‘Türkçe’nin Feryadı: Vay Başıma Gelenler…’ Yavuz Bülent Bâkiler, Devrimbazların Türk Diline İhânetlerini Anlatıyor.

262

Oğuz Çetinoğlu: Dilimiz Türkçe konusundaki hassasiyetiniz biliniyor. Hoyrat eller, çarpık zihniyetler zaman zaman sizi çileden çıkaran müdâhalelerde bulunuyorlar. Bunlardan birini vaktiyle ‘Kahrolmak ister misiniz başlıklı makalenizle kamuoyuna duyurmuştunuz. O hâdiseyi anlatır mısınız?

Yavuz Bülent Bâkiler: Dönemin Millî Eğitim Bakanı’nın tâlimatı ile Bakanlığa bağlı Tâlim ve Terbiye Kurulu bütün okullara bir emirnâme gönderdi. Emirnâmede; ‘Asır, bahtiyar, câhil, devir, esir, fakir, felâket, fert, fiil, hakîkat, hâtıra, hatip, hayat, haysiyet, hukuk, hür, hürriyet, kelimeleri bundan böyle öğrencilerimize asla öğretilmeyecek’ deniliyordu. Bu kelimeleri kâfi bulmayıp; ıstırap, ilim, isim, istiklâl, kaabiliyet, kanun, mâdenî, mânâ, medeniyet, mekân, memleket, meşhur, mısra, millet, millî, milliyetçi, nesil, nutuk, örf, sun’i, şahıs, şive, tabiat, tâmir, tecrübe, tenkid, teşkilât, vasıta, vatan kelimelerinin kullanılmasını da yasaklamıştı.

Çetinoğlu: Dilimizden atılan bu kelimelerin yerine, kullanılmasını emrettiği kelimeler nelerdi?

Bâkiler: Sırasıyla söyleyeyim: yüzyıl, kutlu, bilgisiz, çağ veya dönem, tutsak, yoksul, yıkım, birey, eylem veya edim, gerçek, anı, konuşmacı, yaşam, saygınlık, yasa, özgür, özgürlük.

Çetinoğlu: Bunların bir kısmı dilimizden attıkları kelimenin sâhip olduğu mânâ zenginliğine sâhip değil. Bir kısmı da Türk dil bilgisi kaidelerine aykırı… İkinci grup kelimelere uydurdukları karşılıkları da lütfeder misiniz?

Bâkiler: Haklısınız. İkinci grup kelimelere buldukları karşılıkları söyledikten sonra meselenin teknik yönü hakkında söyleyeceklerim var.

Çetinoğlu. Buyurunuz…

Bâkiler: Istırap yerine: acı veya sızı, ilim yerine bilim, isim yerine ad, istiklâl yerine bağımsızlık, kabiliyet yerine yetenek, kanun yerine yasa…

 Çetinoğlu: Hukuk yerine de yasa demişlerdi. Hukuk ve kanun aynı şeyler değil ki… Bir de müzik âleti olan kanun var o da mı yasa? Müzik âleti kullananlara ‘yasacı’ mı denilecek?

Bâkiler: Daha başka ve çok komiklikler var. Onlar komik kelimesini de çöpe atıyor. ‘Gülünç’ diyorlar ki o da Türk dil bilgisi kaidelerine, onların deyişiyle ‘kurallarına’ aykırı. Bu hususta ansiklopedi ölçeğinde kitap yazılır…

Çetinoğlu. O halde listemizdeki isimlere dönelim. Mâdenî kelimesinde kalmıştık…

Bâkiler: Mâdeni yerine mâdensel, mânâ yerine anlam, medeniyet yerine uygarlık, mekân yerine yer, memleket yerine yurt veya ülke, meşhur yerine ünlü veya tanınmış, mısra yerine dize, millet yerine ulus, milliyetçi yerine ulusalcı, nutuk yerine söylev, sun’i yerine yapay, şahıs yerine birey, şîve yerine söyleyiş, tabiat yerine doğa, tâmir yerine onarım, tecrübe yerine deneyim, tenkit yerine eleştiri, teşkilât yerine örgüt, vasıta yerine araç, vatan yerine yurt…

Çetinoğlu: Teşekkür ederim. Peki… bu değişikliklere neden ihtiyaç… onların deyimiyle ‘gereksinim’ hissedildi?

Bâkiler: Akıllarına göre Türkçeyi, yabancı addettikleri Farsça ve Arapça kelimelerden kurtaracaklar… mış…

Çetinoğlu: Fransızca ve İngilizce kelimelerden de kurtaracaklar mı?

Bâkiler: Hayır…

Çetinoğlu: Peki ama niçin?

Bâkiler: Onlara göre Farsça ve Arapça kaka, İngilizce ve Fransızca cici…

Çetinoğlu: Bu işlere ne isim veriyorlar?

Bâkiler: Onlar bu işlere dil devrimi diyorlar. Harf devrimi yapıldı, ‘şimdi sırada dil devrimi var’ diyorlar…

Çetinoğlu: Devrim dedikleri, ınkılâp kelimesinin yerine kullandıkları bir uydurma. İnkılap ile devrim arasındaki farkı da bilmiyor olmalılar. Ahmet Kabaklı Hoca, dört mevzuda devrim olmaz diyor: ‘Dinde, dilde, ahlâkta ve mûsıkîde…

Türkiye’den başka ’ Dil devrimi yapan devlet var mı?

Bâkiler: Yok. Rusya’da ve Çin’de bile dil devrimi olmadı.

Türkiye vuruluyor! Bu yurt, insanı ve kültürüyle arkadan hançerleniyor. Yakında ‘Bayrak’ demek de suç sayılabilir.

Faciaya bakınız… ‘Vatan’ diyemeyenler nasıl vatansever olur? ‘Millet’ diyemeyenlerden millet nasıl oluşur?… ‘Medenî’ denilmesi yasaklanmış gepegenç kitlelerin barışçı, üleşmeci, efendi olabilmesi mümkün mü? Türkiye vuruluyor. Kaşla göz arasında, kurtuluşu zor tuzaklara iteleniyoruz.

Çetinoğlu: Bu böyle devam etmez. Geldikleri gibi giderler. Efendim, Teşekkür ederim.

YAVUZ BÜLENT BÂKİLER

23 Nisan 1936 tarihinde Sivas’ta doğdu. İlk ve orta öğrenimini Sivas, Gaziantep ve Malatya’da tamamladı. 1960’ta Ankara Ünivearsitesi Hukuk Fakültesi’nden mezun oldu.

Dört yıl Ankara Radyosu’nda çalıştı. 1969-1975 yılları arasında Sivas’ta avukatlık mesleğini icra etti. Bir süre Başbakanlık Toprak-Tarım Reformu Müsteşarlığı’nda Hukuk Müşâviri olarak hizmet verdi.

1976-1979 yılları arasında Ankara Televizyonu’nda görev aldı. Çeşitli kültür programları hazırladı ve sundu. TRT’den Kültür Bakanlığı’na Müsteşar Yardımcısı olarak tâyin oldu.

12 Eylül 1980 darbesinden bir süre sonra Kültür Bakanlığı Müşavirliği’ne alındı. Daha sonra da Başbakanlık Müşavirliği’ne tâyin edildi. Oradan kendi arzusuyla emekliye ayrıldı.

Çeşitli gazetelerde ve dergilerde fıkralar-makaleler yazdı. Bir süre Samanyolu Televizyon Kanalında Türk Cumhuriyetlerini anlatan ‘Bizim Türkümüz’ programını hazırladı. Aynı kanalda ‘Sözün Doğrusu’ isimli kültür programını ekranlara getirdi.

1989 yılında TRT 1 Televizyon Kanalı’na, 16 bölümden oluşan ‘Avrupa’da Türk İzleri’ isimli programın senaryosunu hazırladı. Bu eseri ile Türkiye Millî Kültür Vakfı’nın ‘1989 yılı Radyo ve Televizyonda Millî Kültürümüze Hizmet Eden Programlara Teşvik Armağanı’na layık görüldü.

Kendisine takdim edilen diğer armağanlar:

*Türk dilini şiir dünyasına taşıyıp taçlandıran çalışmalarından dolayı Atatürk Kültür merkezi’nin Şeref Üyeliği.(1999) *Türkiye Azerbaycan kültür münâsebetlerini geliştirmesi ve Azerbaycan’a yürekten bağlılığı sebebiyle Azerbaycan Ziyalılar Cemiyeti Şeref Üyeliği. (1999)

 *Azerbaycan Halk Cephesi’ tarafından Elçibey adına Türklüğe Hizmet Armağanı. (2002)

*Dünya Türklüğüne Hizmet Ödülleri: 

*Kazakistan Ahmet Yesevi Üniversitesi.

*Türkiye Cumhuriyeti TİKA Başkanlığı. 

*Türk Dünyası Yazarlar ve Sanatkârlar Vakfı.

*Türk 2000’ler Vakfı.

*Azerbaycan Dünya Genç Türk Yazarları.

*Dil Gazetesi.

Edebiyat Doktor Unvanları:

*Azerbaycan Asya Üniversitesi.

*Azerbaycan Gence Üniversitesi.

Türk Diline Hizmet Ödülü: 

*Karaman Valiliği.

*Kombassan Holding

*Selçuk Üniversitesi İletişim Fakültesi. 

*Türkiye Yazarlar Birliği. 

*Fırat Havzası Gazeteciler Cemiyeti.

Türk Kültürüne Hizmet Ödülleri:

*Türkiye Millî Kültür Vakfı.

*Kayseri Aydınlar Ocağı.

*Türk Ocakları Genel Merkezi.

*Academi Of Art And Culture Word.

*Boğaziçi Dergisi.

*Radyo Televizyon Gazetecileri Derneği.

 Fahri Hemşehrilik Ödülleri: 

  *Malatya Belediye Başkanlığı. 

  *Gaziantep Belediye Başkanlığı.

Diğer Ödüller:

 *Yılın Edebiyatçısı Ödülü: Sivaslılar Eğitim Kültür ve Yardım Vakfı.

*Gaspıralı İsmail Bey Ödülü: Milletlerarası 4. Türk Olimpiyatı. 

İKTİBAS:

YAVUZ BÜLENT BÂKİLER DİYOR Kİ…

Dünyanın en büyük devletlerinden birini biz kurduk. Devlet-i Âliye 624 yıl hükümran oldu. Bu sürenin 322 yılını, Dünyada lider devlet olarak yaşadık. Yâni, bugünün Amerika’sı ne ise, dünün Osmanlı’sı da o idi.

Osmanlı’nın yıkılışını çeşitli sebeplere bağlayanlar var. Bâzı kimseler: Yeniçeri teşkilatının bozulmasını, adâletin yozlaşmasını, ticâret yollarının elimizden çıkmasını, medreselerimizden, (yâni dünün üniversitelerinden) müspet ilimlerin kaldırılmasını, İslâmiyet’in sâdece bir itikat ve ibâdet dini hâline getirilmesini, bu arada Batı dünyâsının noksansız bir Haçlı taassubuyla hareket ederek, bizi Anadolu topraklarından söküp atmak için, yüzden fazla bölme-parçalama plânlan hazırlamasını… gerekçe olarak göstermektedirler.

Nâmık Kemal’in teşhisiyse çok daha farklı. Ona göre: “Osmanlı’nın gerileme sebeplerinin başında, medreselerimizde zengin ve anlaşılır bir Türkçe ile eğitim yapmamamız geliyor.”

İnsan, kelimelerle düşünüp konuşuyor. Zengin bir kelime hazinesine sâhip olmayan nesiller, ilimde, fikirde, sanatta, felsefede, edebiyatta nasıl başarılı olabilirler?

Meselâ, elinde bin tuğlası olan bir adamla, kırk bin tuğlası olan bir kimse, aynı ölçülerle ev yapabilirler mi?

Batı dünyâsı neden önde, biz neden gerideyiz?

Evvel emirde, batıyla dil ve eğitim ufkumuz çok farklı. İngiltere’de ve Almanya’da ilk eğitim seferberliğinden geçen çocukların kitaplarında 71 .OOD kelime var. Bizim ülkemizde ise, ilk eğitim için yazılan kitaplarda, 6.00o-7.000 kelime bulunuyor. Çocuklarımız da bu sayının %10 ile düşünüp, konuşuyorlar. Bu, büyük bir fâcianın işâreti. Bin kelimeyle düşünüp konuşan nesiller elbette Avrupa seviyesinde eser veremezler.

H. de Balzac diyor ki: “Millet, edebiyatı olan topluluktur.”

Bu, çok doğru bir tesbit. Çünkü edebiyatın temel malzemesi dildir. Dilsiz medeniyet, din ve kültür olur mu?

Türkiye çok ciddî bir dil mes’elesiyle karşı karşıya. Türkçemizde tasfiye hareketine girişenler, hem nesiller arasında uçurumlar açmakta, hem de kütüphanelerimizi okunamaz, anlaşılamaz hâle getirmektedirler. Ülkemizde, devlet imkânlarıyla üzerinde oyunlar oynanan, bozulan, kısırlaştırılan tek dil Türkçe’dir.

Gaspralı İsmail Bey’in yıllar önce bütün Türk Dünyası için ortaya attığı: “Dilde, fikirde, işde birlik” fikri, bugün maalesef dikkate alınmamaktadır, Türk Dünyası ile ortak kelimelerimiz dilimizden özellikle tasfiye edilmektedir. Bu çok yanlış bir yoldur. Çünkü Türkiye’nin kalkınması, çağdaş medeniyet seviyesine ulaşması, Batı ile dirsek temasımızı bozmadan, yeni Türk Cumhuriyetleriyle siyasî, İktisâdî münâsebetler kurmamıza ve kültür alışverişi içinde bulunmamıza bağlı.

(Yavuz Bülent Bâkiler: Sözün Doğrusu 1. Cilt Türk Edebiyatı Vakfı Yayını, İstanbul 2003 (Arka kapak yazısı)

Önceki İçerik100. Yıla Ramak Kala Nasıl Bir Cumhuriyet? Diye Üç Yıl Önce Sormuşuz… İşte Geldi 100.Yıl
Sonraki İçerikNiçin 29. Ekim. 1923?
Avatar photo
28 Kasım 1938 tarihinde Bafra’da doğdu. İlk ve ortaokulu doğduğu şehirde bitirdikten sonra Ankara Ticaret Lisesi ve Ankara İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi’nde okudu. İş hayatına Ankara’da muhasebeci olarak başladı. Ankara ve Karabük’te; muhasebeci, mali müşavir ve profesyonel yönetici olarak devam etti. İstanbul’da, demir ticareti ile meşgul oldu. SSCB’nin dağılmasından sonra Türk Cumhuriyetlerinde sanayi yatırımları gerçekleştirmek üzere çok ortaklı şirket kurdu. Şirketin murahhas azası olarak Azerbaycan’da ve Kırım’da tesis kurup çalıştırdı. 2000 yılında işlerini tasfiye etti. İş hayatı ile birlikte yazı hayatı da devam etti. İlk yazısı 1954 yılında Bafra’da yayımlanmakta olan Bafra Haber Gazetesi’nde başmakale olarak yer aldı. Sonraki yıllarda İlhan Egemen Darendelioğlu’nun Toprak Dergisi’nde, Son Havadis ve Tercüman gazetelerinde yazıları yayımlandı. Türk Ocakları Genel Merkezinin yayımladığı Türk Yurdu dergisinde yazdı. İslâm, Kadın ve Aile, Yörünge, Ufuk, Emelimiz Kırım, Papatya, Tarih ve Düşünce, Yeni Düşünce, Yeni Hafta, Sağduyu, Orkun, Kalgay, Bahçesaray, Türk Dünyâsı Târih ve Kültür, Antalya’da yayımlanan Nevzuhur, Kayseri’de yayımlanan Erciyes ve Yeniden Diriliş, Tokat’ta yayımlanan Kümbet, Kahramanmaraş’ta yayımlanan Alkış dergilerinde, Dünyâ ve Kırım’da yayımlanan Kırım Sadâsı gibi gazetelerde de imzasına rastlanmaktadır. Akra FM radyosunda haftanın olayları üzerine yorumları oldu. 1990 – 2000 yılları arasında (haftada bir gün) Zaman Gazetesi’nde köşe yazıları yazdı. Hâlen; Önce Vatan Gazetesi’nde, yazmaktadır. Oğuz Çetinoğlu; Türk Ocağı, Aydınlar Ocağı, ESKADER / Edebiyat, Sanat ve Kültür Araştırmacıları Derneği ve İLESAM / Türkiye İlim ve Edebiyat Eseri Sâhipleri Meslek Birliği Üyesidir. Yayımlanmış Kitapları: 1- Kültür Zenginliklerimiz: (2006) 2- Dört ciltte 4.000 sayfalık Kronolojik Tarih Ansiklopedisi: (2008 ve 2012), 3- Tarih Sözlüğü: (2009), 4- Okyanusa Açılan Kapılar / Tefekkür Mayası Röportajlar: (2009). 5- Altaylardan Hira’ya Türk-İslâm Dostluğu: (2012 ve 2013), 6- Bilenlerin Dilinden Irak Türkleri: (2012), 7- Türkler Nasıl ve Niçin Müslüman Oldu: (2013), 8- Türkmennâme / Irak Türkleri Hakkında Bilmek İstediğiniz Her Şey: (2013). 9- Türklerin Muhteşem Tarihi: (Nisan 2014 ve Nisan 2015) 10- 115 Soruda Türk İslâm-Âlimi Mâtüridî (Röportaj): 2015) 11- Cihad – Gazi – Şehid: Kasım 2015. 12-Yavuz Bülent Bâkiler Kitabı (2016 Mehmet Şâdi Polat ile birlikte) 13-Her Yönüyle Kâzım Karabekir (2017 Mehmet Şadi Polat ile birlikte) 14-Dil ve Edebiyat Dergisi / İlk 100 Sayı Bibliygorafyası (2017 Mehmet Şâdi Polat ile birlikte) 15-Büyük Türk İslâm Âlimi Serahsî (2018), 16-Âyetler ve Hadisler Rehberliğinde Kutadgu Bilig’den Seçmeler (2018), 17-Edib Ahmet Yüknekî ve Atebetü’l-Hakayık (2018), 18- Büyük Türk İslâm Âlimi Mâtürîdî (2019), 19-Kâşgarlı Mahmud ve Dîvânu Lugati’t-Türk (2019). 20-Duâ / Huzura Açılan Kapılar. (2019) 10-Yesevi Yayıncılık, 12-Yakın Plan Yayınları, 13-Boğaziçi Yayınları, 14-Dil ve Edebiyat Dergisi, diğer kitaplar Bilgeoğuz Yayınları tarafından yayımlanmıştır.