüşüm burası belki de.
Rusya, İran ile birlikte Esat yönetimine arka çıktı. Müttefiklerimiz de Suriye’de terörle mücadeleye söz verdiler. Sonra hepsi sözünden çaydı. Öyle ki Kahramanmaraş’a yerleştirilen petroit füzelerini bile Almanya, Hollanda geri çekti. Türkiye’nin güney sınırında PKK, PYD, YPG, İŞİD terör koridoru kurdu. Sızmalarla Türkiye’de katliamlar yaptı. Batılı müttefikler yine sessiz. Terörle mücadele Türkiye yalnız bırakıldı. Rusya’nın Suriye’deki operasyonları dikkat çekti. Bu sırada bir Rus savaş uçağı sınırımızı ihlal ettiği gerekçesiyle düşürüldü. Peki kim ve nasıl düşürdü bu uçağı? Açıklamaların çoğu reel değil, konjonktürel olarak stratejik ve politikti. Çünkü uçaklar Ege ve Kafkasya’da sınır ihlalleri konusunda it dalaşı yapıyorlardı. Hiç bir uçak düşürülmüyordu. Bu defa neden olmadı ve uçak düşürüldü? Rusya ile balayı bitti, gerilim, limonilikten de öte esasa taalluk eden politik vurmalara, yalnızlığa yerini bıraktı.
İlişkilerde Milat
15 Temmuz 2016 başarısız Darbe Girişimi kimin eli kimin cebinde ortaya çıkardı. Bu askeri üniforma giymiş terör eylemini önce Rusya kınadı. Batılı müttefikler epeyi bir süre sustular. Fotoğraf netleşiyordu.
Türkiye içte ve dışta terörizmin tehdidi altında. Terörden Rusya da şikayetçiydi. Bir örneği Kuzey Osetya’da Baslan Kentindeki okul baskını ve öldürülen çocuklar. Başka örnekleri de mevcut.
Krizler liderlerin karizmasını yükseltiyor. Ancak yatırımlar etkileniyor. İşsizlik artıyor, refah azalıyor. Rusya ve Türkiye bu dönemi yaşadılar. Farkı fark ettiler. Yeni bir yakınlaşma başladı üç beş ay sonra, daha bir senesi bile dolmadan. Türkiye’de her zaman en fazla üyeye TBMM Türkiye-Rusya Parlamentolararası Dostluk Grubu sahiptir. İngiliz parlamenter AGİT Başkanı Bruce George Putin’in ilk seçiminde kazansa da şaibeli hale getirmek istiyordu. Bu oyunu AGİT Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Nevzat Yalçıntaş bozdu.
Türkiye-Rusya ilişkilerinde Rum, Ermeni ve Siyonist lobiler toplumu ve medyayı ajite ederek algı operasyonları yapıyor, şartlandırıyorlar. Krizde de öyle oldu. Artık Türkiye ile Rusya arasındaki ekonomik, ticari, kültürel, sınai ilişkiler her geçen gün büyüyor.
Büyükelçi AndreyKarov’un Ankara’da öldürülmesi Türk-Rus ilişkilerini hedef alarak vurmuştur. Liderler de bunu farkındadır. Rusya’nın da olayı tahkik için Ankara’ya heyet göndermesi olumlu bir gelişmedir. Bu tahkikat neticesi çok önemli veriler ortaya çıkaracaktır. Çankaya Belediyesi de Lavrov’un adını söz konusu sanat galerisine vererek alkışlanacak bir jest yapmıştır.
Suriye’de başarılı olamayan ABD Başkanı Obama inisiyatifi Putin’e kaptırmıştır. Trump yönetimi de ilerde Suriye sürecini Türkiye-Rusya’ya bırakabilir. Türkiye, Rusya, İran mutabakatı çök önemli bir gelişme olmuştur. Doğru ve yeni bir süreç böylece başlamıştır. Astana görüşmelerinden de bölge barışı için sorunu çözmede ilerleme sağlanacağını sanıyorum. Türkiye, Rusya ve İran atağıyla ikinci Sykes-Picot sürecini önemli ölçüde etkiledi.
Türkiye batılı dost ve müttefikleriyle ilişkilerini elbette sürdürecektir. Türkiye AB için süreci hızlandırırken, NATO’nun da önemli ve aktif bir üyesidir. Bütün bunlar Rusya ile olan ilişkilerin büyümesine mani değildir. Ülkelerin birbirleriyle ilişkilerinde karşılıklı menfaatleri olması gerekir. Öyle de oluyor.
Kırım Tatarları ve Bayırbucak Türkemenleri
Vera Kuzmina bir soru sordu “Büyükelçiler toplantısında Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu Kırım ve Ukrayna’yı neden hatırlattı, gündeme taşıdı?” Hatırlattı çünkü Türkiye’de Kırım Tatarı binlerce insanın akrabaları bu bölgede yaşıyor. Onları bu insanları merak ediyorlar. Böyle bir sahiplenme insan olarak da siyaseten de olsa makuldür. Normal karşılanmalıdır.”
–Peki Türkiye Rusya’nın Suriye’deki politikasını bu gelişmeler olmasaydı yine sıcak bakabilir miydi?
-Türkiye DEAŞ, PKK, PYD, YPG terör örgütleriyle savaşa her zaman hem sıcak bakmış, hem de katkı vermiştir. Bölgeye barış gelmesi, terörle mücadeleden geçiyor. Suriye bölünmemeli. Müttefikler bu konuda Türkiye’yi yalnız bıraktı. Rusya ise DEAŞ ile mücadelede El Bab’da yardımcı oldu.
-Ama Türk medya öyle görmedi. Halep’in bombalandığını yazdı. Eleştiriler yayınlandı.
-Bayırbucak Türkmenleri konusunda öyle oldu. Haklı bir eleştiriydi. Orası Türkmen bölgesi, çok soydaşımız yaşıyor. Ancak bölgede teröre bulaşanlar Türkiye’de yakalanıp, mahkeme ediliyorlar. Nitekim Rus pilotu öldürdüğünü iddia eden kişinin yargılanması da hala tutuklu olarak devam ediyor.
–Başbakan Davutoğlu Stratejik Derinlik politikasında Yeni Osmanlıcılık diyor. Türkiye yeni model bir Osmancılığa mı dönüyor?
-Türkiye ataları olan Osmanlılarla hep haklı bir gurur duyar. Onlar bizim atadedelerimiz. Onlardan vazgeçemeyiz. Devlet hayatında ders almak için tekrarlar olmaz, yenilikler gelir. Osmanlı dağılınca o küller üzerinde Cumhuriyet ile birlikte yeni bir Türkiye doğdu. Adı da Türkiye Cumhuriyeti!
–2023 değişimi nedir, ne demek isteniyor?
-Cumhuriyetimizin kuruluşunun 100. Yılı. 2023’te Yeni Türkiye batı anlamda tamı tamına bir hukuk devleti, demokrasisi güçlenmiş, insan hakları en önde, çağdaş, evrensel hukuku önemsemiş, toplumu mutlu, bölgeye refah veren, kalkınmada ilk 10 büyük devlet içinde olan bir Türkiye amaçlanıyor 2023 Yeni Türkiye idealinde.
Vize Konusu
Vera Kuzmina’nın Rus TVC Televizyonu için yaptığı röportaj 1.5 saat sürdü.23 Ocak 2017 günü saat 22.30’da Rus TVC Televizyonunda yayınlanacak. Şişli’de Cumhuriyet Gazetesi’nde de randevuları varmış bu karda kışta. Gitmek üzere vedalaştık.
–Dilerim Rusya vizeleri de biran evvel kalkar.
İlhan Karabulut vizelerin yakın bir zamanda gündeme gelebileceğini belirtirken bir de açıklama yaptı “Rus gazetecilere Türkiye hala vize uyguluyor. 50 $ alıyor. Ancak bir iyiliği şu vizenin; televizyon çekimler sırasında polise vizeli pasaport gösterilince bir şey demiyor. Öteki türlü çok sorun çıkarıyorlar.”
VeraKuzmina vizeli pasaportunu çıkararak gösteriyor. İki ülke ilişkileri daha da güçlenince vizeler neden kalkmasın ki? Galiba Moskova’nın hala bazı endişeleri var.
Rus televizyoncuları karın İstanbul sokaklarında neredeyse 80 santimetreyi geçtiği bir günde Cumhuriyet’e uğurlarken onlara hurma ikram ettim.