Trump Erdoğan’ı Neden Övdü?

7

Önceki döneminde, ABD Başkanı Donald Trump zaman zaman CB Erdoğan ile anlaşmazlığa düşmüştü. Trump bu anlaşmazlıkların çözümünde bir devlet adamı vasfıyla değil, adeta bir mafya lideri gibi kaba ve çirkin üslup ve yöntemler kullanmıştı.

Trump‘ın, Barış Pınarı Harekatı’nın başladığı gün, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a gönderdiği mektup hatırlardadır.

“Sert adamı oynama. Aptallık etme!” ifadelerinin yer aldığı girişten sonra şu çirkin tehdit ifadelerini unutmak ne mümkün?

“Binlerce kişinin öldürülmesinden sorumlu tutulmak istemezsiniz ve biz de Türk ekonomisini mahvetmekten sorumlu olmak istemeyiz ve bunu yaparız. Size bunun bir örneğini Pastör Brunson olayında yaşatmıştım.”

Erdoğan’ı binlerce kişinin öldürülmesinden sorumlu tutarak yargılamak, Türk ekonomisini mahvetmekle tehdit eden ve örnek olarak Rahip Brunson vakasını gösteren bu mektup hala ABD’de Trump Tower’da sergileniyor.

Trump’ın, 07 Ekim 2019 tarihli tiviti de halen X’ te duruyor: “Daha önce de açık bir şekilde söylediğim gibi, tekrar ediyorum, eğer Türkiye benim müstesna ve eşsiz bilgeliğimle belirlediğim sınırların dışına çıkarsa (daha önce yaptığım gibi) Türkiye ekonomisini mahvederim.”

****

20 Ocak 2025’te Başkanlık görevini yeniden devralacak olan Donald Trump bambaşka bir üslupla bakın son haftalarda neler dedi?

Trump, “Cumhurbaşkanı Erdoğan, benim dostum ve saygı duyduğum biri.” “Suriye’de yaşananlara bakarsanız, Rusya ve İran zayıfladı. Erdoğan çok zeki bir adam; adamlarını oraya farklı biçim ve isimler altında gönderdi. Onlar da gidip orada kontrolü ele geçirdiler.” 2 bin yıldır o toprakların peşindeydiler” dedi.

TÜRKİYE “akıllı” bir hamleyle “fazla can kaybına yol açmadan SURİYE’YE ÇÖKTÜ” ifadesi de Trump’ın anlayışında biri için yergi değil övgü anlamına geliyor.

Trump Esad’ı deviren HTŞ güçlerinin ve SMO’nun “Türkiye tarafından kontrol edildiğini” öne sürdü. Ancak “Ve bu sorun değil, bu da savaşmanın başka bir yolu” diyerek takdir ifadesi kullandı.

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ve AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik’in “HTŞ kontrolümüzde değil” sözlerinden birkaç saat sonra Trump’ın sarf ettiği bu cümleler tesadüf olamaz.

Trump’ın “Türkiye’nin HTŞ’yi kontrol ettiğini” söylemesi, HTŞ’nin Suriye’yi Afganistan’a döndürmeyeceğinin kefili olarak Türkiye’yi göstermeye çalışması ilginç değil mi?

“Şu anda Suriye’de çok fazla belirsizlik var… Bence Suriye’de neler olacağının anahtarı Türkiye’nin elinde olacak” sözü ile Türkiye’ye verilmek istenen rolü şık bir ambalaj içinde gösteriyor.

Bayram değil, seyran değil. “Dostum Trump” niye öptü?

***********************************

Türkiye Önce Büyüyecek Sonra Küçültülecek

ABD’nin Ortadoğu planı içinde Irak, Suriye, İran içinde özerk Kürt devletçikleri oluşturup, bunları Türkiye’nin himayesinde güçlendirip, palazlandırmak projesi yeni değil. İlk uygulaması Barzani Kürdistanı’nda gerçekleşti.

Bu devletçiklerin tek başlarına Türkiye ve İran devletleriyle savaşmasının mümkün olmadığını biliyorlar. Bunlar ekonomik olarak da güçlenemezler. Ne var ki Türkiye “üniter millî devlet” vasfından çıkıp, bu devletçikleri de federe devlet şeklinde içine alan bir federasyon haline getirilirse, güçlenerek yaşayabilirler. Bu durumda PKK’nın gözünü diktiği Güneydoğu ve Doğudaki illerimizde de bir federe devlet kurulması yadırganmayacaktır.

Bunlar yapılırken içeride bir tepki olmasının önünü kesecek propagandanın ana teması bile bellidir:

“Osmanlı’nın eyalet sisteminin benzerini kurduk. Misak-ı Milli sınırlarımıza kavuştuk.” Bupropaganda ile iktidarın gelecek seçimleri kazanması ve Erdoğan’ın ömür boyu Başkan seçilme imkanını yakalaması da mümkündür.

****

Daha önce de yazdım: ABD’nin Eski Dışişleri Bakanı Henry Kissenger, zamanın Başbakanı Süleyman Demirel ve Dışişleri Bakanı İhsan Sabri Çağlayangil’e buna benzer bir teklif yapmıştı.

Kissenger “Sayın Başbakan size hiç savaşmadan toprak kazandırmayı planlıyoruz” teklifinekarşıDemirel “o bize bağlayacağınız devletçikler yarın bir gün ayrılırken ne kadar toprak götürürler?” diye sormasıyla proje rafa kalkmıştı.

Benzer bir teklif Cumhurbaşkanı Turgut Özal’a da yapılmıştı. Özal “bir koyup üç alacağımız” varsayımıyla Türkiye’yi ABD’nin yanında Körfez Savaşı’na iştirak ettirmek istemişti. Genelkurmay Başkanı Necip Torumtay, Başbakan Yıldırım Akbulut ve TBMM Başkanı Necmettin Karaduman’ın (ve diğer önemli kurumların yöneticilerinin) şiddetle karşı çıkması ve Torumtay’ın istifası ile bu maceraya girmekten kurtulmuştuk.

****

Şimdi benzer bir projeyi vaat eden ABD bu defa CB Erdoğan ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’yi ikna etmişe benziyor. Bu defa Cumhurbaşkanına itiraz edebilecek Başbakan, Meclis Başkanı ve Genelkurmay Başkanı yok!

Eğer R. Tayyip Erdoğan’ın “Milletin çeşitliliğini ve zenginliğini yansıtan bir anayasa hedefliyoruz” ifadesi ile anlattığı gibi, Yeni Anayasa’yla Türkiye’yi üniter milli devlet olmaktan çıkaran bir hüküm getirmek isterlerse… Biliniz ki bunu yapanlar ABD/ İsrail projesine hizmet edeceklerdir.

Çünkü Irak, Suriye, İran ve Türkiye’de oluşturulan Kürt devletçikleri bir Türkiye federasyonu çatısında birleştirdikten ve güçlendirdikten sonra Türkiye’den kopartılması çok kolay olacaktır.

Çünkü Trump’a göre, “Kürtler ve Türkiye doğal düşmandır ve birbirinden nefret eder.”

Bir dostumun ifadesiyle; “20 cm uzunluğundaki bir cetveli iki ucundan büküp kırmak zordur. Fakat cetveliniz 30 cm olursa 15 cm’den kırmak kolay olur. Yapılmak istenen de budur.”

****

İlk açılım sürecinin “akil insanlarından” Abdurrahim Semavi ne diyor? (Ya da bu kişiye birileri neler söyletiyor?)

Rojava’nın (PYD/YPG’nin yönettiği bölgenin) statüsü Türkiye’yle birlikte belirlenecek; anayasal ve hukuki müzakereler buna göre yürütülecek ve yönetilecek.”

Başka ne diyor? “Ortadoğu projesinde Kürtlerin Ortadoğu’daki coğrafyası anayasaya adil bir şekilde dahil edilecek ve tanınacak. Dünyanın dengesini değiştirecek bir proje inşa edilecek. Türkiye hükümeti, Türkiye devleti bunu göze aldı. Ne olursa olsun geri dönüş yapmayacak.”

Bunu söyleyen kişi bakın kimleri aynı derecede saygıdeğer buluyor? “Sayın Abdullah Öcalan saygı ile anılması gerekiyorsa, Sayın Mesut Barzani de en onurlu bir şekilde anılması gerektiği gibi Sayın Bahçeli de Sayın Erdoğan da bu süreçte saygıyla anılması gereken aktörlerdir.” Erdoğan ve Bahçeli’nin ve taraftarlarının bu utanç verici ifadelere tepki göstermesini beklerim.

Önceki İçerik Yokluk Yoktur
İdris Türkten 1 12 1949 tarihinde Tokat/Artova da doğdu. İlkokulu Artova Gaziosmanpaşa ilkokulunda, Ortaokul ve Liseyi Turhal da okudu. Berlin Teknik Üniversitesi Makine Mühendisliği bölümünün 2. Sınıfından ayrıldı. Kocaeli Petkim Petro Kimya Fabrikasından emekli oldu. Ülkü Ocakları ve Milliyetçi Hareket Partisi teşkilatlarının her kademesinde görev yaptı. İYİ Parti Kocaeli İl kurucuları arasında bulundu ve İYİ Parti yönetim kurulunda bir dönem görev yaptı. Halen Kocaeli Aydınlar Ocağı İdari Sekreterliği görevini yürütmektedir. Editörlük ve güncel Köşe Yazarlığı yapmaktadır. Biri kız, iki erkek evladı var.