Tayyip Erdoğan Neden Seçilmemeli?

110

 

On Ağustos’ta yapılacak cumhurbaşkanlığı seçiminde;

Mücadele, Ekmelettin İhsanoğlu ile Tayyip Erdoğan arasında geçmektedir.

Selahattin Demirtaş;

Ülkeyi bölmek üzere, terör örgütünün stratejisine uygun hareket ederek,

Pazarlıkta, elinin güçlenmesini esas olmak üzere,

Hükümetle pazarlık yapabilecek sayısal güç için mücadele etmektedir…

Yönlendirme anketlerin neticesini bir tarafa bırakacak olursak, birinci turdaki seçim, ortadadır.

İkinci turda ise, terör örgütü tarafı belirleyici olur.

İki alternatif düşünülmektedir…

İlki; ikinci turu boykot etmek…Tarafların birbirleri ile mücadelesini izlemek…

Ya da, Tayyip Erdoğan’la anlaşma cihetiyle seçime katılma…

İkinci alternatif yüksek bir ihtimalle uygulanır.

Zira Tayyip Erdoğan; ikbal için her tür anlaşma zeminine müsaittir.

Nede olsa, kendi deyimleri ile

“önce mücahit, sonra müteahhit, sonra da, her şeye müsait…”olmuşlar…

Tayyip Erdoğan neden seçilmemelidir?

Zayıflamış sinir sistemi ile devleti temsil edecek psikolojik durumda değildir…

Öfkesi, aklını devreden çıkarabilmektedir.

Öncelikle tarafsızlığını yitirmiş biridir…

Millet ve milliyet düşüncesine karşıdır.

Yani milliyetsizlik fikrine sahiptir. (kendi ikrarıdır)

Hırsızlık ve yolsuzluk şaibesi, yafta gibi boynunda asılı durmaktadır.

Devlet, onun sayesinde, denetlenebilir olmaktan çıkmıştır.

Kamuda savurganlık ve keyfilik, gelecekte, ülke bütünlüğüne kastedeceklerin,

kışkırtma ve kaos ortamı için kullanılabileceği bir boyut kazanmıştır.

Son on iki sene de görülen en bariz şey, kendisine oy vermeyenleri “ötekileştirmesi” olmuştur.

Devlet yönetimi mutlaka tarafsız bir anlayışla denetlenebilir olması sağlanmalıdır.

Yoksa her şeyi,”tekel “ine alan iktidar, haksızlık üzerine işleyiş temin edecektir.

O da, hakkı kaybolan insanların haklarını koruyabilmek adına, ihkak-ı hakka (kendi hukukunu oluşturma) başvurma ihtimalini doğuracaklardır.

Bu sosyal felaket olur…

Son günlerde, başbakanın psikolojisindeki olumsuzluk, saldırganlık, cihetiyle,

Durumunu iyi göstermemektedir.Esas itibarı ile başından beri, kaybetmek kaygısını yaşamaktadır.

Yoksa başbakan olarak seçime gitmez, istifa ederek, bağımsız girerdi…Demek ki, özgüveni yoktur.

Kazanmaması halinde aklanmadan ona hükümet kurma görevi verilmeyeceğini bilebilmektedir.

Bu korkusu da mevcuttur.

Suriye ve Irak politikalarında gösterdiği kötü performans, kamuoyunda çok olumsuz değerlendirilmektedir.

Terör örgütlerine karşı, sıcak ilişkili bir duruşu,

Büyükelçilik mensuplarının bir avuç teröristlerin elinde rehine,

PKK’lıların ülkemizin içinden yüzlerce çocuğu dağa kaçırmalarında herhangi bir şey yapamıyor olması,

Başbakan olarak etkisizliği, acizliği ortadadır.

Son mahalli seçimlerden sonra, lehine sayılabilecek ne yapmıştır?Koca bir hiç…

Altı yüz kişilik bir koruma ile gezen bir başbakan,

Ne tür bir olumsuz icraat içindedir ki, bu tedbirleri almak zorunda kalsın?

Dış itibarı sıfıra inmiş bir kişinin ülke temsilinde, ülkeyi dezavantajlı duruma sokar…

Ülkemizin hakkıyla temsil edilebilmesi ve devletin işleyişinin denetlenebilesi için,

Devletlerarası hukuku ve prensipleri iyi bildiği için,

Ekmelettin İhsanoğlu desteklenmelidir.