Türk Kültür Diliyle Donanımlı Birey

47

Bugünler Ortadoğu coğrafyasında savaş adı altında çocukları kadınları sivilleri öldüren bir katliam yaşanıyor. İsrail Filistin arasında katliam devam ediyor. İnsanlık çukurlara gömülmüş. Savaşın çevre ülkelere sıçramasını teşvik edenler de pusuda bekliyor…

Bu içler acısı vahşi manzarayı seyrederken daha önce yazdığım bir makaleyi siz mümtaz okurlarımızla paylaşma gereğini hissettim.

*

Türklerin Anadolu coğrafyasını yurt edinmesiyle başlayan Anadolu toprakları tarihi boyunca medeniyetlere beşik olmuş, sevgi, insanlık, hoşgörü zirve yapmış, kendi kültür kodlarımız ise; Ahmet Yesevi’nin önderliğinde Horasan Erenleri, Yunus Emre, Mevlana, Hacı Bektaşi Veli, Hacı Bayram Veli, Taptuk Emre, Sarı Saltuk, Somuncu Baba gibi sevgiyi bayraklaştıran, Anadolu’yu İslamlaştıran kültür elçileri ve düşünce üreten manevi önderler olarak insanlığa ışık olmuşlardır..

*

Asırlarca savaşlara rağmen terörizm mevcut olmamıştır. Ne yazık ki son otuz yılı aşkındır terör belasıyla iç içeyiz.

Bu anlamda yürüyebilen kişidir.

*

Birey; birilerinin kulu olmaktan kurtulmuş sadece vicdanının sesine kulak veren, toplumsal yararı bireysel yarardan üstün tutabilen kişidir.

*

Birey; talimatlarla vicdan arasında kalırsa vicdanını devreye sokar kişidir. Bu anlayışı düstur edinebilmektir.

Dolayısıyla birey olma, insan olmanın olmazsa olmazıdır.

*

Demokrasi; insanoğlunun aklıyla ulaşabildiği ideal bir yönetim tarzıdır. Başka bir ifadeyle halkın yönetime direk ya da temsili katılımıdır.

*

Demokrasilerde sağlıklı işleyiş ise toplumu oluşturan insanların “birey” olup olmadıklarıyla direk ilintili bir konudur.

*

Doğu toplumlarında demokrasi serüvenlerinin bir türlü kurumsallaşamamasının nedeni de insanların yığından bireye geçişte ortaya çıkan ” kültürel gecikmeyle” ilgili durumdur.

*

” Demokrasiyi içselleştireceğiz” ifadesinin nedeni de demokrasi kültürü olmadan demokrasinin kurumsallaşamayacağı gerçeğinden kaynaklanmaktadır.

*

Atatürk’le başlayan Milletleşme sürecimizi tamamlamalıyız.” Derken milli iradeyi cemaat – tarikat ve aşiret esaretinden kurtarmayı hedeflemeliyiz.

*

 Zira fikri hür vicdanı hür bireylerden oluşan toplum ancak Türk medeniyetinin temel taşlarını döşeyebilir.

*

 Hedeflediği Kızılelma Türk’ün aydınlanma çağıdır. Bu çağın temel parametreleri demokrasi, birey olma, sivilleşme hesap verebilirlik, liyakat ve en  ömemlisi hukukun üstünlüğüdür. Birey böylesi şartlarda ancak özgür olabilir.

*

 Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem ” ise kuvvetler ayrılığı dediğimiz Yasama, Yürütme ve Yargı erklerinin Türk milleti adına kontrol- denge mekanizması içinde çalışması idealidir.

*

Evet, demokrasi kültürü bir günde gerçekleşmiyor. Bunun için bir süreç gerekmektedir. Ne kadar çok çabalarsak hedefe daha çabuk ulaşırız. Bu süreçte yanlışlar, hatalar ve yanlış anlamalarda olacaktır. Ancak bıkmadan usanmadan bu çabaya devam etmek gerekir. Bu çabayı filozofun felsefe nedir sorusuna – “yolda olmaktır. ” Cevabı herhalde en iyi açıklamadır. Bizler hep yolda olacağız. Türk’ün Kızılelmamsı olan demokrasi ve birey olma mücadelemizi vereceğiz.

*

Bilim, düşünce ve sanat insanları doğruları söylemekten korkmaz ve bildiklerini sonuna kadar savunabilme cesareti gösterirlerse;

Hâkimi, savcısı, avukatı; siyasete eklemlenmeden sadece ve sadece adalet üzere olurlarsa;

*

Kamu kaynaklarını kullananlar, haktan- hukuktan ayrılmaksızın, tercihlerini milletten yana kullanırlarsa;

*

Seçilmişler her attıkları adımda, seçmen benden hesap sorar anlayışıyla hareket ederse;

*

Okumak, öğrenmek bir ibadet haline gelmişse;

*

İnsanlar birbirlerinin yaşam tercihlerini sorgulamak yerine, kendileriyle meşgul oluyorlarsa;

*

Şekilci anlayışın yerini, ahlak ve bilgi temelli bir dindarlık almışsa;

İşte oradadır huzur… Oradadır başarı… Oradadır insanlık… Oradadır İslam…

*

Bunlar yoksa

Küçük çocuklara dahi tecavüz edilir; sokakta, çarşıda, evde kadınlar da öldürülür;

Farklı yaşayan, farklı giyinen, farklı konuşan öteki ilan edilir; olmadı tekfir edilir.

*

Böylece, ilim ve irfanın yerini örümcek tutmuş beyinlerin tekrarladıkları teraneler alır ve ortaya garabet çıkar.

Bakın cehenneme dönmüş coğrafyalara, nerede insanlık?