Ülkelerin bilimdeki seviyeleri, araştırmacılarının yaptığı yayın sayısıyla ve yayınların kalitesiyle ölçülür. Teknolojideki seviyeleri ise daha ziyade patent sayısıyla. Konuyu, yaklaşık dört yıl önce, Wikipedia’nın “Dünyanın en üretken mucitleri” başlıklı listesini kullanarak yazmıştım.
İlk on mucidimiz
Wikipedia’daki listenin bazı kısıtları var. En önemlisi, sadece ABD patent ofisinin kayıtlarına dayanması. Mustafa Güney Çalışkan, daha geniş ama çok daha zahmetli bir işe girişmiş ve başarmış. Çalışmasının sonuçlarını bağlantıda bulabilirsiniz. Patentlerin alındığı ülke, patentleri alanların milliyetleriyle bire bir uyuşmuyor. Hele Türkler için hiç mi hiç uyuşmuyor. Bu yüzden, “Dünyada kaç Türk kaç patent aldı?” sorusunun cevabını bulmak için Çalışkan, uluslararası veri kaynaklarından Türkçe isim avına çıkmış. 12 Şubat 2024 itibarıyla patente başvuru sayısına göre bulduğu en mucit Türk mucitlerinin listesinin ilk 10’u şöyle:
İlk yüzde de yerli mucit yok mu?
Ne görüyorsunuz? Bir bu kişilerin Türk olduğunu ancak isimlerinden anlıyorsunuz. Çalıştıkları kurumlardan değil. Mustafa Güney Çalışkan da listeyi yaparken bu isim tanıma metoduna başvurmuş. Elinde başka bir ölçü yok. Neden yok? Çünkü bakınız, bu mucitlerin hiç biri Türkiye’deki bir üniversite veya şirketten değil. Hepsi patentlerine, yurt dışındayken başvurmuş. Yurt dışındayken başarmış.
Çalışkan, ilk on Türk mucit listesiyle yetinmemiş, ilk yüz Türk mucit listeleri de yapmış. Kapsam böyle genişleyince, Türkiye’de oldukları halde yurt dışındaki arkadaşları arasına girmeyi başaran 6 kişi çıktı.
Bu kuyudan çıkmak zorundayız
İlk sütundaki sayı, yüz kişilik Türk mucitler listesine kaçıncı sıradan girdiklerini gösteriyor. Türkiyeli Türk mucit listesi yaparken ben de Çalışkan’ın metodunu kullandım: Kurum adları içinde Türkçe olduklarını bildiğim veya tahmin ettiklerimi seçtim. Türkiye’dekileri de, Türkiye dışındakileri de tebrik ederim. Türkiye’dekilere icat yapacak ortamı sunan bir avuç kurumumuzu da.
Niçin böyle? Niçin mucitlerimizin çok büyük çoğunluğu yurt dışında? Siyasî polemik yapmak istesem – ki tam zamanıdır- şöyle söylerdim: “Hani “Giderlerse gitsinler!” denmişti ya. Gitmişler işte… Yüz mucidimizden 94’ü söz dinleyip gitmiş. Yüzde altısı gitmemiş.” Ama ben öyle demeyeceğim. Zaten işin aslı da öyle değil. O söz talihsiz ama konuyu günlük siyasete malzeme yapmak da yanlış. Zaten bu listedeki insanlarımız, o söz sarf edilmeden önce gitmiş. Şimdi bizim yapacağımız, niçin burada değil de orada başarıyorlar diye sormak. Polemik yapmadan.
Niçin Geri Kaldık? Kitabımda da buna benzer sorular etrafında kıvranıp durdum. İcat ve inovasyon alanlarındaki geri kalmamız üzerinde de bu sütunda sormaya devam edeceğim.
Dört yıl önceki “Türk Mucit” yazıma gelen acı bir yorumla bitireyim. Bu konunun niçin bırakmamamız gerektiğini gösteren bir hikâye:
Maraşlı / 16 Ekim 2020 09:39
Şimdi benim gıda alanında 10 a yakın, tekstil ve giyimde 2 – ayrıca birkaç da faydalı tasarım var. Ancak işletmem kapalı, vergi ödemeye devam ve asıl mesleğimi bırakalı da 6 yıl olmuş. Kuruşa tamah etmiyorum çünkü çalışarak üreterek kazanç elde etmek yalandan ibaret. Aman be hocam hayırlısıyla beni bir Almanya, İngiltere çağırsın da ölene kadar onların faydasına çalışacağıma yemin ederim. (Eşeklik edip zamanında gavur illerine gitmeye çalışmadık..) Evladım bari hayat görür.
Niçin diye sormalı ve bu hâlden kurtulmanın yolunu mutlaka ama mutlaka bulmalıyız.