Türkçe İlim Dili midir? Veya Osmanlı Bilim Mirası!

102

Prof. Dr. Ekmeleddin İhsanoğlu 40 yıllı aşan bir dostluğumuz var. Ankara’da kültür etkinliklerinde tanıştık. Türkiye Yazarlar Birliği’ni kurduğumuz yıllardı(1978). Zaman zaman bir araya gelirdik. Kültür, sanat, edebiyat, tarih sohbetleri yapardık. 1980 Eylül başında bir heyet halinde 46 ülkenin iştirak ettiği Endonezya’nın Başkenti Jakarta’daki Uluslararası  İslam Ülkeleri Mass Media Toplantısına birlikte katıldık. TRT’den bendeniz ve Asaf Demirbaş, Prof. Dr. Nevzat Yalçıntaş, Ekmeleddin İhsanoğlu, Salih Özcan(milletvekili ve yazar) dahil kalabalık bir heyettik. O yıllarda Jakarta’ya direkt uçak yoktu. Sırasıyla Roma, Bahreyn, Bombay, Kuala Lumpur ve Singapur üzerinden Endonezya’ya 36 saatte varmıştık. 10 gün kadar bölgede kalıp, toplantılara katılmış, tebliğler sunmuş, temaslar yapmıştık. Döndüğümüz gün de Türkiye’de 12 Eylül Askeri Darbesi olmuştu. Evlerimize ellerimizde valizler saatlerce yürüyerek gitmiştik.

 

Sonra Prof. Dr. Ekmeleddin İhsanoğlu İstanbul Yıldız Sarayı Seyir Köşkündeki kısa adı IRCICA olan İslam İşbirliği Teşkilatına bağlı İslam Tarih, Sanat ve Kültür Araştırma Merkezi’ne yönetici olarak seçildi. Çok önemli toplantılar yaptı IRCICA’da, yayınlar gerçekleştirdi. Türkiye’nin tanıtılmasında sorumluluk aldı. Ben her İstanbul’a gittiğimde uğrar, IRCICA Kütüphane ve arşivinden istifade ederdim.

Ekmeleddin İhsanoğlu’nun rahmetli babaları Yozgatlı İhsan Efendi de kendisi gibi akademisyendi ve Kahire Üniversitesi’nde Mehmet Akif Ersoy’un en yakın dostu idi. Mehmet Akif, Kur’an Tercümesini de İhsan Bey’e emanet etmişti.

 

18. CİLTLİK OSMANLI BİLİM TARİHİ LİTERATÜRÜ

Benim aziz dostum Malatyalı İşadamı Mehmet Tosun Bey aradı ve Yıldız Parkı içindeki Malta Köşkü’ne davet etti. Sebebini de şöyle açıkladı “Ekmeleddin Beyin Osmanlı Bilim Mirası adlı iki ciltlik çalışması yayınlandı. Bu vesileyle bütün dostları bir araya getirerek aynı masa etrafından bir araya gelelim, muhabbet edelim, görüşelim.”

Davete icabet ettim. Yıldız Parkı’nın yolları yeniden tanzim ediliyordu. Her şey karmakarışıktı. Arabalar toz duman üreterek geçiyorlardı. Sonunda her şeye rıza göstererek dostlar ile buluştum.

Mehmet Tosun dostum benim en son yayınlanan “Yürüyüş Yolu” isimli kitabım için de aynı yerde yemekli bir tanıtım toplantısı organize etmişti sağ olsun.

 

Prof. Dr. Ekmeleddin İhsanoğlu daha önce 18 cilt olarak Osmanlı Bilim Literatürü Tarihi adıyla yayınlanan çalışmasını “Osmanlı Bilim Mirası” ismiyle bu defa özet olarak iki ciltte toplamış, YKM de itibar baskı, lüks cilt, muhafaza kutulu biçiminde yayınlamıştı.

Bu ciltlerde Osmanlı Cihan Devletinin astronomi, matematik, coğrafya, musiki, askerlik, tabii ve tatbiki bilimler, tıp ilmine evrensel boyutta yaptığı hizmetler anlatılıyor. 52 ülkede 527 koleksiyon incelenmişti. Bu çalışmalar batı başkentlerindeki uluslararası toplantılarda da konu edilmiş, Osmanlı bilim kavramına açıklık getirilmiş ve dünya bilim tarihçileri gözünden Osmanlı bilim çalışmalarına yer verilmişti.

 

İLİMDE SULTANLAR 2. BEYAZIT VE KANUNİ DÖNEMİ ZİRVE

Malta Köşkünde akşam yemeklerimizi yedik. Çaylarımızı içtik. Önce bir sinevizyon gösterisi yapıldı. Böyle bir çalışma önce Paris’te basılıyor (1937). İstanbul Üniversitesi’nde ise Bilim Tarihi Kürsüsü ancak 1984 yılında kurulabiliyor! Maalesef çok geç kalmışız.

 

1985 yılında başlayan Osmanlı Bilim Literatürü Tarihi 2011 yılında ancak 26 senede tamamlanıyor. 18 cilt olarak IRCICA tarafından neşrediliyor. 13 ve 20. Asır arasında Osmanlı Devleti ve Medeniyet Tarihi böylece dip notları ile kütüphanelerimize kazandırılıyor. Özet iki ciltten birincisinde Osmanlı bilim mirasının oluşumu, gelişimi ve meseleleri, ikincisinde ise önemeli âlimler ve eserleri yer alıyor. Bu zaman diliminde eserde 4897 âlim isim isim sıralanıyor, 20 bin eser de bu dönem içinde Osmanlılarca yayınlanıyor. Özellikle bilim çalışmaları Osmanlı’da 15. Asırda hız kazanıyor, Sultan 2. Beyazıt ve Kanuni Sultan Süleyman zamanı zirveyi vuruyor. Bu çalışmalar en fazla da İstanbul’da yapılıyor. Semerkant’taki, Buhara, Şam, Kahire, Bağdat ve Balkanlardaki âlimler bile gelip çalışmasını İstanbul’da gerçekleştiriyor.

 

Osmanlı bilim dili öncelik sırasına göre; Arapça, Türkçe ve Farsça. 18. Yüzyıldan sonra Türkçe daha fazla öne çıkıyor. Böylece bilim dili Türkçe oluyor. Bu dönemde yazılmış ve yayınlanmış “beyin cerrahisi”  kitabı var. Yazarı Şerafettin Sabuncuoğlu. Orijinal adı ise “Kitabu Cerrahiyyet’ül  Haniyye”. Hekimlerin muayene, ameliyat, hastane minyatürleri de bu esere yerleştirilmiş. Ameliyat nasıl ve kimler tarafından yapılır gibi. 16. Yüzyılda Osmanlılarda Büyük Dünya Atlası yayınlanıyor. Gururlandım. Günümüzde körü körüne bir Osmanlı düşmanlığı yapıldığı gibi, hamasetle de bir Osmanlıcılık gerçekleştiriliyor. İkisi de yanlış.

 

MUSUL PETROLLERİNİ BİLEN OSMANLI ÖLDÜRÜLÜYOR

Programı aziz dostum Prof. Dr. Safa Saygılı yönlendirdi. Prof. Dr. İlber Ortaylı yurtdışında olduğundan teşrif edememiş, mazeret beyan etmişti. Ancak mesajı geldi. Prof. Dr. Ekmeleddin İhsanoğlu için  “Şarkı ve garbı iyi bilen bir bilim adamımız ve yorumcumuz” diyor.

 

Toplantıya bir Osmanlı , Gaziosman Paşa’nın Torunu Bülent Osmanoğlu da gelmişti konuk olarak. Anlattıkları içimizi acıttı;

-Ben İstanbul’dan ayrıldığımda çok küçüktüm. Çoğu şeyi de hatırlamıyorum. Önce İtalya’da Sanremo kentine gittik. İntibak edemedik. Fransa’ya geçtik. Nice yerleştik. Ailemiz terzilik yaptı, bilet sattı geçinmek için. Yine olmadı. Paris’e gittik. İlk defa yabancı bir ülkede buraya intibak edebildik. 200 kişi kadardık. Bizi yönetimler yok sayıyorlardı.

Konu döndü dolaştı Musul Petrollerine geldi. Bülent Osmanoğlu şöyle dedi;

-Musul Petrolleri hakkında bilgimiz vardı. Bu bilgilerimiz ortaya çıkınca ailemizden birini trafik kazası süsü vererek öldürdüler. Hakkımızı isteyince “Musul bölgesi Osmanlıların, siz Fransızsınız!” diyorlardı. Yine yok sayılıyorduk. İade-i itibar istemek hakkımız doğuyor günümüzde. Vatandaş yapılmalı, maaş bağlanmalıdır. Belki o zaman adalet dağıtılmış olabilir.

Malta Köşkündeki tanıtım toplantısı yemeğinde Acıbadem Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Nezih Özkan, İstanbul Teknik Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi’nden Tuncay Zorlu, 29 Mayıs Fatih Sultan Mehmet Üniversitesi’nden Atila Bir ile yan yana oturuyoruz. Tuncay Zorlu aynı zamanda Prof. Dr. Ekmeleddin İhsanoğlu’nun öğrencisi de olmuş. Dedi ki;

-Osmanlı bilim tarihi konusunda bugüne kadar hiç çalışılmamıştı. Bu çalışma ilk ve bununla birlikte yeni bir çalışma alanı açıldı. Her şeyimizle çalışıyoruz. İşte bu çalışmalarla Osmanlı Bilim Tarihi ortaya çıktı. Geniş bir alan taraması yapıldı. Böylece zengin bir külliyat meydana geldi. İstatistiki bilgiler kazanıldı. Bu bilgiler Çin, Japonya ve Rusya ile mukayeseli olarak anlatılıyor.

 

IRCICA ESKİMEZ GÜNLERİNİ ARIYOR

 

İşte bunun altını çizmek gerek. Mukayeseli çalışma. İTÜ İnsan ve Toplum Bilimleri Bölümü öğretim Üyesi Tuncay Hoca şunları ekledi sonra;

-Bu çalışmalarımız yurt dışında da kabul edildi. Bu konuda en son olarak yıl içinde benim de katıldığım Brezilya’nın Rio De Janeire

kentindeki toplantı da önemliydi.

Demek ki dünya Osmanlıların Bilim Tarihine yaptığı hizmeti kabul ediyor; bu tartışılıyor, görüşülüyor, toplantılarda ele alınıyor.

Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nden Prof. Dr. Nil Sarı Hoca Hanım da kutladı ve bir hususa dikkat çekti;

-IRCICA bu 18 ciltlik muhteşem eseri yayınlamakla büyük bir hizmet gerçekleştirdi. Tebrik ederim. Şimdi aklıma bir soru geliyor günümüzde IRCICA acaba aynı güzellikte atılımlara acaba devam ediyor mu?

Toplantıya katılanların tümüne yakını neredeyse dudak büktü. Bir önceki başkanı Prof. Dr. Ekmeleddin İhsanoğlu’na çevrildi gözler. O da sanki “Benim bilgim yok, bilemiyorum” gibilerden omuz silkti. Benim kanaatim IRCICA  daha önce yapılan çalışmaların mirasını yiyor. Hele IRCICA ; Başkanı Dr. Halit Eren,  oğlu İbrahim Eren TRT Genel Müdürü olduktan sonra rolanti de bile değil. Balkanlara katkı veriyor duyduğum kadarıyla o kadar. IRCICA eski günlerini arıyor.

 

OSMANLI’DA 16.YÜZYIL BİLİM AÇISINDAN MİLAT

Soru Cevap bölümünde ben de sordum. Dedim ki “Ekmeleddin Bey âlimlerin ismi sıralanırken babanız ve en yakın arkadaşı Mehmet Akif Ersoy Beylerin isimleri bu çalışmada yer almamış. Bir tevazu ölçüsü falan mı, unutuldu mu?”

Prof. Dr. Ekmeleddin İhsanoğlu tebessüm etti ve “Bu araştırmamızda edebi çalışmaları konu etmedik. Bu hususta çok çalışma yapılmış. Sadece pozitif ilimler matematik, Fizik kimya, coğrafya, astronomi, tıp, askerlik gibi uygulamalı ilimlere ve alimlere yer verdik. Edebiyat  alanında bir hayli çalışma var.” Dedi.

Doğrusu bu hususa hiç dikkat etmemiştim.

-Osmanlı alimleri kaç dil biliyordu?

-İslam’da ilim dili Arapçadır. Osmanlı alimleri üç dili hemen hemen hepsi bilmek durumundaydı. Arapça, Türkçe ve Farsça. 16. Yüzyıldan itibaren Türkçe resmi bilim dili olarak öne çıktı.

-Peki Osmanlı alimlerin eserleri diğer yabancı dillere, diğer ecnebi dillerdeki kitaplardan Osmanlıcıya tercüme edilen olmuş mudur?

-Hayır olmadı.

 

BATIDA OKUTULAN OSMANLI TIP KİTABI

Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Nezih Özkan bu araştırmaların müfredat programına alınması gerektiğine belirterek şöyle dedi;

“-Kitabu Cerrahiyyet’ül Haniyye adlı Osmanlıca beyin cerrahi kitabı 40 seneden fazla batıda ders kitabı olarak okutuldu. Biz de istifade ettik. Bu konuda çalışmalar yapılması gerektiği kanaatindeyim.”

 

Prof. Dr. Cihan Okuyucu, Nezih Özkan ile aynı bağlamda bir soru soracağı için hakkından feragat etti. Tuncay Zorlu’nun açıklamasına göre de; zaten İTÜ’deki İnsan ve Toplum Bilimleri üniversitelerin diğer bölümlerine bilim servisi gerçekleştiriyor, master ve doktora çalışması yaptırıyor. Yetmez ama şimdilik iktifa edilsin bakalım.

 

POLİTİKA FARKLI BİR UĞRAŞ, SİZİ ÜZEBİLİYOR

Doç. Dr. Süleyman Doğan da bu çalışmanın ders kitabı olarak üniversite ve liselerde ders kitabı biçiminde okutulması gerektiği konusunda görüş belirtti ve sorusuna geçti;

-Sevgili Hocam Ekmeleddin Bey,  siyasete girdiniz, politikanın içindesiniz ve ayrıca “Ekmek İçin Ekmeleddin” diyerek Cumhurbaşkanlığı Seçiminde aday oldunuz. Ben şahsen sizin adına üzüldüm.

Cevap hemen peşinden geldi;

-Ben daha fazla üzüldüm.

 

Ev sahipliği yapan Aziz dostum İşadamı  Mehmet Tosun Bey de konuşmasında Türk bilimine hizmet eden akademisyenlerden Prof. Dr. Nevzat Yalçıntaş ve Prof. Dr. Sabahattin Zaim Beyleri dualarla andı, Prof. Dr. Ekmeleddin İhsanoğlu’na da teşekkür etti.

Prof. Dr. Ekmeleddin İhsanoğlu’na plaketini ise bir başka hanedan mensubu Ömer Osmanoğlu verdi. Osmanlı Bilim Mirası adlı iki ciltlik kitabı daha önce görmüş ve incelemiştim. Ancak alamamıştım. Çünkü 7 kilo ağırlığında idi iki kitap. Arabasız gelmiştim. Bu ağırlığı taşıyamayacağımı düşünüyordum. Ancak Malta Köşkünde 7 kilo ağırlığındaki iki kitabı Prof. Dr. Ekmeleddin İhsanoğlu ve Mehmet Tosun Beylerin hatırası olarak aldım. Çantama yerleştirdim ve Malta Köşkü’nden Kadıköy tarafındaki Şerifali’ye kadar üç saat taşıdım. Oh ne güzel!