Suudi Arabistan’la Onur Zedeleyen Yakınlaşma

107

Kasım 2007’de, Suudi Kralı Abdülaziz bin Suud Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün davetlisi
olarak Türkiye’ye gelmişti. Bu ziyaret sırasında protokol kuralları altüst
edilmişti.
A. Gül, Kral’ı Esenboğa Havaalanında uçağının kapısında
karşılamıştı. Cumhurbaşkanı A. Gül ve Başbakan R.T. Erdoğan Suudi Arabistan
Kralı Abdullah’ı kaldığı otel odasında ziyaret etmişti.

Bu
durum MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural tarafından, “devlet geleneğine aykırı
ve yanlış olmuştur. Onurumuzu zedelemiştir. Türk milletini rencide etmiştir,
kabul edilmesi mümkün değil. Devlet geleneğinin yıpratılmasını milletimiz hak
etmiyor” cümleleriyle eleştirilmişti.

****

Sadece
bununla kalsa iyi. Suudi Kralın Gül ve Erdoğan’a verdiği hediyeler
esrarlı bir konu olarak kaldı.

Hürriyet
Gazetesi Doğan Grubunda iken, Mehmet Y. Yılmaz 2008 yılından başlayarak,
o zaman Cumhurbaşkanı olan Abdullah Gül’e ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a
yüzlerce defa (2008-2016 yılları arasında her pazartesi) köşesinde aynı konuyu
sordu:

“2007
yılı Kasım ayında ülkemize gelen Suudi Arabistan Kralı size ve eşlerinize hangi
hediyeleri verdi, hediyelerin değeri nedir, bu hediyeler için kanun ve
yönetmelik çerçevesinde bir işlem yapıldı mı?”

Bu
soruya ve aynı konuda TBMM’de verilmiş çok sayıdaki soru önergelerine cevap
verilmedi.

Fakat,
Hürriyet Demirören Grubuna geçince, Mehmet Y. Yılmaz gazeteden kovuldu.

 ****

2015’te
6. Suudi Kralı Abdülaziz bin Suud öldü. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan Türkiye’de
bir günlük millî yas ilan etti.

Selman bin Abdülaziz el-Suud 7. Suudi Kralı oldu. 2017’de oğlu Muhammed Bin Selman’ı veliaht
prens, Başbakan Yardımcısı ve Savunma Bakanı yaptı.

2 Ekim
2018’de Suudi Arabistan’ın İstanbul Başkonsolosluğunda muhalif Suudi gazeteci Cemal
Kaşıkçı cinayeti
işlendi. Türkiye cinayeti kısa sürede aydınlatmasa muhtemelen
cinayet suçu Türkiye’nin üzerine yıkılacaktı.

CB
Erdoğan cinayetten doğrudan veliaht prens Muhammed Bin Selman’ı sorumlu
tuttu.
“Suudi Arabistan makamlarının tutukladığı 22 kişinin cinayetin
işlendiği İstanbul’da uluslararası hukuka göre yargılanması gerektiğini”
söyledi.

Erdoğan; “Kaşıkçı
konsoloslukta alçakça şehit edildi. Kaşıkçı cinayetinde Suudi Arabistan bizden
belgeleri almak istedi. Belgeleri dinletiriz ama vermeyiz, bir de
bunları yok mu edeceksiniz? Bu millet enayi değil, hesabı sormasını bilir” dedi.

Fakat sonuçta,
Türkiye yargı yetkisini, “katil” dediklerine, devretti. Dosya S.
Arabistan’a gönderildi.

****

Türkiye
ekonomik açıdan sıkışınca, paralı Arap devletleriyle ilişkileri düzeltmek
istedi. Onur kırıcı ve utanç verici sürece yenileri eklendi.

Cumhurbaşkanı
Tayyip Erdoğan, Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman’ı 22
Haziran’da Beştepe’de ağırladı. Protokol kuralları çiğnenerek, Başbakan
Yardımcısı Statüsündeki
Muhammed bin Selman için devlet başkanı
protokolü uygulandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve kabinesinin bütün üyeleri
oradaydı. Erdoğan, veliaht prensi ta Esenboğa havalimanına kadar gidip
uğurladı.

Görüşmeyle
ilgili Suudi tarafın yayınladığı fotoğrafta Prensin muzaffer bir edayla
alaycı gülümsemesi
ve karşısında “Türkiye Cumhurbaşkanının sanki Suudi
Prens önünde eğiliyormuş gibi” görüntüsü
incitici idi. Suudi tarafın
ajanslara bu pozu servis etmiş olması niyetinin iyi olmadığını düşündürttü.

********************************

“Darbeci BAE” ve “Katil SİSİ” ile Yakınlaşma Çabası

R.T.
Erdoğan ve havuz medyası 15 Temmuz 2016 hain darbe teşebbüsünü Birleşik Arap
Emirlikleri devletinin desteklediği söylüyorlardı. İçişleri Bakanı Süleyman
Soylu BAE’ni “FETÖ’nün finansörü ve 15 Temmuz darbe girişiminin
destekçisi”
ilan etmişti.

Bu
söylem 5 yıl sürdü.

Ayrıca BAE
Mısır’da Mursi’yi deviren darbeci Abdülfettah es-Sisi önderliğinde kurulan
Mısır Hükümeti’nin
en önde gelen destekçisi idi.

Erdoğan’a
göre “Sisi zalimdir, demokrat değildir.”

Bu
yüzden Erdoğan Sisi için kesin tavır koydu: “Ben böyle bir kişiyle asla
görüşmem.”

Daha
geçen seneye kadar BAE, “Türkiye’nin düşmanları” listesinde en üst sırada
yer alıyordu.
BAE “İsrail işgal devleti” ile ilişkilerini
normalleştirilmeye başlamış ve “İbrahim Mutabakatı”nı imzalamıştı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan BAE’den Türk büyükelçisini Ankara’ya geri çağırmakla
tehdit etmişti.

Erdoğan beş yıl
önce Katar’ı boykot eden dört ülke (Suudi Arabistan, BAE, Mısır,
Bahreyn) ile olan anlaşmazlığının şiddetlenmesi sırasında Katar Devleti’nin
yanında durdu.
Ayrıca Katar devletini saldırılardan korumak için 30
binden fazla Türk askerini
gönderdi. Bir askeri üste konuşlandırdı.

Türkiye’nin finansal sıkıntısı had safhaya ulaşınca tam bir U dönüşü daha gördük. Erdoğan
ilişkileri düzeltmek için BAE’ni ziyaret etti.

BAE şeyhinin kendisine sarılan Erdoğan’a bakışını gördüğümde utandım. Birkaç milyar dolar para girişi sağlanacak
diye bu U dönüş yaşandıysa çok yazık. Gerçekten BAE’nin 15 Temmuz darbe
teşebbüsü ile alakası yoksa “yanılmışız özür dileriz” beyanı olması gerekirdi.
O da yok.

Diğer
taraftan “Darbeci Sisi” yönetimindeki Mısır ile yakınlaşma çabaları
devam ediyor. Erdoğan Mısır’la ilişkilerin bakanlar seviyesinde devam ettiğini daha
üst düzeye çıkmasını temenni ettiğini açıkladı.

Erdoğan’ın BAE ve
Mısır ile olan yakınlaşmasına itirazımız yoktur.

Genel
olarak Türkiye’nin dış ilişkileri normalin dışına çıkmıştı, NORMALLEŞME
gerekiyordu.

Aslında
Mısır’la ilişkilerin bozulması doğru değildi. Sebepsiz yere çok zararını
gördük. Düzeltilmesi iyi olur.

Ancak
bu türlü U dönüşler güvenilirliğinizi zedeler.

Nitekim
bu keskin dönüşler dış basında “Erdoğan, ekonomik çıkarları siyasi
düşünceler ve tutumlardan daha öncelikli görüyor” şeklinde yorumlanıyor.

****

Erdoğan’ın
dış politikada daha çok U dönüşleri oldu. Mesela casusluk faaliyeti
gerekçesiyle bir yabancı din adamı ile gazeteci tutuklandı. Erdoğan bunlar için
“Bu can bu tende olduğu sürece iade edilmeyeceğini” söyledi. Fakat Rahip
Brunson
ABD Başkanının telefon görüşmesi, Türk asıllı Alman gazeteci Deniz
Yücel
de Almanya Şansölyesinin baskısıyla iade edildi.

Bir devlet
başkanı alt kademelerde söylenmesi gereken sözleri en başta kendisi söylememeli.
Yoksa geri dönüşler utanç verici olabiliyor. 

Önceki İçerikAğustos’taki Vatan
Sonraki İçerikİnsan, Kâinat ve Allah
Avatar photo
Doğum 20.07.1956 BUCAK-BURDUR Eğitim Cumhuriyet İlk Okulu, Bucak Lisesi (Mezuniyet 1973) İstanbul Üniversitesi Kimya Fakültesi - Kimya Yüksek Mühendisliği (Mezuniyet 1978) İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi (Mezuniyet 1995) Çok sayıda şirket içi ve şirket dışı eğitim programlarına iştirak. (ISO 9000, Toplam Kalite Yönetimi, Verimlilik, İş İdaresi, Pazarlama, İstatistiksel Proses Kontrol, Kişisel Gelişim, Kişisel İmaj ve diğer konularda onlarca eğitim programı) 1978-1980 Akyazı/Sakarya Yonca Süt Fabrikası İşletme ve Laboratuar Şefi 1980-1995 Petkim A.Ş. Yarımca Kompleksi (İşletme Mühendisi, İşletme Şefi, Başmühendis.) 1995-2001 Satış Müdür Muavini 2001-2004 Tüpraş Körfez Petrokimya ve Rafinerisi Ticaret Müdür Yrd. 2004 - 01.02.2007 Tüpraş Körfez Petrokimya ve Rafinerisi Ticaret Müdürü. 01.02.2007 - 30.09.2007 Tüpraş Körfez Petrokimya ve Rafinerisi İnsan Kaynakları Müdürü. 01.01.2008 - 30.10.2008 Yantaş Yavuzlar Plastik A.Ş. Genel Müdür Yardımcısı. 8. Beş Yıllık Kalkınma Planı Kauçuk Ürünleri Sanayii Özel İhtisas Komisyonu Başkanlığı yaptı. (2001) 03.03.2010- Serbest Avukat Medeni Hal :Evli ve İki Çocuklu Lisan : İngilizce (İntermedite level) Sosyal Faaliyetler :İstanbul Üniversitesi Korosu, Kubbealtı Musiki Cemiyeti ve halen Tüpraş Türk Sanat Müziği Grubunda korist. 250 mühendis üyesi bulunan Petkim Mühendisler Derneği'nde 4 yıl başkanlık yaptı. Kocaeli Aydınlar Ocağı'nda Başkan Yardımcısı, Yönetim Kurulu Üyesi olarak görev yaptı. Halen Yönetim Kurulu Başkanı. 2001-2002 yıllarında Kocaeli TV' de, "Geniş Açı" adlı siyasi, sosyal, kültürel tartışmaların yapıldığı programın yapımcılığı ve sunuculuğunu yaptı. Halen Kocaeli Gazetesinde haftada bir köşe yazısı yayınlanmaktadır. Bu yazıların tamamı kocaeliaydinlarocagi.org.tr sitesinde yer almaktadır.