Züht dünyayı dışlamak değil,
Dünya sevgisinin kalbimize bağdaş kurmasını önlemektir.
Yediğimize içtiğimize
Boğazımızdan geçene dikkat etmektir.
Bu günkü züht anlayışı bir lokma bir hırkayı aşmış durumdadır.
Züht her türlü lüks ve konfordan uzak durmak değil
Lüks ve konforu helalinden elde etmektir.
Gösteriş ve israftan uzak durmaktır.
Müslüman helalinden zengin olmalı
O zenginlik ona helâlı haramı unutturmamalı.
Ahreti öteleyip dünyayı kalbinin merkezine yerleştirmemelidir.
İmamı Azamdan bir anekdot;
İmamı Azam Hazretleri bir gün öğrencileriyle ders halkasında iken
Dışarıdan birisi gelir, eğilerek hoca efendinin kulağına bir şeyler fısıldar.
İmamı Azam bir müddet bekledikten sonra “elhamdülillah” der
Derse devam eder.
Aradan bir iki haftalık zaman geçer
Yine ders halkasında iken aynı kişi gelir.
Yine eğilerek hoca efendinin kulağına bir şeyler fısıldar.
İmamı Azam bir müddet düşündükten sonra yine “elhamdülillah” der
Bu durum öğrencilerin dikkatini çeker.
Ve hocalarına bu işin ne sırrını sorarlar.
İmam “haberci ilk geldiğinde bana Mısıra gönderilen kumaş yüklü geminin battığını söyledi.
Kalbimi yokladım baktım üzüntü keder yok,
Elhamdülillah diyerek Allah’a hamd ettim.
Haberci ikinci sefer geldiğinde
Haberin yanlış olduğunu batan geminin size ait olmadığını söyledi.
Kalbimi dinledin baktım bir sevinç var mı?
Baktım oda yok dünya sevgisi kalbimde yer tutmamış
Onun için Allah’a hamd ettim.
İşte züht ve zahitlik budur.
Böyle bir haber bize gelse üzülmez yâda sevinmez miyiz?
Yâda ne kadar üzülür ne kadar seviniriz?
Dünya ve ahret önceliğiniz vereceğiniz cevaba göredir.
Dünya ve ahret dengesini kurabilmek temennisiyle…