Türk tarımı
ve çiftçinin durumu son günlerde gündemden hiç düşmüyor. Düşmüyor çünkü tarım
ürünleri çarşı ve pazarda tüketicinin canını yakıyor. Akaryakıta, Gübreye,
tarım ilacına Peş peşe gelen zamlar neticesinde ne üretici bu işin altından
kalkabiliyor ne tüketici.
Ama hükümet
sözcüleri ve tarım bakanına sorarsanız: “Türkiye tarımda Avrupa’da birinci,
Dünyada 10. Sırada.” Bu nasıl birincilik ki patlıcanın, salatalığın,
kabağın bir tanesi 6 -7 lira tutuyor.
Bu hayat
pahalılığı böylesine sürüp devam edemeyeceğine göre ne yapılması konularında
fikirlerinden istifa ettiğim ekonomist ve tarım uzmanı Ali Ekber Yıldırım’ın
önerilerine göre:
“Öncelikli
olarak gıda fiyatlarını düşürmek için hükümetin yapması gereken iki seçenek
var, 1 – Üretimi artırmak, 2 – Girdi maliyetlerini düşürmek.”
Zaten
hükümet yukarıda saydığım iki seçeneğin haricinde ellerinde ne varsa hepsini
denedi ama hiç birini tutturamadı.
Peki, ama
Sorun Nerede?
İstanbul
başta olmak üzere bazı büyük şehirlerimizin tarım arazilerini ve ovalarını betona
çevirirseniz, TOKİ konutları yaparsanız, tarım topraklarını amaç dışı
kullanırsanız, üretim yapacak araziniz kalmaz. İstanbullunun yiyeceği maydanozu,
kıvırcık salatayı yüzlerce kilometre öteden, Mersin’den, Antalya’dan, İzmir’den
getirirseniz ucuz sebze meyve yemeyi aklınızdan geçirmeyin. Çiftçiye verilecek
paranın bir kaç katını nakliyeye ödersiniz.
Ziraat ve
tarım konusunda demek ki oluyormuş deyip haklarını teslim etmek istediğim
sayıları az da olsa bazı belediye başkanlarımız var.
Mesela:
İzmir de Aziz Kocaoğlu’nun başlattığı Ziraat-tarım ve kooperatifçilik
çalışmalarını şimdiki Belediye Başkanı Tunç Soyer devam ettiriyor.
Eskişehir
B.Ş.B. Başkanı Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen, Ankara B.Ş.B. Başkanı Mansur Yavaş,
İstanbul B.Ş.B. Başkanı Ekrem İmamoğlu, İzmit Belediye Başkanı Fatma Hürriyet
Kaplan
Belediye başkanları
tarım ve ziraatla direk ilgileri olmasa da en azından kendi bölgelerinde tarım-ziraat
ve kooperatifçilik konularında bazı eksikleri kapatmak için bölgelerindeki hem
üreticiye hem tüketiciye ellerinden gelen desteği gösteriyorlar kanaatindeyim.
Ekonominin
hangi dalında olursa olsun buna Tarım ve Ziraat te dâhil üretmeden
tüketemezsiniz. Üretmeyince ithal etmek zorunda kalıyorsunuz. İthal etmek için de
elinizde dövizinizin olması gerekiyor.
Yirmi yılda
Türkiye’nin yüz yıllık birikimleri, öz kaynakları satıldı, geliri ya betona
gömüldü ya da başta saman dâhil, bakliyat, hububat ürünleri ve et ithal edildi.
Tarım
uzmanları ve muhalefet tarafından: “yapmayın,
etmeyin bu gittiğiniz yol yol değil Türk ekonomisi bir gün tıkanacak zor
durumda kalacağız” dedikleri halde dinlenilmedi. Israrla: “Hamdolsun paramız var alıyoruz” sözleri
söylendi.
Tam bir
Temel fıkrası: “Temel günden güne
hastalandığını biliyor ama buna kimseyi inandıramıyor. Ölmeden önce mezar
taşını yazdırıyor, mezar taşında: Öleceğim dedim inanmadınız, öleceğim dedim
inanmadınız ne oldi?”
Şimdi döviz
de kalmadı, elde avuçta satacak başka bir varlığımız da Ne olacak şimdi?
Tarım
ürünleri ithalatı yüzünden köylü toprağını ekemez oldu, ekmez olunca çiftçi
topraktan soğudu, büyük şehirlere iş aramaya gitti.
İç göç sebebiyle şehirlerde işsizlik ve konut
sıkıntısı, çarpık kentleşme kendini gösterdi. Buna İlaveten bir de Suriye,
Afganistan Pakistan ve İran dan gelenleri eklerseniz tam bir arapsaçı karmaşasıyla
karşı karşıyayız.
Tarım ve
ziraatta olumsuzluklar zincirin halkaları gibi halka ardına halka ekleniyor. Ve
bu halkalar birbirini tetikleyip başka halkaların eklenmesine sebep oluyor.
Ayçiçeği
yağımızı büyük oranda Rusya ve Ukrayna dan alıyorduk, bu iki ülke şimdi savaş halinde olduğuna göre
sıkıntı büyük boyutta alarm veriyor.
Şeker yine
ha keza uzmanlar Şeker stoğumuzun ancak Temmuz ayına kadar yetebileceğini
söylüyorlar.
O Halde Ne
Yapmalı:
Aklın yolu
bir… Üretimi artırıp, girdi fiyatlarını azaltacaksınız, tarımda ithalatı
durduracaksınız, pancarda kotayı kaldıracaksınız, ithalata verdiğiniz parayı
çiftçiye teşvik olarak vereceksiniz, Yurtiçi üretimi sıkı takip edip planlı bir
şekilde sürekliliğini sağlayacaksınız.
Uzun vadede
bölünmüş küçük arazilerin birleştirme çalışmaları yapılması gerekiyor.
Yurt
genelinde yeni açılan Tarım Kredi Marketleri fiyatlarının diğer marketlere
örnek olması için ürünlerde belli bir fiyat belirlenmesi şart görülüyor ama
takip ettiğimiz kadarıyla Tarım Kredi Marketlerinde birçok ürünün fiyatı diğer
zincir marketlerden daha pahalı.
Son söz
olarak her yolu denediniz olmadı, bu saydıklarımdan başka da çareniz maalesef yok.
Sağlıklı kalın.