Türk Ekonomisinin Ölçüsü: Bergen Filmi mi?

89

Çarşı Pazar
malûm neye dokunsanız el yakıyor. Fiyatlar, çok değil sekiz ay öncesine göre en
az 4-5 kat arttı. Bu artışları görmek için ekonomist olmaya gerek yok.


Sokak
röportajlarından dinliyoruz. Halka bir soruluyor bin ah işitiyoruz. Ancak
halktan kopuk yöneticiler ise uçuk kaçık öneriler sunuyorlar.

-Cumhurbaşkanı
milletten sabır istiyor.

-Maliye
Bakanı: “gözlerimin içine bakın, parıltıyı göreceksiniz”

-Hükümet
sözcüsü: “Zamları Devlet yapmıyor.”

-İktidar
gurup başkanvekili: “Pide almayın hemen bayatlıyor.”

-İktidar
milletvekili: “Kışın domates yemeyin tadı yok.” Diyor.

-Ekranların
gediklisi yandaş Cem Küçük: “Ekonomi abartıldığı kadar kötü değil, Bergen Filmini
7 Milyon kişi izledi” diyor.


Yandaşın
sözlerinden anlıyoruz ki ekonominin göstergesi Bergen filmiymiş. Güler misin
ağlar mısın, aslında yapımcılar bir filim de Cem’in bu sözüne filim yapsalar hiçte
fena olmaz hani. En azından geçim sıkıntısından bunalan millet güzel bir komedi
izlemiş olur.

Çarşı-Pazar
öyle de köylü vatandaşın hali çok mu iyi?


Onlarınki
bin beter. Traktörü haciz edilmiş, gübreye son bir senede 3, 4 misli zam gelmiş,
hayvan yem fiyatları ha keza, mazot ve benzin astronomik rakamlara fırlamış.
Ama yetkililer: “bir karış boş toprak bırakmayın ekin” diyor.


Köylü
perişan, nakliyeci perişan, tüketicinin halini yukarıda arz ettim… İyi de
nereye varacak bu işin sonu?

Sayın
Cumhurbaşkanı, her gece yatarken Medine hurması ezmeli, kestane balı karışımlı manda
yoğurdu yediğinden bahsediyor afiyet olsun.

Üstelik
gençlere tavsiyesi de hayli ilginç. Dünya yı dolaşmalarını, aromalı kahve
içmelerini tavsiye ediyor. Rahmetli Kemal Sunal’ın bir filminde konuşması
geliyor insanın aklına: “Ağam bizimle
dalga geçiği
.”

Yirmi yıldır
AKP iktidarının başında bulunan bir şahsın milletten bu kadar kopuk olabileceğini
düşünmek istemiyorum.

Hani Anadolu
da bir söz vardır: “Ben diyorum hadımım,
o diyor çoluk çocuktan ne haber.

Buraya kadar
Yap-İşlet modelli oto yollardan, köprülerden, havaalanlarından ve şehir
hastanelerinden bahsetmedik. Üstüne üstlük birde kur korumalı mevduat hesabı
sahiplerine ödenmesi gereken paralar var.


İyi de bu
millete yazık değil mi?

Geçmediği
köprünün, gitmediği yolun, yatmadığı hastanenin, bankada 5 kuruş parası yokken
mevduat sahiplerine ödenecek paranın ceremesini neden çeksin?

Avrupa
ülkeleri içinde bizden beterleri var diyenlere şunu da hatırlatmak isterim ki,
bütün Avrupa ülkelerinin enflasyon oranlarını toplasanız bizim hayat
pahalılığımızın yarısına bile yetişmiyor.

Sağlıklı kalın