Tek Adama Dayalı Sistem

21

Hatırlatmak isterim;
Türkiye efsanesi Köy Enstitüleri, 1940 yılında iş ve eğitimi bir araya getirmek, öğretmenler yetiştirmek amacıyla Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel tarafından kurulan sistemdir. Köy Enstitüleri, tarıma el verişli bölgelerde, entelektüel öğretmenler yetiştirmek için köylülerin katkılarıyla oluşturuluyordu
*
1935 yılına gelindiğinde nüfusunun yüzde 80’ini oluşturan köylerde, eğitim çağındaki çocukların ancak yüzde 25’ine eğitim verilebiliyordu. Kırk bin köyün 35 bininde öğretmen ve okul yoktu.
Yeni bir sisteme, yeni bir canlanmaya gereksinim vardı. İşte Köy Enstitüleri sistemi bu arayıştan doğdu.
Araştırmalara göre; Köy Enstitüleri sayesinde 1940 ve 1946 yılları arası 15 bin dönüm tarla tarıma elverişli hale getirildi ve bu tarlalarda üretime başlandı, 750 bin fidan dikildi, 1200 dönüm bağ oluşturuldu, 150 büyük çaplı inşaat, 60 işlik, 210 öğretmen evi, 36 ambar ve depo , 48 ahır ve samanlık, 100 km yol, 16 su deposu, 12 tarım deposu, 20 uygulama okulu ve 12 elektrik santrali yapıldı.
*

Tarım ve hayvancılığı darbe vuran; bugünkü ekonomik darboğazına girmemizin başlangıcı sayılacak Amerikan patentli zihniyeti kavrayalım:

Cumhuriyetin en başarılı eserlerinden biri olan Köy Enstitüleri sisteminden alınacak birçok ders vardır. Geçmişte başarıyla uygulanmış bu sistemden bugün de yararlanılabilir.

*

Ülkesine hizmet etmiş, vergisini vermiş bir yurttaş olarak; iktidarın ülkeyi getirdiği ekonomik çıkmazları görünce, varlık içinde yokluk yaşadığımızı görünce işte ‘’Tek Adama Dayalı Sistem’’ buymuş diyorum.

*
Uzmanların ifadesiyle Ülkenin ihtiyaç duyduğu buğday üretiminin % 40 ini ithal etme durumundayız.
Rusya’nın Ukrayna’yı işgal için savaş çıkartması en çok buğday aldığımız( ithal ettiğimiz buğdayın % 90 bu iki ülkeden yapılıyor) iki ülke açısından ekmek fiyatlarına olumsuz yansıma durumu varsa; Ayçiçeği yağının % 70 Ukrayna’dan ithal ediliyor ise… Daha birçok gıda ürünlerini ithal etmek zorunda kalmışsak ki düne kadar ihraç ettiğimiz gıda ürünleri;
Hayvancılığı dar boğaza sokmuşsanız….Yanlış giden bir şeyler var.
Ülkeyi yönetenlere sormamız gerekir:
Bulgaristan torağı kadar toprağımız işlenmez çorak halde bırakılmış ise; iktidar ne yapıyor?
İktidar neyle uğraşıyor?
*
Hayat pahalılığı( enflasyon) gittikçe yükseliyor; vergisini veren vatandaşın alım gücü daraldı; dar gelirli açlık sınırında; işsizlik hat safhada.
Nasıl politika üretiliyorsa; çalışanlar fakirleşiyor, patronlar zenginleşiyor(!)
Yirmi küsür yıldır Tek Adam Rejiminin ülkeyi taşıdığı nokta desem;
Yanlış mı dersiniz?
*
Özellikle Partili Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, tam anlamıyla çöküşü hızlandıran bir yapıya dönüştü. Sorun çözme kabiliyetini kayıp eden iktidar, uzmanlaşmış bürokrasi ve paylaşımcı bakanlıklar koordinasyonu yerine, karar alma yetkisini tek kişiye indirgedi. Böylece bütün sorunların çözümü, tek kişi, tek akıl, tek yetenek ve tek beceriye kalınca, o tek kişide varlık gösteren tek kapasite, ister istemez çözümsüzlük üretmeğe başladı. Nihayetinde hiç kimse, ekonomide, sanatta, sporda, hukukta, bilimde kısacası her alanda en iyi bilen olamaz. Bu, insan kapasitesinin üstünde bir yüktür. Hâliyle, bir ülkenin en temel sorunlarının çözümünü de ondan bekleyemeyiz. Çok sorunu, her bir sorunun uzmanlık gerektiren özelliklerini bilen kolektif akılla çözebiliriz.
*
Hukukun üstünlüğüne dayanan, fikir ve inanç özgürlüğünü önceleyen, yönetimde demokratik, laik sistemi esas alan, ortak aklın öne çıkması adına Parlamenter sistemin olmazsa olmazı olan, diğer bir ifadeyle ‘’demokratik Parlamenter Sistem’’in eksiksiz çalıştırılmasıyla güven temelinde, adaletin tecellisi ekseninde sorunların çözümü esas alınmalıdır.
*

Halkın tercihiyle iktidar olmuş demokratik güçler için Demokrasi bir anahtardır, problemleri çözme biçimidir. Demokrasi, devletinin, milletinin, bayrağının bayraktarlığını yapacak liyakatli, vasıflı, aydın kültürlü insanları öne çıkaran bir rejimdir.
Kapıları sizin gibi düşünmeyenlerin üzerine kilitleyerek demokrasiyi kilitleyemezsiniz, kapıları sizin gibi düşünmeyenlerin üzerine kilitleyerek millî iradeyi kilitleyemezsiniz, kapıları sizin gibi düşünmeyenlerin üzerine kilitleyerek sosyal kurumları kilitleyemezsiniz.
İlkeleriyle, yaşanan tecrübelerle hayata geçirilmiş ‘’devlet aklını’’kullanmayıp, ‘’tek adam’’diye adlandırılan anlayışla karar verirseniz yanlış üstüne yanlış yaparsınız; ülkenin itibarında güvensizlik yaratırsınız.
Bugün ülkemiz içte ve dışta bu güvensizliği yaşamaktadır kanaatindeyim.
*
Çağdaş anlamda Köy Enstitülerinin yeniden yapılanması düşünülmeli. Örneğin, halkçılık ve toplumsal kalkınma adına çağdaş ülkelerdeki benzeri gibi özerk çalışan, devlet destekli bir araştırma enstitüsü kurulabilir. Kurulacak bu enstitünün bilimsel araştırmalarından, önerilerinden ülkemiz hatta bütün insanlık yararlanabilir.