Ortamektep talebesi iken Ömer
Seyfettin’in bütün eserlerini okumuştum. Nereden edindiğimi hatırlamıyorum ama
aralarında bir tane de Ömer Seyfettin’in “Yarınki Turan Devleti” diye mavi kapaklı
bir kitapçığı vardı. İçerek okudum (1959). Böyle bir rüya bile görmeye
başladım. Ama bunun için bir yarım asır beklememiz gerekiyormuş.
Üniversite ve askerlik
tamamlanınca Tercüman’da çalışıyordum (1974). Kadıköy’de oturan ve 86 yaşındaki
Ord. Prof. Dr. Hüseyin Şükrü Baban’dan telefonla dış politika yazılarını almak
benim görevimdi. Şık giyimli, papyon kravatlı, sinek kaydı tıraşlı Şükrü Baban
Cağaloğlu’ndaki gazeteye çok az uğrardı. Dolayısıyla yazdıklarını telefonda
dikte ettirirdi. Şükrü Baban’ın yazı ve sohbetlerinde daha sonra ismi Avrupa
Ekonomik Topluluğu (AET) olan Avrupa Ortak Pazarı’ndan (AOP) sürekli bahsederdi.
Bir daha Avrupa’da savaş çıkmaması için Fransa ile Almanya arasındaki Kömür
Çelik Antlaşmasıyla başlayan serüven yarım asrı aşkın sürede 27 ülkenin üye
olmasıyla sürüyor (2021). Türkiye’de çoğu mahvilde “Hristiyanların
birlikteliği” diye değerlendirilen ve bizi almamakta direnen Avrupa Birliği’nin
güçlenmesinden ABD de çekinmiyor değil.
Türk Konseyi’nde Türk Devletleri Teşkilatı’na
Bunun alternatifi; bölgeye ve
dünyaya barış ve istikrar getirecek ise Avrupa Birliğindeki 62 yıllık bir
dönemin, zayıfta olsa bize getirdiği haklarımızdan vazgeçmeden Türk Devletleri
Birliği’ni kurmaktı. Bunun manevi mimarları ise Sadri Maksudi Aksal, Ord. Prof.
Dr. Zeki Velidi Togan, Yusuf Akçura, Ahmet Ağaoğlu, “Dilde, Fikirde ve İşde
Birlik” diye meydanı aydınlatan İsmail Gaspıralı başta olmak üzere günümüzde Türkocağı,
Prof. Dr.Turan Yazgan, Prof. Dr. Nevzat Yalçıntaş, Prof. Dr. Nurullah Çetin’e
kadar uzanıyor. O günden bugüne konu hep tartışıldı, değerlendirildi ve yazıldı.
Nitekim sonunda öyle de oldu. Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanı olduğu dönemde Nahcivan
Anlaşmasının (3 Ekim 2009) bizlere kazandırdığı imkânlar zemininde yedi Türk
Devleti ile bir birlik oluşmasının yolu açıldı. Bunun arka planında ise Başbakan
Süleyman Demirel’in Türk Cumhuriyetleri’nden 10 bin öğrenciyi Türkiye’ye
getirmesi, merhum Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın Prof. Dr. Ercüment Konukman,
Prof. Dr. Ahat Andiçen, Namık Kemal Zeybek, Ayvaz Gökdemir, Acar Okan, Önder
Kabasakal ve Umut Arık gibi aydınlarımıza devlet üst kademesinde görev vermesi
yatmaktadır.
Bugünlere Adım Adım
Sovyetler Birliği dağıldığında
bağımsızlıklarını ilan eden Türk Cumhuriyetlerini ilk tanıyan Türkiye oldu. Haydar
Aliyev’in “Azerbaycan ve Türkiye iki devlet bir millettir” açıklaması ülkeleri
yüreklendirdi. Artık “yedi devlet, tek millet” olmak zamanıydı. Ancak bölgede
Rus tahakkümü devam ediyor, ülkelerin sanayi ve üretimi de tamamen durmuş
vaziyetteydi (1992). Türk Dili Konuşan Ülkeler İşbirliği Konseyinin Kurulmasına
Dair Nahcivan Anlaşmasına önce Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan ve Türkiye
imza attı, Özbekistan ve Türkmenistan gibi devletlerin katılması için kapı açık
bırakıldı. Özbekistan Cumhurbaşkanı İslam Kerimov egemenlik haklarında sakınca
gördüğü gerekçesiyle girmedi. Daha önce de Türkiye’de üniversite eğitimi gören
10 bin öğrenciyi geri çekti!. Türk Dünyasının önemli diplomat ve lideri Nursultan
Nazerbayev Kazakistan’da Rus nüfus ağırlıklı olduğundan imzaladı ama beklemeye
girdi. Dolayısıyla yapıyı oluşturan Devlet Başkanları Konseyi, Dışişleri
Bakanları Konseyi, Kıdemli Memurlar Komitesi, Aksakallar Konseyi hemen devreye
girmese de sekretarya çalışmasını sürdürdü. Bugünlere gelindi.
Yedi Devlet Tek Millet
Nihayet Türkçe Konuşan
Ülkeler İşbirliği Konseyi-Türk Keneşi 8. Zirvesi İstanbul’da Barış ve Özgürlük
Adası Yassıada’da toplandı(Kasım 2021). Ortak deklarasyon yayınlandı. Barış ve
işbirliğini öne çıkaran İstanbul Bildirisi’nde “siyasi dayanışma, ekonomik
işbirliği, ticari ve kültürel temaslar, beşeri ve toplumsal ilişkilerin
gelişeceğine” vurgu yapılıyor. İsmi de Türk Devletler Teşkilatı olarak
değiştiriliyor. Toplantıda işgal altındaki Karabağ’ı yeniden Azerbaycan’a
geçmesine sağlayan savaşta Rusya ve Çin’in bütün muhalefetine rağmen Türkiye’nin
Savunma Sanayinin gelişmesi ve SİHA’ları dikkat çekti. Dolayısıyla Türk Dünyası
Ali Nişanını alan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in Nahcivan-Zengezur güzergahının
tamamlanmasıyla Türk Dünyasının gelişmesine katkı vereceğini açıklaması da
önemliydi. Sayın Recep Tayyip Erdoğan başta İlham Aliyev (Azerbaycan), Kasım
Cömert Tokayev (Kazakistan), Sadır Caparov (Kırgızistan) ve Şevket Mirziyoyev
(Özbekistan) yanında; Türkmenistan Gurbangulu Berdimuhammedov ile temsil edilirken,
Macar Başbakanı Victor Orban da gözlemci olarak hazır bulundu. Dilerim ilerde
KKTC de temsil edilen Türk devletlerinden biri olur. Genelde konuşmaların özünü
ekonomik, bilimsel, kültürel, teknolojik ve sosyal konular teşkil etti.
Türk Birliği mi, Avrupa Birliği mi?
Hayatını ilme ve Türk
Birliği’ne vakfeden Prof. Dr. Nevzat Yalçıntaş’ın “Avrupa Birliği mi, Türk
Birliği mi? 21 Asır Yayınları 2010” adlı eserinde belirttiği gibi “Avrupa
Birliği’ndeki haklarımızdan vaz geçmeden Türk Birliği hedefine doğru
ilerlemeli, bu birliğin inşasına katkısına bulunmalıyız. Bu yolda “millet” ve
“gelecek” şuurumuzu daima güçlendirmemiz gerekiyor. Tarih sadece geçmişi
öğrenmek için değil, geleceği inşa etmek için de okunmalıdır.” Emperyalist
ülkelerden elbette eleştiriler gelecek. Ajanlar ortalıkta fır dönecek.
Belki ambargolar bile
yaşanacak. Ancak Türk Birliği dayanışmasını artırarak sağlam durdukça bunlar
programladıkları kadar etkili olamayacak. Çünkü Türk Birliği ile devletler
artık yalnızlığa itilemeyecek, denize açılımı olmayan ülkeler Türk Birliği ile
böyle bir imkânı yakalayacak, yeni bir medeniyet inşası faaliyeti hızlanarak
devam edecektir. Bunun için de önce insana, bilime, kültüre ve sivil topluma öncelikle
yatırım yapılması gerekiyor. Liyakat, adalet, hukukun üstünlüğü, canlı hakları,
demokrasi gibi evrensel normlar gecikmeden ülke şartlarına göre hayata
geçirilmelidir. Türk Cumhuriyetleri arasındaki gidip gelmeler artırılmalı,
husunan aydınlar, yazarlar, fikir adamları ve üniversiteler arasındaki işbirlikleri
sıkılaştırılmalıdır. Bunun güzel bir örneğini de sivil toplum olarak 37. Yaşını
kutlayan Mehmet Akif Ersoy Fikir ve Sanat Vakfı, Türk Cumhuriyetlerindeki
Üniversitelerle ortaklaşa düzenledikleri “Türk Dünyasını Aydınlatanlar”
Uluslararası sempozyumunu ve yayınlanan eserlerin karşılıklı Türk lehçelerine
tercüme edilmesi faaliyetini örnek olarak verebilirim.
Hepimize Yüce Allah zorumuzu
kolay eylesin.