Tiranlığa Dair

131

Nedense tiranlığa merak saldım.

Timothy Snyder, Yale Üniversitesi’nde tarih profesörü. Meşhur bir tarihçi. Şöhretini, kitabının 109 hafta boyunca New York Times’ın çok satanlar listesinde tutunmasından alıyor. Bu pek az kitaba nasip olan bir başarı. Baktım, geçen hafta yeniden listeye tırmanmış. Kitabın ismi, Tiranlık Üzerine- Yirminci Yüzyıldan Yirmi Ders. Serbest Kitaplar Yayınevi başlığı böyle çevirmiş ve 2017’de çıkan kitabı 7 yıl sonra, 2024’te Türk okuyucusuna sunmuş. İngilizce “tyranny” kelimesini “tiranlık” diye çevirmiş. Google başka karşılıklar da veriyor: zulüm, zorbalık, zorba yönetim…

Başlıktan anlaşılacağı gibi yirmi ders var. Örnek olarak ilk üçünü vereyim:

Peşin peşin itaat etmeyin.

Kurumları savunun.

Tek parti devletinden sakının.

Kurumlarınıza sahip çıkın

Böyle devam ediyor. Her bölümün başında bir özet var. 2. Bölüm’ün özetini vereceğim. Sonra da üçüncü bölümden iki paragraf. Tamamını okumanın yerini tutmaz tabii. Tavsiyem öyle yapmanızdır. Şimdi “Kurumları Savunun” bölümünün başındaki özet:

“Edebi koruyan kurumlardır. Onların da yardımımıza ihtiyacı var. Onların adına hareket ederek onları kendinize ait kılmadığınız sürece “kurumlarımızdan” bahsetmeyin. Kurumlar kendi kendilerini koruyamazlar. Her biri en başından savunulmadığı sürece birbiri ardına düşer. Bu yüzden önemsediğiniz bir kurumu seçin -bir mahkeme, bir gazete, bir yasa, bir işçi sendikası- ve onun tarafını tutun.”

Gelelim üçüncü bölüme…

Snyder, “Özgürlüğün bedeli daimî teyakkuzdur.” sözünü alıyor ve irdeliyor:

“Bugün bu sözü düşündüğümüzde, yanlış yönlendirilmişlere ve düşmanca davrananlara karşı kendi uyanıklığımızı ve doğruluğumuzu kastederiz. Kendimizi tepedeki bir şehir, demokrasinin kalesi, dışarıdan gelen tehditleri gözetleyen biri gibi görürüz. Fakat bu sözün anlamı tamamen farklıdır: İnsan doğası öyle bir doğadır ki, özgürlük ve demokrasiyi, asıl onları kullanarak onlara son vermek isteyenlere karşı savunmak gerekir. ‘Daimî uyanıklık özgürlüğün bedelidir’ sözünü, aslında Amerikan kölelik karşıtı Wendell Phillips söyledi ve şöyle devam etti: ‘Özgürlüğün kudret helvası her gün toplanmalıdır; yoksa çürür.’”

Seçimle gelip sonra gitmediler

“Modern Avrupa demokrasisinin sicili bu sözlerin doğruluğunu teyit eder. Yirminci yüzyıl, imtiyaz hakkını genişletmek ve kalıcı demokrasiler kurmak için ciddi girişimlere sahne oldu. Ancak Birinci Dünya Savaşı’ndan (ve İkinci Dünya Savaşı’ndan) sonra ortaya çıkan demokrasiler genellikle tek bir partinin seçim ve darbe kombinasyonuyla iktidarı ele geçirmesiyle çöktü. Olumlu bir seçim sonucuyla cesaretlenen veya ideolojiyle motive olan bir parti sistemi içeriden değiştirebilir. Faşistler, Naziler ve komünistler 1930’larda ve 40’larda seçimlerde başarılı olduklarında, bu başarılarını gösteriler, baskı ve salam taktiklerinin bir kombinasyonuyla ileri taşıdılar, muhalefet katmanlarını birer birer dilimlediler. Çoğu insanın dikkati dağıldı, bazıları hapsedildi veya düpedüz yenildiler.”

“David Lodge’un bir romanının kahramanı, sevgilinizle son buluşmanızın, son buluşmanız olduğunu bilmediğinizi söyler. Oy vermek de böyledir. 1932’de Nazi Partisi’ne oy veren Almanların bir kısmı şüphesiz bunun bir süre için son anlamlı özgür seçim olabileceğini anlamıştı, ancak çoğu farkında değildi. 1946’da Çekoslovak Komünist Partisi’ne oy veren Çek ve Slovakların bir kısmı muhtemelen demokrasinin sonu için oy verdiklerinin farkındaydı, ancak çoğu bir şansları daha olacağını varsayıyordu. Hiç şüphe yok ki 1990’da oy kullanan Ruslar da bunun ülke tarihlerindeki son özgür ve adil seçim olacağını düşünmemişlerdi ki (şu ana kadar) öyle oldu. Her seçim son seçim olabilir ya da en azından oy veren kişinin yaşamı boyunca son seçimi olabilir. Naziler 1945’te bir dünya savaşını kaybedene kadar, Çekoslovak komünistleri 1989’da sistemleri çökene kadar iktidarda kaldı. Rusya’da 1990 seçimlerinden sonra kurulan oligarşi halen hâkimiyetini sürdürüyor ve başka ülkelerde demokrasiyi yok etmek üzere tasarlanmış bir dış politikayı destekliyor.”

Demek son seçim için oy vermeye gidenler, genellikle bunun son seçimleri olduğunu bilmiyor…

Şimdi buradan nereye?

Derken, Dr. TEPAV kurucu yöneticisi Dr. Güven Sak’ın “Şimdi buradan nereye?” başlıklı yazısına rast geldim. Şöyle bitirmiş:

“Neden kalıcı olur bu hasar, neden unutulmaz? 1946’dan beri ilk kez memlekette sandığın haysiyeti ile ilgili soru işareti yaratmaya cüret ediyor siyaset. 1946’yı aradan geçen seksen küsur yıla karşın hiç unutmadık. Bunu da unutmayız.”

“Kötü işte.”

Nedense insanlar bugünlerde tiranlığı merak etmeye başladı.

Önceki İçerikAvukatlar Günüymüş!
Sonraki İçerikBoykot ve Sivil İtaatsizlik Eylemleri
İskender Öksüz
İskender Öksüz 14 Eylül 1945 tarihinde İzmir'de dünyaya gelmiştir. 1966 yılında Ege Üniversitesi Kimya-Fizik Bölümü'nde lisans eğitimini tamamlamıştır. Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumunun yurtdışı bursuyla ABD'de Yale Üniversitesi'ne kabul edilmiş, burada, Oktay Sinanoğlu'nun danışmanlığında, 1968'de yüksek lisansını 1969'da da doktora derecesini almıştır. İskender Öksüz 1968-1979 yılları arasında; Orta Doğu Teknik Üniversitesi'nde bölüm başkanlığı, rektör yardımcılığı ve rektör vekilliği görevlerinde bulunmuştur. Yine aynı yıllarda senato üyeliği (ADMMA), Türkiye Atom Enerji Komisyonu 7. Dönem üyeliği, Atom enerjisi konusunda bakan danışmanlığı ve Töre-Devlet Yayınevi yöneticiliği yapmıştır. Öksüz, 1981-1987 yılları arasında, Suudi Arabistan'da bulunan University of Petroleum and Minerals'da akademik ve idari görevler, bilgisayar destekli öğretim koordinatörü, yeni öğretim üyesi seçimi ve terfi komitesi üyeliği yapmıştır. 1987 yılından itibaren sağlık, bilişim ve eğitim sektörlerinde çeşitli firmalarda üst düzey yöneticilik yapan Öksüz, çeşitli şirketlerde yönetim kurulu üyeliği, genel müdürlük ve holding genel koordinatörlüğü yaptı. İskender Öksüz 2012 yılında Gazi Üniversitesi Kimya Mühendisliği Bölümünden emekli oldu. Otuzun üstünde bilimsel yayını yedi yüzün üzerinde atıfı bulunan Öksüz, KÜBİTEM (Kültür, Bilim ve Teknik Merkezi) kuruculuğu, Türk Ocağı Hars Heyeti ve Yönetim Kurulu üyeliği, Millî Düşünce Merkezi Yönetim Kurulu üyeliği; Töre, Devlet, Bozkurt, Türk Yurdu dergilerinde makale ve başka yazıları yayımladı. Üniversiteler de dâhil olmak üzere çeşitli platformlarda konferans, söyleşi ve röportajlarda bulundu.[5][6] Ayrıca Son Havadis, Yeni Ufuk ve Ayyıldız gazetelerinde köşe yazarlığı yaptı. Karar gazetesinde köşe yazarlığına devam etmektedir. İskender Öksüz, 5 Mayıs 2021 tarihinde vefat eden ünlü romancı Emine Işınsu ile evliydi. Eserleri[7] Millet ve Milliyetçilik Bilim, Din ve Türkçülük Alt Akıl: Aptallar ve Diktatörler Türk Milliyetçiliği Fikir Sistemi Türk'üm Özür Dilerim Niçin Geri Kaldık? Çin Dünyayı Ele Mi Geçiriyor? (Konuralp Ercilasun ile birlikte)