TRT ve Olayların Vatandaşımıza Aktarılması

117

TRT bir kamu kurumudur.

Milletin haber alma ve bilgilenme hakkına saygılı ve yükümlü hareket etmek zorundadır.

Etmez ise ne olur?

Bizler vatandaş olarak müdahil olur, durumu yetkili şahıslara bildiririz.

Eğer düzeltilmez veya müdahale edilmez ise, ülkemizin müesses nizamı içinde hukuk yolunu ararız.

Eğer hukuk netice almaz ise, hakkın kaybı göz önünde bulundurulur. Kendi hakkımızı korumak eylemi başlar.

Yani ihkak-ı hak süreci…

Avrupa insan hakları mahkemesine gitmeyiz. O iş, Sayın Abdullah Gül ve onun frekansındaki insanların takip edeceği yoldur.

Bu hazin bir durumdur. Kimsenin bu süreci başlatmaya hakkı ve yetkisi yoktur.

TRT’n inde.

Ülkemiz ile ilgili hayati ehemmiyeti olan konularda, sadece hükümetin görüşlerini esas alan yayınlar ve programlar, yapmak bu kabildendir.

Farklı alternatif görüşler, farklı bakış açısı ve farklı siyasal anlayışların, medeni üslup içinde tartışmalara davet edilmesi önemlidir.

Edilmez ise, görevliler devlet adına yanlı hareket etmiş olurlar.

Pazar günü, “barış süreci” ile ilgili davet edilmiş zevata bakıldığında böyle bir vakıadan bahsetmek söz konusudur.

Barış süreci dediğimiz hususta farklı ses işitmek istemeyen iktidar, farklı düşüncelere tahammül etmediği ortadadır. Ancak TRT bir kamu kurumudur. Ve tarafsız olmak zorundadır.

“Şartlı refleks”, ya da “edimleme” yoluyla toplumun yönlendirildiği bu tür programlar, doğru ve sağlıklı bilgilere ulaşmamızın önünde en büyük engeldir.

Çünkü bu bilgilenme metodu, sirklere hayvan yetiştirme metodudur.

Hükümet, sürekli iktidar için bunu tercih edebilir, ancak ülkemiz için duyarlı vatandaşlık olgusunu kaybeder.

Ekranlarda ifade edilen bilgileridoğru kabul etmek gibi bir saflığa mahkum ediliriz.

Başından beri güney doğu ve Suriye politikalarının yanlış yürütüldüğü, hükümetin, bu yanlışta ısrarlı olması, küresel tehdit unsurlarının etkisinden kurtulmadığı veya kurtulamadığı şeklinde algılanabilir.

Ya da iç bünyesinde, ülkemiz aleyhinde çalışan gizli örgütlerin bu kararlarda etkili oldukları mı var.

Ya da iktidarın içinde, ülkemiz aleyhine çalışan bir odak mı var?

Ancak durumun gerçek mahiyeti, farklı düşünce ve anlayışların ifade şansı bulması, neticeye olumlu tesir etmesi açısından öğrenilebiliriz. Ve bu durum önemlidir.

Barış süreci mevcut haliyle bir muammadır. Ve milletin bölünmesinde terör örgütünün zaman kazanması, merhale kat ettirmesi, TRT gibi yayın yapanların da durumun sindirilmesine dönük gayretten başka bir şey olmadığı ortadadır.

Yoksa Bingöl de, şehir için güvenlik meselesini yöneten yöneticilere doğrudan katliam şeklinde saldırmak, Hakkâri’de askerlerimizi şehit etmek barış sürecinin bireylem planı olarak mı anlamamız gerekir.

Özel televizyon kanallarının yanlı yayın yapmaları, mücbir sebeplerle(hükümetin ekonomik ve psikolojik baskısı, siyasal ve ideolojik tercihleri sebebiyle) bir nebze makul kabul edilebilir. Lakin TRT’nin böyle bir hakkı ve böyle bir yetkisi yoktur.