Süt kimi bozar?

91

Süt içerdiği protein, yağ ve kalsiyumla eşsiz bir besindir. Özellikle ergenlik öncesi tüm çocukların sağlıklı gelişmesi için süt tüketmesi gerekir. Erişkinlerin de özellikle hanımların çok korktukları kemik erimesi(osteoporoz) önlenmesi için sütün kalsiyumuna ihtiyacı vardır. Bunlar neredeyse herkes tarafından bilinir ve inanılır. Ancak az süt içeriz. Bunun sosyokültürel nedenleri kadar, laktoz intoleransı gibi biyolojik nedenleri vardır.

Peki, laktoz intoleransı nedir:

Süt içildikten sonra mide asidiyle pıhtılaşır. Önce sindirim için küçük parçalar haline gelir. İnce barsakta kazein proteini, yağlar ve laktoz gibi karbonhidratlar sindirilerek emilir. Laktoz galaktoz ve glikozdan oluşan disakkarittir(ikili şeker). Emilmesi için parçalanarak glikoz ve galaktoza ayrılması gerekir. Bu işlem incebarsakların başlangıcında (jeyunum) olur. İncebarsak yüzey hücrelerinin saçaklarında bulunan lâktaz laktozu, glikoz ve galaktoza ayırır. Böylelikle barsaktan emilebilir. Lâktaz eksikliğinde veya yokluğunda laktoz parçalanamaz ve emilemez. Laktoz barsaklarda sıvı miktarının artmasına, barsakların hareketlenmesine, kalınbarsakta bakteriler tarafından parçalanması sonucu hidrojen ve kısa zincirli yağ asitlerin oluşmasına neden olur.  Neticede karında şişkinlik, ishal, karında guruldama ve bazen özellikle ergenlerde bulantı ve kusma oluşur.  Zayıflamaya bile neden olabilir.

Birçok çeşidi olmakla birlikte en yaygını iki yaşından sonra oluşan, ergenlikten sonra belirti veren erişkinde görülen primer lâktaz eksikliğidir.  İki yaşın altında lâktaz yeterlidir. Daha sonra giderek azalır. Aslında birçok hayvan türünde de bu durum gözlenir, fakat bunlar süt içmedikleri için hiç rahatsız olmazlar. İnsanda 5-7 yaşın altında genelde belirti vermez, genelde ergenlikten sonra belirtiler başlar. Birçok kişi bu nedenle süt içemez, içmez. Ülkemizde laktoz intoleransı görülme sıklığı %60-70 civarındadır. Ülkemiz belki bu nedenle süt tüketiminde sonlardayız. Çok süt içen kuzey ülkelerinde %4 civarında iken, İtalya’nın güneyinde, Yunanistan’ın güneyinde, Asyalılarda, Amerikan yerlilerinde ve Afrikalılarda yaklaşık % 70-90 oranında görülür.

Ayrıca yeni doğanda görülen konjenital(doğuştan, irsi) lâktaz eksikliği ve barsak lastalıkları ve ishal sonrası oluşan tipi de vardır.

Erişkin tipi süt intoleransı olanların öncelikle süt alerjisinde ayrılması gerekir. Alerjide süt ürünlerine karşı gelişen ishal, karın ağrısı, şişkinlik, deride kızarma, kaşıntı, nefes darlığı, hapşırma, öksürük vb yakınmalar olur. Az miktarda süt bile buna neden olabilir. Genelde şikâyetler erken başlar.

Laktoz intoleransı var, ne yapalım:

Laktoz intoleransı olanlar kolaylıkla sert peynir ve yoğurt tüketebilirler. Yoğurtta laktoz bakterilerce parçalanarak laktik asit dönüştürülür. Laktoz miktarı hem peynirin hem de yoğurtun oldukça azalmıştır. Bilhassa gebelerin, emziren annelerin ve tüm erişkinlerin kolay, ucuz bir kalsiyum kaynağıdır. Günde en az iki-üç bardak eşdeğerinde tüketilmesi gerekir.

Eğer yoğurt ve peynirde rahatsızlık veriyorsa küçük balıkların (sardalya, hamsi vb..), hatta büyük balıkların (alabalık, çupra, levrek, sazan, somon vb..) kemikli, kılçıklı olarak yenmesi öneriliyor. Ayrıca ıspanak, brokoli, semizotu vb koyu yeşil bitkilerde kalsiyum açısından zengindir.

Besinlerin kalsiyum içeriği

Sardunya, kemikli 100 gr

300-350 mg

Ispanak 1 kap

290 mg

Somon balığı, kemikli 100 gr

181 mg

Soya sütü 1 bardak

61 mg

Portakal, orta boy

51 mg

Brokoli 1 kap

41 mg

Barbunya 1 kap

80 mg

Göbek marul 1 kap

20 mg

Ton balığı 100 gr, konserve

12 mg

Süt ürünleri

Yoğurt 1 kap

415 mg

Süt az yağlı veya tam yağlı 1 su bardağı

285 mg

Beyaz peynir 100 gr

900-1200 mg

Kaşar 100gr

600-800 mg

Sütle ilgili tartışmalar:

Son zamanlarda sütün kalsiyum içeriğinin faydası olmadığını, osteoporozu engellemediği televizyonda temel ilgi alanı sağlık veya diyetle, gıdayla ilgisi olmayan bir profesör tarafından dillendirilmektedir. Hakkını yemeyelim “yoğurt tüketin” dedi. Öncelikle şunu belirteyim osteoporoz gelişmesinde genetik faktörler çok önemlidir. Bunun dışında kalsiyum ve D vitamini yeterli derecede almanın yanında izometrik egzersiz (gerinme, pilates, yoga vb) osteoporozu önler. Tabii kalsiyum emilimini önleyen, kemiklerde kalsiyumun yerleşmesini azaltan kola, gazoz gibi gazlı içecekler ve sigara içilmemesi gerekir.

Sütün çok (iki üç bardak) tüketilmesinin (özellikle düşük yağlı ve vitamin A ilaveli) prostat kanseri ile ilişkisi olduğu görülmüştür. Öncelikle bu araştırmalarda özellikle yüksek kalsiyum ve D vitamini yüksekliği ile ilişkisi vurgulanmıştır. Ergenlikte içilen sütle ilişki bulunmamıştır. Sütün aşırı tüketimi ile Parkinson hastalığı ve otizm arasında ilişki olduğu görülmüştür. Neden olarak sütün içinde bulunan tarım ilaçları kalıntıları olduğu öne sürülmüştür.

Ancak süt tüketiminin kalın barsak, mide ve meme kanserinden koruyucu özelliği olduğu bilinmektedir.

Sonuç olarak her gün 2 bardak süt içilmesi veya eşdeğeri yoğurt- peynir yenmesi, ergenlerin, gebe ve emziren kadınların günde bir litre süt ürünü tüketmesi gereklidir. Bunları yiyemeyenlerin kılçıklı balık, baklagiller ve yeşil sebzeleri bol tüketmesi gerekir.

İntolerans: Toleransın zıttı, bir şeyi içine alıp sindirememe, birlikte olmanın rahatsızlık vermesi.