Tarihler 27 Eylül 2013. İran’ın Horasan eyaletinin merkez başkenti Meşhed’deyiz. Aslında Meşhed yeni bir şehir özellikle Humeyni’nin İslam devriminden sonra Meşhed bölgesine yerleşmek isteyen üç ve iki çocuklu İranlı ailelere ev yapmaları için devlet parasız yer tahsis ettiği için bölgenin nüfus hızlı bir şekilde artmış ve bugün 2,5 milyonu geçmiş durumda. Aslında Horasan medeniyetinin başkenti olarak Tus şehri geçmekte. Tarihi Tus şehri bugün harabe halde. Sadece Firdevsi’nin mezarı bir de Emeviler döneminden kalma birkaç tarihi eser kalıntısı. Tus şehri yaklaşık 30 kilometre. Biz ilk ziyaretimizi Fermes köyündeki Silsile-i Saadatın 8. Halkası olan Ebu Ali Farmedi hazretlerinin türbesini ziyarete gidiyoruz. “Ebu Ali Farmedi hz.’nin asıl adı Fadl bin Muhammed´dir. 1042 (H.433) senesinde doğdu. Horasan´da yaşadı. 1085 (H.478)´de vefât etti. Yaşadığı devirde parmakla gösterilen alimlerden biriydi. Zâhirî din ilimlerini, Ebü´l-Kâsım Kuşeyrî hazretlerinden öğrendi. Ayrıca Ebû Abdullah Muhammed bin Muhammed Şîrâzî, Ebû Mensûr Temîmî, Ebû Abdurrahmân Neylî, Ebû Osman Sâbûnî ve daha başka âlimlerden de ilim tahsîl etti. Tasavvuf, rûh ilimlerinin mütehassısı idi. Evliyânın meşhurlarından olan Ebû Saîd Ebülhayr´dan da istifâde ederek feyz aldı. Hocası Ebü´l-Kâsım-ı Gürgânî, Ebû Osman-ı Magribî´nin, bu da Cüneyd-i Bağdâdî hazretlerinin talebesi olup, herbirisi, insanlara doğru yolu göstermek için yetişmiş ve yetiştirebilen âlimler idi.
Ebû Ali Fârmedî hazretleri, hem İmâm-ı Gazâlî, hem de Yûsuf-i Hemedânî hazretlerinin hocası idi. Her ikisi de ondan istifâde ederek kemâle gelmiş, yüksek derecelere kavuşmuştur. Fârmedî Nakşibendî tarikatı tarihinde önemli bir yere sahiptir. Sözü, nasihatları pek tesirli idi. Selçuklu Devletinin meşhur veziri Nizâm-ül-mülk ve zamânın devlet erkânı kendisine çok hürmet ederdi.”
Ebu Ali Farmedi hz’lerinin tübesini ziyaret için gittiğimiz Fermes köyünü güçlükle buluyoruz. Sakın ve sessiz bir Horasan köyü. Toprak damlı evler, küçücük dükkanlar, bağ ve bahçeleriyle sanki Anadolu’dan herhangi bir köy gibi. Köyün merkezinde küçük bir tabelada Ebu Ali Farmedi ismi yer almış. Türbenin bulunduğu mezarlığa gidiyoruz. Kimsesiz, sahipsiz ve metruk bir halde. Mezarlık taşları bizdeki mezarın baş ucunda değil. Mezar taşı yazıları da mezarın üstüne yata olarak kapatılan taşlara yazılmış. Bazı resimli ve isimli mezar taşları da var. Çocuklar ve genç kadınlar mezarları ziyaret ediyorlar.
Ebu Ali Farmedi hazretlerinn mezarı üzerine türbe yapılmaya başlanmış. Daha önce sade ve küçük bir mezar imiş. Türkiyeden bir çok ziyaretçi buraya gelince İran yönetimi Ali Farmedi hazretlerinin yanına bir Şii İmamı defnederek her iki mezarın üzerine büyük ve kubbeli bir türbe yapmaya başlamışlar. Buradaki amaç Ali Farmedi hazretlerini de Şii gibi göstermek. Şii İmam’ın kızı ve eşi mezarı ziyaret ediyorlar. Her iki mezar da yanyana. İnşaa halindeki türbenin başucunda Fatihalar okuyup dua ediyoruz. Türbenin çeşitli yerlerden belgesellerini çekiyoruz. Bizim gibi türbeyi ziyarete gelen İranlılarla görüşerek belgesel çekiyoruz. Türbedeki ziyaretimiz tamamlayarak tarihi Tus şehrine gitmek üzere yola çıkıyoruz.
ŞAİR FİRDEVSİ’NiN ANIT MEZARINDAYIZ..
Elli kilometrelik bir yoldan sonra bizim Konya’yı andıran düz ve geniş bir ovada Binbir Gece masallarının anlatıldığı Tus şehri harabelerinin bulunduğu yere geliyoruz. Harun Reşit döneminde yapılan medrese bizi şehir girişinde karşılıyor. Bazıları buraya Zindan da diyorlar. Tus şehrindeki ilk durağımız Şahname’nin yazarı Firdevsi’nin Anıt mezarı oluyor. Çok geniş bir alan, havuzlu bahçenin yanıbaşında dört köşe farklı bir mimari stile sahip anıt mezar bizi karşılıyor. Firdevsi’nin beyaz mermerden yapılan heykeli, Firdevsi’nin kitaplarında Zaloğlu Rüstem olarak geçen kralın heykeli, anıt mezardaki şiirlerle Firdevsi’ye İran yönetim çok büyük önem vermiş. Anıt mezarın çevresi ziyaretçi akınına uğruyor.Türkçe’yi güçlükle konuşan Meshet’li rehberimiz Azeri türkü Firdevsi’ye çok önem verdiklerini, Firdevsi olmasaydı İranlıların Farsçayı bırakıp Arapça konuşmaya başyalayacaklarını, Şahnameyle Firevsi’nin Arapçayı İranlılara yeniden sevdirdiğini söyleyip, Firdevsi’nin şiirlerinden kendine has makamla Firdevsi’nin kabri başında Devri Alem kamerasına şiirler okudu.
Firdevsi’nin asıl adı Hekim Ebul Kasım Firdevsi’dir. “Firdevsi 60.000 beyitten oluşan Şahname adlı eserinde; ilk insandan III. Yezdigirt dönemine kadar İran tarihi anlatır. Şahname’yi tamalayınca 1010 yılında Gazneli Mahmud’a sunar ancak, bağlanan aylığı az bulduğu için sultanı ağır biçimde hicvedince, Gazne´den göçmek zorunda kaldı. Bir süre Herat´ta ve Taberistan emiri Şehriyar´ın yanında kaldıktan sonra, Tus´a dönerek orada öldü. Firdevsi´nin soyca bir Dihkan ailesinden olduğu söylenir. Doğum yılı kesin olarak bilinmemektedir. Firdevsî, Gazneli Mahmut´un fikirler aldığı bilginlerden de bir tanesidir. Firdevsi gibi bilginlere Gazneli Mahmut maddi ve manevi yönden destek olmuştur.”*
Firdevsi’nin kabrinin bulunduğu bölgeye yakın bir yerde ise Balıklıgölet bulunmakta. Yeraltından kaynayarak çıkan bu gölün suyunun şifalı olduğu söylenmekte. Firdevsi’nin Anıt mezarının belgesel görüntülerini çekerken İstiklal Marşı şairi M.Akif Ersoy ve bayrak şairi Arif Nihat Asya hatırama geldi. Biz onlara hiç değer vermedik. Arif Nihat Asya’nın Çatalca’da dünyaya geldiği ev perişan ve yıkık. Mehmet Akif’in Edirne Kapı’daki mezarı ise herhangi bir mezar gibi. M. Akif”in hayatı tam bir çileyle geçmiş. Ancak Devri Alem programı olarak M. Akif ile ilgili belgesel çekip M. Akif’e vefa borcumuzu ödediğimize inanıyoruz.
Tus harabeleri ve Haruniye Medresesi
Firdevsi’nin mezarının yakınında Harun Reşit döneminden kalma kubbeli büyük bir yapı var. Bazı kayıtlarda buranın Haruniye Medresesi olduğu bazı kayıtlarda ise Harun Reşid döneminden kalma büyük bin zindan olduğu söyleniyor.Yeşillikler ve gül bahçeleri içerisindeki bu eserin içerisine giriyoruz. Eserin içerisinde Tus şehrinin kalesiyle birlikte şehir maketi yapılmış. Bu makete bakınca Tus şehrinin gerçekten muhteşem bir şehir anlıyoruz. Tipik Horasan evleri, Tus Kalesi ve şehir mimarisi makette çok iyi anlatılmış. Ayrıca başka maket ve fotoğraflar da var. Müze içerisindeki eserlerin belgesel görüntülerini çekiyoruz. Müzenin bahçesindeki Horasan dönemine ait kitabeler, üzeri yazılı mezar taşları, Horasan medeniyetini ihtişamını da yanstıyor. Tarihi Horasan şehrinde İran yönetim kazı çalışmalarını sürdürüyor. Kazı yapılan bölümlerin üzerleri kapalı. Ancak çevrede traktörler tarla sürüyor. Deyim yerideyse Tus şehri yavaş yavaş yok oluyor.
İmam Gazali Hazretlerin Türbesi
Horasan alimlerinden çok önemli bir şahsiyetin mezarını ziyarete gidiyoruz şimdi. Mezarı birkaç yıl önce bulunmuştu. İmam Gazali hazretlerinin türbesi de Tus şehrinde. Dar yollar ve tarlalardan geçiyoruz. Yol kenarında, üstü çinkolarla kapatılmış, çevresi tellerle çevrilen İmam Gazali hazretlerinin mezarı tıpkı bulunduğu gibi. Hiçbirşey yapılmamış. Daire vaziyetinde, Horasan harcıyla çevrili bir mekanda toprak sanduka şeklinde üç mezar bulunuyor. Ortadaki mezar İhya-u Ulumiddin’in yazarı Huccetil İslam İmam Gazali hazretlerine ait. İmam Gazali hazretleri ömrünü ilme ve islami hizmetlere adamış. Tasavvuf kültürü ile hem hal olmuş, büyük bir Allah dostu. Hicri 450 yılında İran’ın Tus kentinde dünyaya gelmiş, yine hicri 505 yılında Tus’ta vefat etmiş. 55 ömründe 450 kitap yazmış. Bugün bu kitaplardan 70’i basılarak kültürümüze kazandırılmış. Selçuklu döneminde yaşayan İmam-ı Gazali Nizamü’l Mülk ve Hasan Sabbah’la da talebe arkadaşı oldukları söyleniyor. Gazali Hicri 450 (Miladi 1058) yılında Horasan´ın Tus şehrinde doğmuştur. İlk öğrenimini Tus´ta Ahmed bin Muhammed er-Razikânî’den almış, daha sonra Cürcan şehrine giderek Ebû Nasr el-İsmailî’den eğitim görmüş daha sonra 28 yaşına kadar Nişabur Nizamiye Medresesi’nde öğrenim görmüş, itikadi düşünce olarak Ebu Hasan Eş´ari’den ve ameli görüş olarak ise Şafiî´den etkilenmiştir. Hocası İmam-ı Harameyn lakaplı Abdülmelik el-Cüveynî 1085 yılında ölünce Nişabur’dan Büyük Selçuklu Devleti’nin veziri Nizamülmülk’ün yanına gider. Nizamülmülk´ün huzurunda olan bir toplantıda verdiği cevaplarla diğer bilginlerden üstünlüğünü kanıtlayarak 1091 yılında Bağdat’taki Nizamiye Medresesi´nin Baş Müderrisliği’ne tayin edilir. Burada bilgisi ve edindiği öğrenci topluluğuyla kısa sürede ün ve saygınlık kazandı. İçine girdiği ruhsal bunalımın da etkisiyle Sûfizm´e yöneldi ve Ebu Ali Farmedi´nin etkisiyle bu alanda yoğunlaştı. Bu ilgi ve hac arzusuyla medresedeki görevini bırakarak 1095 yılında Bağdat´tan ayrıldı ve Şam´a gitti.[1] Şam da iki yıl kaldıktan sonra 1097 yılında Hac´a gitti.
Bağdat´tan ayrılışından on bir yıl sonra 1106 yılında Nizamülmülk’ün oğlu Fahrülmülk´ün ricası üzerine Nişabur Nizamiye Medresesinde tekrar eğitim vermeye başladı. Buradan kısa süre sonra Tus´a dönerek yaptırdığı Tekke´de müritleriyle birlikte Sûfi yaşamı sürdü. Gazali 1111 (Hicri 505) yılında doğum yeri olan İran´ın Tus şehrinde vefat etti.[2]
İmam Gazali hazretlerinin telle çevrili mezarı başında Fatiha-i şerifler okuyup dua ediyoruz. Buradn ayrılarak Meşhed yolu üzerinde Çınar ağaçlarının yanıbaşına kurulmuş şark sofralı Horasan lokantasında Horasan yemekleri yiyerek yorgunluk atıp Meşhed şehrine doğru yola çıkıyoruz. Meşhed’deki son gecemizi kameramızla Meşhed şehrinin belgesel görüntülerini çekerek değerlendiriyoruz. Tarihi Meşhed şehri İmam Rıza hazretlerinin türbesinin etrafında binlerce insan hem ziyaret ediyor hem de alışveriş yapıyorlar. Biz de Meşhed şehrinin karşısındaki dükkanlarda görüntüler çekerek otelimize dönüyoruz.
HORASAN’A VEDA EDERKEN
Hayalimdeki Horasan medeniyeti ve Tus şehrinde gördüklerim beni derinden yaralıyor. İran’ın Horasan Medeniyetin sahip çıkıp büyük bir eyaletine Horasan eyaleti adını vermesi sevindirici. Bugün İran’ın doğusundaki üç bölüme ayrılan Horasan eyaleti Merkezi Horasan. Güney Horasan ve Kuzey Horasan olmak üzere üç eyalete bölünmüş. Molla Cami gibi büyük alimler yetiştiren Türbetül Cam şehri gibi Horasan’da 23’ü büyük olmak üzere 54 şehir ve 74 köy ve kasaba bulunmakta. Horasan eyaletinin büyük şehirleri Meşhed, Merkezi Horasan Bircent, güney Horasan, Bocnurt, kuzey Horasan eyaletlerinin eyalet merkezi olarak bilinmekte. Horasan ve Horasan’a veren tarih Tus şehrinin terkedilmiş hali gönlümü yaralayarak 28 Eylül 2013 tarihinde güneşli bir sonbahar günü Horasan’ın başkenti Meşhed’ den , Nişabur’ a gitmek üzere ilim ve medeniyet merkezi Zemin-i Horasan elveda diyerek ayrılıyoruz.
Kaynak:
1) Abdülğâfir el-Farisî (ö. 529/1135) – Gazalî’nin bir öğrencisi el-Siyâk li Tarihi Nîsâbur’unun el-Muntahab mine’s-Siyâk li Tarihi Nîsâbur başlıklı kısa yazısında,
2) Ebu’l-Muzaffer Muhammed bin Ahmed el-Ebiverdî’nin (ö. 507/1113) Gazalî hakkındaki övgü şiirinde,