Tehlikeli Adımlar

27

     Düşman meçhûl / bilinmez olduğu zaman daha zararlı olur.

     Nitekim, daha kandırıcı olunca bir kat daha habîs / fena olur.

     Hele aldatıcı olursa fesâdı / fenalık ve kötülüğü, çok daha şedîd / şiddetli olur.

     Dahilî / içte olursa zararı daha azîm / büyük olur.

     Çünkü dahilî / iç düşman, kuvveti dağıtır.

     Halkı meşgûl ederek, birlik ve beraberliğin bozulmasına sebep olur. Cesareti azaltır.

     Haricî / dış düşman ise, bil’akis / aksine

     Asabiyeti / din ve müsbet milliyet duygusunu şiddetlendirir.

     Salâbeti / metanet ve dayanıklılığı artırır.

     Nifakın / münafıklığın, ikiyüzlülüğün cinayeti ise,

     Millet, Devlet ve İslâm için, pek büyüktür.

     Zira içinde bulunduğumuz İslâm Âlemi’ni ve özellikle Türkiye’yi

     Zelzeleye ma’rûz bırakan ve büyük sarsıntılara uğratan da bu nifakdır.

     Yani müslüman görünümlü kâfirliktir.

     Bunun içindir ki, Kur’an-ı Kerîm münafıkların fenalık ve kötülüklerine yer vermiştir.

     Türkiye’de son zamanlarda, tecâhül-i ârifâneden / bilmezlikten gelinerek;

     Sûret-i haktan / doğru ve dürüst biriymiş gibi gözükerek, sinsi bir şekilde;

     Demokrasi ve eşitlik kalkanı arkasına sığınarak, Türkiye’nin temelleriyle oynanıyor!

     Türkiye’ye, birlik ve beraberliğini bozacak adımlar attırılmak isteniyor!

     Türk Milleti, bu devletin kurucu unsuru, temelindeki birleştirici faktörü ve âmili iken,

     Türkiyedeki diğer unsurlardan; sadece sıradan biriymiş gibi nazara verilerek;

     Vatanı ve devleti tek başına temsil edemiyeceği gibi, safsatalar ileri sürülerek;

     Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin tarihî ve haklı adı üstünde tereddütler uyandırılmak isteniyor!

     Türkçe’nin Resmî Dil olmasından, yazık yazıklar olsun ki, bazıları gocunuyor!

     Türkiye’nin “Türkiye” adından, maalesef kimileri rahatsızlık duyuyor!

     Hâlbuki Avrupa bile “Turkey” adını, bizzat kendileri belirlemiş ve koymuşlardır.

     Çünkü karşılarında hep bu milleti görmüş ve bulmuşlardır.

     Çünkü Türkler: “Allah öyle bir topluluk getirecektir ki, Allah onları sever, onlar da Allah’ı sever.

     Onlar mü’minlere karşı alçak gönüllü, kâfirlere karşı izzet sahibidirler

     Ve Allah yolunda cihad ederler.” (Mâide: 54) âyetine muhatap olarak;

     Asırlarca, Kur’an’ın bayraktarlığını yapmışlardır.

     Hangi ülkede resmî dil; birden fazla?

     Hangi ülke isimleri; bir değil, birden fazla!

     İçlerindeki kavim ve unsurlardan biri;

     Tarihî bir fonksiyon icra ettiğinden dolayı, diğerlerinin de onayıyla,

     Devlet ve milleti temsil yetkisini üzerine almış.

     Hiçbir unsur da bundan rahatsız olmamış ve olmuyor.

     Bunun en güzel örneği ABD.

     Çok sayıda kavimlerin yaşadığı, ABD’de birçok dil konuşulduğu halde,

     İngilizce rasmi dil olarak kabul görüyor. Kimse de bundan gocunmuyor.

     Hiçbir Avrupa devletinde;

     Ne tek bir kavim yaşıyor, ne de tek bir dil konuşuluyor.

     Ama her bir Avrupa devletinin; tek bir ismi, tek bir resmî dili var.

     Böyle olmasaydı Avrupa’da Fransa, İngiltere, İspanya ve İtalya gibi devletler de olmayacaktı.

     Milletler; tarihin belli bir sürecinden geçerek; tabii birer eleme ve oluşumlar neticesinde;

     Kendilerine has bir millet ismini alarak ve tarihin açtığı imkânlarla;      Belli bir dilin etrafında kenetlenerek ortaya çıkmış; birer realite ve gerçektirler.

Önceki İçerikBeyaz Yürüyüş; Büyük Hekim Buluşması
Avatar photo
1944 yılında İstanbul'da doğdu. 1955'de Ordu ili, Mesudiye kazasının Çardaklı köyü ilkokulunu bitirdi. 1965'de Bakırköy Lisesi, 1972'de İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünden mezun oldu. 1974-75 Burdur'da Topçu Asteğmeni olarak vatani vazifesini yaptı. 22 Eylül 1975'de Diyarbakır'ın Ergani ilçesindeki Dicle Öğretmen Lisesi Tarih öğretmenliğine tayin olundu. 15 Mart 1977, Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünde Osmanlıca Okutmanlığına başladı. 23 Ekim 1989 tarihinden beri, Yüzüncü Yıl Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünde Yakınçağ Anabilim Dalı'nda Öğretim Görevlisi olarak bulundu. 1999'da emekli oldu. Üniversite talebeliğinden itibaren; "Bugün", "Babıalide Sabah", "Tercüman", "Zaman", "Türkiye", "Ortadoğu", "Yeni Asya", "İkinisan", "Ordu Mesudiye" ve "Ayrıntılı Haber" gazetelerinde ve "Türkçesi", "Yeni İstiklal", "İslami Edebiyat", "Zafer", "Sızıntı", "Erciyes", "Milli Kültür", "İlkadım" ve "Sur" adlı dergilerde yazıları çıktı. Halen de yazmaya devam etmektedir. Ahmed Cevdet Paşa'nın Kısas-ı Enbiya ve Tevarih-i Hulefası'nı sadeleştirmiş ve 1981'de basılmıştır. Metin Muhsin müstear ismiyle, gençler için yazdığı "Irmakların Dili" adlı eseri 1984'te yayınlanmıştır. Ayrıca Yüzüncü Yıl Üniversitesi'nce hazırlattırılan "Van Kütüğü" için, "Van Kronolojisini" hazırlamıştır. 1993'te; Doğu ile ilgili olarak yazıp neşrettiği makaleleri "Doğu Gerçeği" adlı kitabda bir araya getirilerek yayınlandı. Bu arada, bazı eserleri baskıya hazırlamıştır. Bir kısmı yayınlanmış "hikaye" dalında kaleme aldığı edebi yazıları da vardır. 2009 yılında GESİAD tarafından "Gebze'de Yılın İletişimcisi " ödülü kendisine verilmiştir.