TL-Dolar Savaşları…

51

Aslında ülkemizin ABD ile yaşadığı TL-Dolar savaşı geçtiğimiz günlerde Bay Trump’ın ”çeliğe gümrük vergisini iki katına çıkardım” açıklamasıyla başlamadı ki!

A.B.D’nin özellikle, FETÖ Terör örgütünün ele başısı o salya sümüklü meczubu hala korumasıyla gelişen, PKK-PYD terör örgütlerini Ortadoğu’da stratejik ortağı olarak görmesiyle, bu terör örgütlerine yüzlerce TIR silah yardımıyla devam eden, Suriye sorunu ile iyice bozulan ikili ilişkilerimizin günümüze yansıyan TL-Dolar savaşı, ekonomik kriz olarak bir kez daha karşımıza çıktı!

Kimi zaman stratejik ortaklık payesi, kimi zaman BOP eş başkanlık söylemiyle parlatılan Türk-Amerikan ilişkilerinde Cumhuriyet tarihimiz boyunca yaşadığımız her ekonomik krizde fatura hep Türkiye’nin aleyhine kesildi, ekonomik yönden kaybeden hep ülkemiz oldu.

Çok değil çeyrek asır öncesinde yaşananları hatırlayalım;

Sn. Çiller’in Başbakan olduğu 1994 yılında yaşadığımız ekonomik krizde TL-Dolar savaşında; TL, %174 değer kaybetti.

17 Ağustos 1999’da yaşadığımız büyük Kocaeli depremi sonrasında ekonomik krizle başlayan küçülmemiz sonucunda TL-Dolar savaşında; TL, %161 değer kaybetti.

Ülkemizin 20’nci asırda yaşamış olduğu, ekonomi tarihimize ”Kara Çarşamba” olarak geçen 2000-2001 ekonomi krizinde ise; TL-Dolar savaşında; TL, %204 değer kaybetti. 13 Banka ve çok sayıda aracı kurum battı. Binlerce iş yeri kapandı, on binlerce kişi işsiz kaldı.

2007 yılında Amerika’da yaşanan mortgage krizi tüm dünyayı etkisi altına aldığı gibi bizde de etkili oldu. TL-Dolar savaşında; TL, %42 değer kaybetti.

Ve geçtiğimiz yıldan beri Amerika ile yaşadığımız sorunlarla giderek kritik bir döneme giren ekonomik gelişmeler; geçtiğimiz hafta yaşanan fetö-terör ilişkileriyle suçlanan papaz krizinin, TL-Dolar kur şokuna dönüşmesiyle TL-Dolar savaşında; TL, 2017 yılının başından buyana %82’lik bir değer kaybına uğradı.

Ekonomik savaş dünya ölçeğinde devam ediyor. Amerika doların gücünü kullanarak emperyalist emellerini zorla da olsa dayatmaya devam ediyor. Ülkemizin 50’li yıllarda Marshall yardımıyla başlayan Amerikan ilişkilerinde ne zaman ABD’nin menfaatine dokunan bir gelişme yaşansa, bu süreçte kaybeden taraf hep Türkiye olmuştur.

Ama benzer olumsuzlukların yaşandığı bir dönemde, ülkemizin kazandığı bir gelişme de vardır.

Tarih sayfalarını araladığımızda yine böylesine ilişkilerin gerginleştiği, Amerikan Kongresinin Türkiye’ye silah ambargosu uyguladığı, ekonomik yönden ülkemizi köşeye sıkıştırdığı bir dönem vardır!

1974 yılında Amerika’nın karşı çıkmasına rağmen haşhaş ekimi yasağını kaldıran, Kıbrıs Türk’ünün Rumlar tarafından topyekûn ortadan kaldırılmasını, adanın Yunanistan’a bağlanmasını önlemek maksadıyla, uluslararası yasal müdahale hakkını kullanarak 20 Temmuz 1974’te Kıbrıs’a müdahale eden Ecevit-Erbakan Koalisyon Hükümetinin, Amerika’nın uygulamış olduğu ambargoya karşı verdiği yanıt, 9 Şubat 1975 tarihinde Sadi Irmak Hükümetince uygulanmıştır.

Buna göre;

Ülkemize uygulanan Amerikan ambargosu kaldırılmadığı takdirde; Türkiye’de bulunan İncirlik de dâhil ABD üslerinin kapatılacağı, ABD ile Türkiye arasındaki askeri işbirliği anlaşmasının tek taraflı olarak fesih edileceği ABD yönetimine bildirilmiş. ABD bu yönde bir adım atmayınca, açıklanan her şey 31 Mart 1975 tarihinde kurulan rahmetli Sn. Süleyman Demirel’in Başbakanlığında kurulan Birinci MC Hükümeti tarafından aynen uygulanmış, ülkemizdeki 21 Amerikan üssünün/tesisinin tüm faaliyetleri durdurulmuş, bu tesisler TSK’nin tam denetim ve gözetimine devredilmişti.

İşte ABD ile yaşadığımız ikili anlaşmazlıklarda, ülkemize yapmış olduğu baskı ve ambargolarda anlayacağı dil de budur.

Günümüz Türkiye’sinde yaşanan milli ekonomi savaşına destek için yastık altındaki dolarları bozdurun diye açıklamalar yapan siyasilerin, bundan 44 yıl önce Türkiye’nin milli çıkarlarını korumak adına hareket eden siyasetçilerimizi, uyguladıkları siyaseti incelemeleri örnek almaları uygun olacaktır diye düşünüyorum.

Bu coğrafyada yaşadığımız sürece benzer ekonomik koşullar daima var olacak, TL-Dolar savaşı her dönemde yaşanacaktır!

Ancak benzer ekonomik krizlerle karşılaşmadan önce neredeyse ülke ekonomisini Dolar’a endeksleyenlerin de bir özeleştiri yapmaları gerekmez mi?

Ülkemizde yapılan transit yolların, köprülerin, tünellerin, havaalanlarının, hızlı trenlerin, şehir hastanelerinin yapımını, kullanımını, geçişini dolara göre hesapladığımızı hatırlarsak! Amerika’nın ülkemizle arasına örmeye çalıştığı güçlü dolar duvarını nasıl aşabiliriz?  TL-Dolar savaşını nasıl kazanabiliriz?

Unutmayalım ki, ekonomik krizleri yönetemezseniz, o sizi yönetir. Tıpkı bugünlerde olduğu gibi!

Ancak milletçe bu krizi de atlatacağımıza, diğer krizlerde yaşadığımız gibi doların ateşini yine milletçe düşüreceğimize, ekonomimizi düze çıkaracağımıza olan inancım tamdır. (13 Ağustos 2018-Önce Vatan)

 

 

Önceki İçerikCesaretin Yoksa Esaretin Vardır
Sonraki İçerikMetre…
Avatar photo
1967 yılında Teğmen rütbesiyle T.S.K da göreve başladığı zaman, Kıbrıs olayları adada tüm hızıyla devam ediyor, Yunanistan’ın da desteğini alan Rum’lar; adada yaşayan Kıbrıs Türk’üne her türlü mezalimi yapıyor, gerçekleştirdikleri toplu katliamlar, uyguladıkları ekonomik ambargolarla Kıbrıs Türk Halkını adadan göçe zorluyorlardı… O dönemde Türkiye Cumhuriyeti Devletinin 1960 yılında imzalamış olduğu, BM’ler tarafından da onaylanmış garantörlük anlaşması gereğince, ada da bulunan ‘Şanlı Kıbrıs Türk Kuvvetleri Alayında’ görev almak için defalarca dilekçe veren Teğmen Çilingir; 1974 yılının 20 Temmuz Cumartesi sabahı kendisini Kıbrıs’ta savaşın içinde buldu. Bölük komutanı olarak Kıbrıs Savaşlarının her iki safhasında da bu görevini başarıyla sürdürdü, ‘Gazi‘ unvanı ile onurlandırılarak Türkiye’ye döndü. 1974–1975, 1985–1987 yıllarında Kıbrıs’ta görevli olduğu yıllardan sonra da, adada yaşanan olayları yakinen takip eden Çilingir; 2004-2011 yılları arasında Kıbrıs Türk Kültür Derneğinin İstanbul Şubesi yönetim kurulunda da görev yaptı. Bu uzun süreçte ’mili davamız’ olarak bilinen Kıbrıs konusuna sahip çıkarak, Kıbrıs Türk Halkının kazanılmış tarihsel ve hukuksal haklarını savunmak adına değişik platformlarda görev aldı. Sempozyumlara, panellere, televizyon programlarına konuşmacı olarak katıldı, makaleler yayınladı. Yakinen takip ettiği Kıbrıs konusu başta olmak üzere, ülke meseleleriyle ilgili güncel yazılarına, konferanslarına devam etmektedir. T.S.K.’dan 1990 yılında, kendi isteği ile emekli olduktan sonra; Kıbrıs konusuyla ilgili kaleme almış olduğu; ’’Özgürlük Nefesi (K.K.T.C Cumhurbaşkanlığı yayını 1995)’’, ‘’Girne’den Doğan Güneş (1997)‘’, ‘’Unutanlar Unutturulanlar ya da Hatırlayamadıklarımız (2004)’’, ‘’Elveda Kıbrıs Ama Bir Gün Mutlaka (2006)’’, ‘’Andımız Olsun ki Bu Topraklar Bizim (2007)‘’,’’Tarihten Gelen Çığlık (2010)’’, Kıbrıs ‘’Yes Be Annem’’ 2002-2016 (Eylül-2016) isimli kitaplarıyla; Ülkemizin son 65 yılında öne çıkan, yaşanmış önemli olayları anlatan: ‘’10’ların İzleriyle Türkiye (2014)’’,’’Kırılmadık Ne Kaldı?-Zaman Asla Kaybolmaz (2015)’’, ‘’Önce Vatan (Eylül 2017) isimli kitapları da bulunmaktadır… Sivil iş hayatına ‘Türkiye Sigorta Sektöründe’’başlayan Atilla Çilingir Koç YKS bünyesinde uzun yıllar görev yaptıktan sonra, halen dünyanın 18 ülkesinde hizmet veren, sağlık bilişim şirketlerinden birisi olarak ülkemizde de faaliyet gösteren; ‘’CompuGroup Medical Bilgi Sistemleri A.Ş’’ bünyesinde, görevine devam etmektedir. Pek çok üniversitenin ‘Bankacılık-Sigortacılık Fakültelerinde, Yüksek Okullarında, vermiş olduğu seminerler, konferanslar ile sektöre bu yönde de hizmet vermeye devam eden Çilingir’in: Sigorta sektöründe 27 yıldan beri vermiş olduğu hizmetlerini anlatan; ‘’Sigortalı Hayatın Gerçekleri’’ (2012) isimli bir kitabı daha bulunmaktadır. Atilla Çilingir; bugüne değin kitaplarından elde etmiş olduğu telif gelirleriyle; Sosyal sorumluluk projeleri kapsamında: 2010 yılında ‘K.K.T.C Lefkoşa Şehit Aileleri ve Malul Gazileri Derneğine’ ‘Tarihten Gelen Çığlık’ isimli kitabının telif gelirini bağışlamış, 19 Şubat 2012’de Van’da yaşanan büyük depremden sonra Van’ın Muradiye İlçesi Akbulak Köyü İ.M.K.B. (İstanbul Menkul Kıymetler Borsası) Yatılı Bölge İlk Öğretim Okulunda içinde 20 adet bilgisayarı bulunan ve kendi adını taşıyan bir BT (bilgi teknolojisi) sınıfı açmış. 02 Haziran 2017 tarihinde de Samsun’un Tekkeköy ilçesi Büyüklü İlköğretim okulunda da adını taşıyan, içinde 2500 kitabı, 2 adet bilgisayarı bulunan bir kütüphanenin açılışını sağlamıştır.