Tarih Tekerrür Etmez, fakat Kafiyelidir

90

Barings Bankası, 1762de
kurulmuş. İngilterenin en
eski, dünyanın ikinci en eski ticaret
bankasıymış. Bu yaşlı banka, Singapur ofisinin başına genç bir yöneticiyi tayin
etti. 1967 doğumlu Nick Leesonu.
Hikâyenin heyecanlı tarafı, 1995 yılında geçiyor. Demek ki o tarihte 28
yaşındaydı. Türev ürünler, opsiyonlar denilen borsa kontratlarıyla ticaret
yapıyordu. Leeson kâr ederse ne âlâ. Zarar ettiğinde, zengin kumarbazların
klasik taktiğine başvuruyordu: Aynı kumarı bu sefer iki kat parayla oynamak.
Olmadı, onun da iki katı. Böylelikle bir kere kazanırsa, bütün
eski zararlarını çıkaracağı gibi, kâra da geçiyordu. Baringsin kendisine direksiyonu verdiği ilk yıl, bu
metotlarla bankanın merkezini mutlu etmişti.

 

Hisse senetlerinin türevlerinin
ticareti, hisselerin kendilerinin ticaretinden daha risklidir. Hisse senediniz
mesela %10 değer kaybederse, yatırdığınız paranın %10unu kaybedersiniz; fakat kâğıdı belli bir değerde
almayı veya satmayı taahhüt
etmişseniz kâğıdın değerindeki %10 oynama, yatırdığınız bütün
paranın yok olması anlamına gelebilir. Hatta çok daha fazlasının Buna karşılık türevler, hisselerin kendi
fiyatının onda biri gibi fiyatlanır. Dolayısıyla aynı parayla çok daha büyük miktarlar alıp satabilirsiniz. Kâr da büyüktür,
risk de. Zaten borsanın kuralıdır: Risk azsa kâr azdır, risk çoksa kâr çoktur.
Bu hükümdeki kâr kelimesi yerine zarar yazarsanız, cümle yine doğrudur.

 

Kahraman Leeson piyasaya karşı

Aslında Leesonun
işleri pek yolunda gitmiyordu. Bankaya verdirdiği zarar, milyon sterlinlerden
on, sonra da yüz milyon
sterlinlere tırmanmıştı. Bu hâle düştüğünde rakamları gizlemeye başladı. Zarar yerine kâr
beyan etti. Leesonun
bildirdiği rakamlara göre Barings şahlanıyordu. Singapur borsasındaki diğer
şirketler onu kıskanıyordu. Barings, müdürünün
bu çapta yalan söyleyebileceğine ihtimal vermediği için 1994 sonunda onu yüklü bir primle ödüllendirmişti.

 

Ve 1995 geldi çattı. Borsada yatırım yapmak yerine borsayı
kumar oynama aracı gibi kullanırken Kobe depremi patlak verdi. Nikkei indeksi,
tabiatıyla düştü. Leeson, işte fırsat diye düşündü.
İndeks yerlerde sürünürken türev
alımına geçti. Öyle ya, Caddelerden
kan akarken al, insanlar sokaklarda dans ederken sat! demişler. İşte Kobe sokaklarında cesetler vardı.

 

 Ancak fiyat beklediği hızda yükselmedi. Hesabı kapatmanın, yani aldıklarının
parasını ödemenin vadesi yaklaşıyordu. İndeks 18.000 Japon Yeni
ni geçerse zarar etmeyecekti.
Fakat d
üşüş devam etti. Çaresizlik içinde başka bir yol
denedi. D
üşen
indeksten b
üyük alımlar yaptı. Böylelikle
indeksi y
ükselteceğini
umuyordu. Borsa tersine, d
üştükçe düştü.
Yine aldı, yine d
üştü. Aldı, yine düştü. Bankanın yatırım bütçesinin iki katı kadar zarar vardı.

 

Leeson son çareyi ortadan kaybolmakta buldu. Fakat Almanyada yakalandı. Singapura iade edildi. Yargılandı ve
6,5 yıl hapse mahkûm edildi.

 

Leeson kayboldu, banka iflas etti

 

Leeson, muhasebe hileleriyle gerçeği saklamış, bankanın
parasıyla yaptığı işlemleri, bir müşterinin
emriyle yapılıyormuş gibi göstermiş ve nihayet mevduat hesaplarındaki paralara
da el atmıştı. Ortadan kaybolurken bankanın zararı, o günün
parasıyla 827 milyon sterlin veya 1,3 milyar dolardı. Kısa zaman sonra Barings
Bankası iflasını ilân etti. İngiliz Merkez Bankasının (Bank of England) kurtarma teşebbüsü de başarılı olamadı. Sonunda ülkenin en eski bankası 1 sterline Hollandalı ING Banka satıldı.

 

Piyasayla harp edip kaybeden Leesonun hikâyesi 1999da
Rogue Trader isimli bir film yapıldı. Rogue Tradera, bulabildiğim en yakın tercüme, Sergerde Tüccar
veya Haydut Tüccar. Film
Türkiyede Büyük Kumar adıyla oynatıldı.
(https://youtu.be/cxSZzTYpZAg)

 

Bize ne Barings Bankasından
ve Leesondan

Bana ne Barings Bankasından
ve Leesondan
diyeceksiniz. Büyük çapta haklısınız. Yalnız bu
olayı, bizim meşhur bir bakanımızın doları düşürmek için piyasaya karşı
verdiği kararlı mücadeleye
benzeten birileri var. Ben bu fikirde değilim. Bir kere Türkiye, banka değildir. Öyle bir milyar sterlinle
iflas etmez. Bakınız 130 milyar dolarla bile iflas etmedi.

 

Etmedi değil mi? Maazallah.

 

Sayın bakan da tıpkı Leeson gibi ortadan kayboldu diyorlar.
İyi de Leeson suç işlemiş, yetkisi olmayan işlemler yapmış, dokunmaması gereken
mevduatlara dokunmuştu. Bakanımız bütün yaptıklarını tam yetkiyle
yaptı. Bütün yetkilerin sahibi devletin tepesi, sonuna kadar
arkasındaydı.

 

Leeson Nikkei İndeksini
yükseltmek için alım yapıyordu.
Aldı, indeks düştü. Tekrar aldı, tekrar düştü. Bizim bakan doları düşürmek
için satış yapıyordu. Sattı, dolar yükseldi.
Tekrar sattı, yine yükseldi.
Evet, bazı küçük benzerlikler var. Tarih
tekerrür mü etti?(Alıntı: Milli Düşünce Merkezi)