Türkiye İttifakı Meselesi Çok Derin

99

Son sözümü baştan söyleyeyim: Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı R. Tayyip Erdoğan’ın “Türkiye İttifakı” söyleminin, yaşadığımız ekonomik krizin dayattığı yeni bir siyasi tavrın ilk işareti olduğu kanaatindeyim.

Yaşadığımız ekonomik krizin temel sebebi dış borç bulmakta çekilen zorluk. Çok yüksek faizle bile borç bulamıyoruz. Zaten bu faiz oranlarıyla borçlanmaya devam edersek duvara toslamamız kaçınılmaz.

Böyle durumlarda borç verenlerin siyasi talepleri olur. Borç verenlerin kumandası ABD’nin elindedir. ABD ise “Büyük Kürdistan” ve “Büyük İsrail”projelerini hayata geçirmek için kararlıdır.

Bu sebeple Suriye’nin kuzeyinde bir “Kürt Koridoru” oluşumuna “evet” dememiz ve Türkiye içinde yeni bir “çözüm süreci”ni başlatmamız gibi siyasi taleplerde bulunmuş olduğunu düşünüyorum.

Bu siyasi taleplere karşı dönemde ciddi direnç gösteren Erdoğan, direnç gösterebilme imkânını kaybetti ise, bu yeni politik tercihe zorlanmış olabilir.

İlk bakışta Erdoğan’ın “ülkemizin bekasını ilgilendiren meselelerde, siyasi görüş ayrılıklarımızı bir tarafa koyarak, 82 milyon hep birlikte Türkiye İttifakı olarak hareket etmeliyiz” sözü tepki çekmemesi gereken bir cümle gibi duruyor.

Lâfzî anlamıyla (yani sözüne bakarak yorumladığımızda) temel meselelerde birlik beraberlik istenmesinden ibaret bir cümle bu.

Fakat cümlenin sadece lafzına değil, ayrıca özüne, ruhuna ve zamanlamasına bakıldığında farklı sonuçlar çıkarılabilir.

Erdoğan’ın ağzından bu sözün sonrasında yaşananlar, bu cümlenin gerçekte derin bir stratejik değişimin işaretlerini verdiğini ortaya koydu.

İlk olarak, Cumhur İttifakının küçük ortağı MHP’nin Genel Başkanı Devlet Bahçeli bu sözün gitmek istediği amacı değerlendirerek Antalya’dan şiddetli bir tepki gösterdi.

Bahçeli, “Türkiye İttifakı’ndan bahsetmek kafamızdaki soru işaretlerini çoğaltmıştır” dedi.

“Bizim inandığımız Cumhur İttifakı’dır. Cumhur İttifakı’na yönelik sabotajlara fırsat verilmemelidir” diyerek ittifaka başka ortak istemediğini açıkça ifade etti.

Böylece, ittifaka başka ortak alınması yönünde zaten var olan şüphelerini artıran “Türkiye İttifakı” söylemine karşı net tavrını koydu.

***************************

ABD’nin Siyasi Talebi

Cumhurbaşkanlığı Sistemi yüzünden AKP Devlet Bahçeli’nin MHP’si ile birlikteliği devam ettirmek zorunda kaldı. Buna rağmen büyükşehir belediyelerinin çoğunu kaybetti.

Devlet Bahçeli HDP’li Ahmet Türk‘ün, “sağlık sebebiyle” affını sağlayarak, Mardin Belediye Başkanı olmasının yolunu açtı. Ancak MHP kitlesi ile HDP kitlesinin birbirine yaklaşması bu kadar kolay değil.

İstanbul Büyükşehir seçiminde, HDP’lilerin, (MHP ile ortak olan) AKP’den daha çok, CHP’ye oy vermesinin AKP için bedeli ağır oldu.

Türkiye’ye borç verenlerin siyasi patronu, ekonomiyi IMF veya Mc Kinsey‘in gözetimi ve denetimine bırakmak gibi bir formülle, para musluklarını açabilir. Karşılığında ekonomik taleplerinin yanında ve hatta öncelikle siyasi taleplerini şart koşabilir.

Bu siyasi taleplerin yerine getirilmesi için HDP ile işbirliği şart olacaktır. Ayrıca AKP için, Büyükşehirlerde (MHP yanında veya yerine) HDP ortaklığı seçim kazanma bakımından kârlı gözükebilir.

Eğer bu ihtimaller gerçekleşmekte ise Erdoğan’ın “Türkiye İttifakı” söylemi,  O’nun bu politikalara yeniden yelken açmasını başlatabilir.

Böylece CHP’yi de içine alan bir “Türkiye İttifakı” söylemi ile ortam yumuşatılır, HDP ile önce gizli başlayan, sonra alenileşecek olan yakınlaşma sağlanabilir.

Bütün bunlar size tuhaf bir “komplo teorisi” gibi geliyor olabilir.

Bütün bunlar keşke olmasa!

Ama son senelerde o kadar çok olmazlar oldu. Birbirinin yüzüne bakamaz dediklerimiz ortak, eski müttefikler düşman oldu ki… “Olmaz!” diye bir çıkarım doğru olmaz.

***************************

AKP + CHP İttifakı Olabilir mi?

Sözcü Gazetesi yazarı Soner Yalçın benden daha iyimser. “Erdoğan’ın ‘Türkiye İttifakı’ arayışının amacının AKP+ CHP ittifakını sağlamak olduğunu” düşünüyor.

“Türkiye’yi ‘düzlüğe çıkarmak için’ Erdoğan’ın altını oyan MHP’ye değil, CHP’ye ihtiyacı olduğunu kavradığını sanıyorum” diyor.

“Devlet Bahçeli’nin bu ittifakın önüne geçmek için ortalığı karıştırıcı stratejik bir dil kullandığını” ifade ediyor.

Ben asıl işbirliğinin yine HDP ile olacağını ancak CHP’nin muhalefet etmeyeceği bir “çözüm” planı ortaya konulacağını düşünüyorum.

Soner Yalçın’la aynı düşündüğümüz konu şu: “Sanırım… Ülke siyasetinde kartlar yeniden karılacak.”

***************************

Kılıçdaroğlu’na Linç Girişimi

“Türkiye İttifakı” tartışılmaya bile başlanamamışken, şehit cenazesine katılan Kemal Kılıçdaroğlu’na linç girişiminin “ülke siyasetinde kartların yeniden karılması” ile bir alakası var mı?

Linç girişimine bir gün boyunca tepki vermeyen Tayyip Erdoğan’ın ve hemen tepki veren Devlet Bahçeli’nin, linç girişimine katılan failleri savunup, şehit cenazesine katılan olayın mağduru Kılıçdaroğlu’nu kusurlu bulması tesadüf olabilir mi?

Erdoğan’ın, HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan’ın konuşma yapmasını beklemeden Meclis Genel Kurulu’ndan çıkıp gitmesi ve “MHP ile ittifakımız pazara kadar değil mezara kadar” sözleri yukarıda bahsettiğim politika değişikliğinin kesinlikle olmayacağı anlamına gelir mi?

“Oslo Sürecinde” bundan daha kesin yalanlamaları duyduğumuzu unutmadık.

“İmralı Görüşmeleri” başlangıçta uzun süre inkâr edildi. Ama bu süreçlerin gelişme ve sonuç bölümü belli.

Şimdi yazdıklarım hiç temenni etmediğimiz ihtimallere hazırlıklı olmaktan ibaret.

Ülke hepimizin. Bu zor şartlarda en az zararla çıkılması hepimizin dileği.

 

 

Önceki İçerikErmeni Meselesini Dünya Kamuoyuna Anlatırken Yapılması Gerekenler
Sonraki İçerikGereği Düşünülmüş Kader
Avatar photo
Doğum 20.07.1956 BUCAK-BURDUR Eğitim Cumhuriyet İlk Okulu, Bucak Lisesi (Mezuniyet 1973) İstanbul Üniversitesi Kimya Fakültesi - Kimya Yüksek Mühendisliği (Mezuniyet 1978) İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi (Mezuniyet 1995) Çok sayıda şirket içi ve şirket dışı eğitim programlarına iştirak. (ISO 9000, Toplam Kalite Yönetimi, Verimlilik, İş İdaresi, Pazarlama, İstatistiksel Proses Kontrol, Kişisel Gelişim, Kişisel İmaj ve diğer konularda onlarca eğitim programı) 1978-1980 Akyazı/Sakarya Yonca Süt Fabrikası İşletme ve Laboratuar Şefi 1980-1995 Petkim A.Ş. Yarımca Kompleksi (İşletme Mühendisi, İşletme Şefi, Başmühendis.) 1995-2001 Satış Müdür Muavini 2001-2004 Tüpraş Körfez Petrokimya ve Rafinerisi Ticaret Müdür Yrd. 2004 - 01.02.2007 Tüpraş Körfez Petrokimya ve Rafinerisi Ticaret Müdürü. 01.02.2007 - 30.09.2007 Tüpraş Körfez Petrokimya ve Rafinerisi İnsan Kaynakları Müdürü. 01.01.2008 - 30.10.2008 Yantaş Yavuzlar Plastik A.Ş. Genel Müdür Yardımcısı. 8. Beş Yıllık Kalkınma Planı Kauçuk Ürünleri Sanayii Özel İhtisas Komisyonu Başkanlığı yaptı. (2001) 03.03.2010- Serbest Avukat Medeni Hal :Evli ve İki Çocuklu Lisan : İngilizce (İntermedite level) Sosyal Faaliyetler :İstanbul Üniversitesi Korosu, Kubbealtı Musiki Cemiyeti ve halen Tüpraş Türk Sanat Müziği Grubunda korist. 250 mühendis üyesi bulunan Petkim Mühendisler Derneği'nde 4 yıl başkanlık yaptı. Kocaeli Aydınlar Ocağı'nda Başkan Yardımcısı, Yönetim Kurulu Üyesi olarak görev yaptı. Halen Yönetim Kurulu Başkanı. 2001-2002 yıllarında Kocaeli TV' de, "Geniş Açı" adlı siyasi, sosyal, kültürel tartışmaların yapıldığı programın yapımcılığı ve sunuculuğunu yaptı. Halen Kocaeli Gazetesinde haftada bir köşe yazısı yayınlanmaktadır. Bu yazıların tamamı kocaeliaydinlarocagi.org.tr sitesinde yer almaktadır.