Türkiye ve Bulgaristan’da Hukuk ve Refah İlişkisi

133

“Hukuk devleti talebi” sadece aydın kesimi ilgilendiren soyut ve felsefi bir konu değildir. Doğrudan ülkenin ve insanların refahını ilgilendirir. Bu yüzden zaman zaman “ne kadar hukuk o kadar refah” mesajlı yazılar yazıyorum.

Bu yazdıklarımın önemini kısa bir gezi yaptığım Bulgaristan’da daha iyi anladım. Bu gezi esnasında çeşitli gözlemler, görüşmeler ve okumalar yaptım. Bulgaristan hakkında öğrendiğim bazı bilgileri özetliyorum:

Bulgaristan Avrupa Birliği üyesi ve AB’nin vizesiz seyahat bölgesi Schengen’e dâhil bir ülke. Fakat “Bulgaristan’da yaygın yolsuzluk önemli bir sosyoekonomik sorun. Bulgaristan AB’de en çok yolsuzluk olan ülkelerin başında gelmekte.

Ülke ayrıca nüfusun 1990’dan bu yana her yıl azalması sorunu nedeniyle demografik bir krizle karşı karşıya. 1988’de yaklaşık 9 milyonu gören ülke nüfusu şu anda 6 milyonun birazcık üzerinde.”

Araştırmalara göre dünyada nüfusu en fazla azalan ülke Bulgaristan. 2050’ye kadar nüfusunun dörtte birini daha kaybedeceği hesaplanıyor. Şu anki trend devam eder ise Bulgaristan’ın nüfusu bu yüzyılın sonunda 3 milyonun altına düşecek.

Şu anda resmen 6 milyonun üzerinde olduğu bildirilen nüfus gerçekte 6 milyonun da hayli altında imiş. Çünkü “bazı siyasi amaçlar yüzünden” ölen kişilerin hepsinin nüfustan kaydı düşülmezmiş.

Bulgaristan, gezilerimde gördüğüm kadarıyla, cennet gibi tabiata sahip bir ülke. Müthiş verimli topraklara sahip, yemyeşil bir ülkenin bu kadar göç vermesi akıl alır gibi değil. Tek izahı kötü yönetim olabilir.

Nüfusun neredeyse üçte birinin kaybı korkunç bir durum. Bunun iki temel sebebi var: İlki doğurganlığın azalması, ikincisi hukuku ve ekonomisi gelişmiş ülkelere yoğun göç.

Bulgarlar Bulgaristan’da yaşamak istemiyorlar.

Göçenler daha çok genç ve işgücü olarak nitelikli nüfus. Mesela çok sayıda doktor göç etmiş. Bu bakımdan aktif nüfus oranı düşüyor. Bulgaristan nüfusunun üçte birden fazlası 60 yaşın üzerinde.  Doğurganlık azalırken ölüm oranları yükselmekte.

****

Sohbet ettiğimiz kişiler “AB üyesi olduğumuz halde hala rüşvet çok yaygın” diye şikayetçiler. Hukuk dışı mafyatik yöntemlerle mala çökmeler, hukukun bu işlere alet edilmesi gibi eylemler yaygınmış.

Türkiye yargısında işçi işveren ilişkisinden kaynaklanan davalarda kanunlar genellikle işçiden yana olduğu için yüzde 90 mertebesinde işçiler davayı kazanır. Bulgaristan’da bu oranlar tam tersineymiş. Genellikle işveren taraf davaları kazanırmış. İşçiler Mahkemelerde haklarını alamayacaklarına inandıkları için işe iade ve işçilik alacaklarına dair dava açma oranı çok düşükmüş.

Rüşvet sebebiyle başka ülkelerden gelip yatırım yapacak Türkler ve diğer yabancı sermaye sahipleri kendilerinden istenen yüksek rüşvetler sebebiyle başka ülkeleri tercih ediyormuş. Romanya bile, hukuku daha iyi olduğu için, Bulgaristan’dan daha çok “yatırım yapılabilir ülke” kabul ediliyormuş.

*********************************

Ne Kadar Hukuk O Kadar Refah

Bulgaristan’ın durumunu gördükten sonra, Türkiye’yi daha iyi değerlendirebilmek için, 19.12.2022 tarihli köşe yazımın bir bölümünü tekrar paylaşıyorum:

MEB’nın 2019’da yaptığı araştırmasına göre, “Türkçede öğrencilerin üçte ikisi orta düzey ve altında. Bu öğrenciler deyimleri, atasözlerini, hiciv ve nüktelerdeki mesajları anlayamıyor. Neden-sonuç ilişkisi kuramıyor.”

Bu yüzden halkımızın çoğu hukuk, adalet, kuvvetler ayrılığı, bağımsız yargı gibi soyut kavramların ekonomi ve siyasetle sebep sonuç ilişkisini kavrayamıyor.

Oysaki “ne kadar hukuk o kadar ekmek” demek.

Hukuk devleti ve hukukun üstünlüğü ilkelerinden uzaklaşılması toplumda, iç ve dış yatırımcılarda güven azalmasına yol açıyor. Yabancı sermaye girişi ve kalıcı yatırımları olumsuz etkiliyor. Bu da ekonomik dengeleri bozuyor. 

Hukuktan uzaklaşıldıkça yolsuzluk, hırsızlık ve usulsüzlük yapanların cesareti artıyor. Sade vatandaşın “adalet” duygusu zarar görüyor.

Yargının siyasallaşması sonucu hiç kimse özgürlüğü ve mal varlığı konularında kendisini güvende hissetmiyor.

Güvensizlik ve öngörülemezlik ekonomide gelişmeyi önlüyor.

Yapılan araştırmalar gösteriyor ki, “bir ülkede hukukun üstünlüğü ilkesi ne kadar yerleşmişse o ülke o kadar refah içindedir.”

Yani Hukukun Üstünlüğü Endeksinde 117. sırada olan Türkiye’nin Küresel Refah Endeksinde 93. sırada olması tesadüf değil.

Hukukun üstünlüğü ilkesi “Her türlü eylem ve işlemin bağımsız ve tarafsız bir yargı denetimine tabi olmasını” gerektirir. Hiçbir kişi veya zümreye suç işleme imtiyazı tanınamaz.

“Hukukun üstünlüğü” kavramı “ülkelerin adalet sağlayabilme yeterliliğinin” bir ölçüsü. 

Hukukun üstünlüğü “devlet gücünün ve kurumların hukuk ile sınırlanması ve bunun üzerinde hiçbir güç olmaması” demek.

Hukukun üstünlüğü ilkesini yaşatan bir devlet olabilmek, hem dünyada saygın bir devlet olmanın ve hem de güçlü bir ekonominin olmazsa olmaz şartıdır.

Bu yüzden hukuksuzluğa tepki vermek ekmek ve refah istemek demektir.

*********************************

Tersine Dönen Dengeler

Bulgaristan AB’nin en fakir ülkelerinden biri. Fakat kişi başı GSYİH 2023 yılında Türkiye’de 13 bin 384 dolar iken Bulgaristan’da 16 bin 87 dolar oldu. (2003 yılında Türkiye’de bu değer 4 bin 685 dolar iken Bulgaristan’da 2 bin 711 dolardı.)

2018 yılı Nisan ayında 1 Bulgar levası= 2,5 TL idi. Şimdi ise 1 leva= 17,8 TL mertebesinde. Yani son 6 yıl içinde TL, Bulgar levası karşısında, 7 kat değer kaybetmiş durumda.

Bu bakımdan yakın illerdeki Bulgarlar akın akın Edirne’ye alışverişe geliyorlar. Gümrük kapısında malzemeleri kontrol edilen bir araçta mutfak/ banyo temizlik malzemelerine kadar her türlü günlük tüketim malzemelerinin alındığını ve Bulgaristan’a götürüldüğünü gördüm. Hemen her şeyi alıyorlar, çünkü bize pahalı gelen her şey onlar için artık çok ucuz.

Bir başka değişen denge de şu: Özal döneminde Bulgaristan’dan Türkiye’ye göçmen gelenlerin bir kısmı Bulgaristan’a dönüyormuş.

Bulgaristan kötü yönetimden yakınıyor. Bulgarlar AB ülkelerine göçüyor. Türkiye’deki Bulgaristan kökenli göçmen Türkler ise Bulgaristan’a dönüyor.

Peki, bu verilere göre, Türkiye nasıl yönetiliyor olabilir?

Önceki İçerikMüslüman  Bakış  Tarzı
Sonraki İçerikÜç Tarz-ı Siyaset…
Avatar photo
Doğum 20.07.1956 BUCAK-BURDUR Eğitim Cumhuriyet İlk Okulu, Bucak Lisesi (Mezuniyet 1973) İstanbul Üniversitesi Kimya Fakültesi - Kimya Yüksek Mühendisliği (Mezuniyet 1978) İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi (Mezuniyet 1995) Çok sayıda şirket içi ve şirket dışı eğitim programlarına iştirak. (ISO 9000, Toplam Kalite Yönetimi, Verimlilik, İş İdaresi, Pazarlama, İstatistiksel Proses Kontrol, Kişisel Gelişim, Kişisel İmaj ve diğer konularda onlarca eğitim programı) 1978-1980 Akyazı/Sakarya Yonca Süt Fabrikası İşletme ve Laboratuar Şefi 1980-1995 Petkim A.Ş. Yarımca Kompleksi (İşletme Mühendisi, İşletme Şefi, Başmühendis.) 1995-2001 Satış Müdür Muavini 2001-2004 Tüpraş Körfez Petrokimya ve Rafinerisi Ticaret Müdür Yrd. 2004 - 01.02.2007 Tüpraş Körfez Petrokimya ve Rafinerisi Ticaret Müdürü. 01.02.2007 - 30.09.2007 Tüpraş Körfez Petrokimya ve Rafinerisi İnsan Kaynakları Müdürü. 01.01.2008 - 30.10.2008 Yantaş Yavuzlar Plastik A.Ş. Genel Müdür Yardımcısı. 8. Beş Yıllık Kalkınma Planı Kauçuk Ürünleri Sanayii Özel İhtisas Komisyonu Başkanlığı yaptı. (2001) 03.03.2010- Serbest Avukat Medeni Hal :Evli ve İki Çocuklu Lisan : İngilizce (İntermedite level) Sosyal Faaliyetler :İstanbul Üniversitesi Korosu, Kubbealtı Musiki Cemiyeti ve halen Tüpraş Türk Sanat Müziği Grubunda korist. 250 mühendis üyesi bulunan Petkim Mühendisler Derneği'nde 4 yıl başkanlık yaptı. Kocaeli Aydınlar Ocağı'nda Başkan Yardımcısı, Yönetim Kurulu Üyesi olarak görev yaptı. Halen Yönetim Kurulu Başkanı. 2001-2002 yıllarında Kocaeli TV' de, "Geniş Açı" adlı siyasi, sosyal, kültürel tartışmaların yapıldığı programın yapımcılığı ve sunuculuğunu yaptı. Halen Kocaeli Gazetesinde haftada bir köşe yazısı yayınlanmaktadır. Bu yazıların tamamı kocaeliaydinlarocagi.org.tr sitesinde yer almaktadır.